1950 tarihli Nazi ve Nazi İşbirlikçileri (Ceza) Yasası'na göre, 'bu suçları işleyen kişi... ölüm cezasına çarptırılır'dı. Bu yasaya göre yargılanan Eichmann her suçlamayı şöyle reddediyordu: 'Bu iddianame bakımından suçsuzum.' Ne bakımdan suçlu olduğunu düşünüyordu o zaman? Sanığın uzun -kendisine göre gelmiş 'geçmiş en uzun'- çapraz sorgusu sırasında, ne savunma ne iddia makamı ne de üç hakimden biri Eichmann'a bu bariz soruyu sorma zahmetine girdi.
İsrail'deki hemen herkes gibi, Hausner de Yahudilere ancak bir Yahudi mahkemesinin adalet getirebileceğine ve düşmanlarını yargılamanın Yahudilere düştüğüne inanıyordu."
Reklam
Gerçeklikten bu kadar uzak ve bu kadar fikirsiz olmak, belki de insanın bünyesinde bulunan bütün şeytani içgüdülerin vereceği zarardan daha büyük bir yıkıma yol açabilir.”
Yasalara bağlı bir vatandaşın görevi olarak gördüğü şeyleri yapmış, ayrıca emirlere göre hareket etmişti -“yasalar çerçevesinde kalmaya” her zaman çok dikkat ederdi- kafası artık iyice karışmış ve sonunda körü körüne itaatin veya kendi tabiriyle Kadavergehorsam’ın, “ölü yıkayıcının elindeki ölü gibi itaatkâr olmanın” bir erdemlerini, bir kusurlarını vurgulayıp durur olmuştu…
"Kendisinin de ifade ettiği gibi, Eichmann’ın vicdanını yatıştırmasında en çok işe yarayan unsur, etrafta Nihai Çözüm’e karşı çıkan bir kişi, tek bir kişi bile olmamasıydı.”
Böylece katiller, ’İnsanlara ne korkunç şeyler yaptım!’ demek yerine, ’Görevlerimi yerine getirirken ne korkunç şeyler görmek zorunda kaldım, bu görevin omuzlarıma yüklediği yük nasıl da ağır!’ diyebiliyorlardı.”
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.