Sevdiği, Leyla'sına mektubu ulaşsın diye yirmi beş kuruşluk posta pulu için iki saat hamallık yapan güzel insanın anısına...
Ahmed Arif (1921 - 1991) Diyarbakır doğumludur. Ortaöğrenimini Afyon Lisesi 'nde tamamladı. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi' nde felsefe eğitimi yaparken dönemindeki karışıklıklar nedeniyle iki kez tutuklanmış ve eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalmıştır.
"Şiirimizde bir doruktu. Her zaman başı karlı genç ve görkemli kalacak bir doruk! Estirdiği yer Anadolu kokulu, halk kokulu esip duracak." diyordu Cemal Süreya onun için.
Hayatı boyunca Anadolu' yu yazdı şiirlerinde . Anadolu insanını, ezileni yazdı. Ve bir de çok sevip de kavuşamadığı Leyla 'sını.
Belki çok acı çekti hayatı boyunca, çok işkence gördü. Ama Leyla' sı sayesinde tutundu hayata.
"Canım benim,
Bilir misin, 'canım' dediğimde içimden canımın çıkıp sana koştuğunu." diyordu. "Seni cehennem bir hasretle öperim."
Şiirinin bir ayağı derin acılarda, bir ayağı "yokluğun cehennemin öbür adı olan cehennem" dedir. Bir yanda "demir kapı", "kör pencere" ; öbür yanda "yeşil soğan", "karanfil kokan cigara", "dağlarına bahar gelmiş memleket".
Ve,
Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.
Hani, kurşun sıksan geçmez geceden,
Anlatamam, nasıl ıssız, karanlık...
Ve zehir - zıkkım cıgaram.
Gene bir cehennem var yastığımda,
Gel artık...