Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.2
137 syf.
8/10 puan verdi
Uğur Mumcu'nun okuduğum ilk kitabı. Genellikle kitap incelemesi yazmıyorum fakat bu kitap başka. Okunmalı. Türkiye'nin aydınlık yüzlerinden olan rahmetli Mumcu akılda soru işaretleri bırakmış. Kendisinin tamamlamış olmasını çok isterdim. Aceba diyip durdum okurken. Hiçbir fikrim ve bilgim olmadığı konuların içerisinde zihnen hapsoldum. Aklıma takılan en önemli kısım "Ali Yıldırım" oldu. Okunmasını tavsiye ediyorum. Kendimce fikrim keyif almanız yönünde. Rahmet anıyorum usta gazetecimizi.
Şuan büyük bi boşluğa düşmüş gibi, kitaptaki isimsiz,bilinmeyen kadının sevgisinin büyüklüğüne,ulaşılmazlığına,doruklarına,imkansızlığının içine hapsoldum. Kitap elimden düştüğünde böyle sevgi... Olabilir mi ya? Böyle narin,masum sevgi... Lütfen Allah'ım hem böyle sevmeyi hem de sevilmeyi nasip et.
Bana altın vuruş yapan kitaptaki şu söz oldu:
"Fakat kim? Kim şimdi sana doğum gününde beyaz güller gönderecek? O vazo boş kalacak;yılda bir kez de olsa etrafında dolaşan cılız nefesim de yok olacak."
Kitabın bu sözleri beni derin bi üzüntüye soktu. Nasıl bi anlam ifade ettiğini siz anlayın.
Kitap bu kadar kısa olmasına rağmen beni oldukça içine çekti. İçinde kısa bi süreliğine yaşadım. Ama nedense kitabı okurken bu kitabı acaba ikinci bir kez okur muyum diye içimden geçirdim. İkinci kez okumazdım. Çünkü ilkinin bıraktığı derin hissi silmesini istemiyorum.
Yani velhasılı kelaam kitap hüüüp diye bitti. Okumanızı önerir, iyi akşamlar dilerim.
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022226,2bin okunma
192 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Yazarla yeni tanıştım. Daha öncesinde tanışmayı dilerdim. Kitabın bu denli sürükleyici olmasını beklemiyordum ama içine hapsoldum resmen. İlk önce kitabın isminden kaynaklı olarak bilimsel ağır bir üslup beklemiştim. Kaç yüzyıl öncesinde zamanı tanımlamak için icat edilen bir isimden oluşmuştu kitap fakat içerisinde hem polisiye hem fen bilimleri içerikli hem de sizleri ters köşe yapacak o kadar detay var ki, okuyup yaşamanız lazım. Zaman öyle bir olgu ki herkeste farklı işliyor. Aynı saat dilimlerinde farklı yerlerde bulunan iki şahıstan birinde zaman durma noktasındayken diğerinde su gibi akıp gidiyor. Sizler de kitabı okuyorken böyle hissedeceksiniz. Yazar kurguyu çok sade bir dilde anlatmış. Bilimsel verilerde biraz daha kafa yormak gerekiyor sadece. O kadar çok beğendim ki geç tanışmış olduğum için sadece üzgünüm. Severek okuyacaksınız, keyifli okumalar. :))
267 syf.
·
Puan vermedi
Allende’nin romanı gerçek bir olaya dayanıyor. 1978 yılında, Eylül 1973 askerî darbesi sırasında öldürülen kayıp kişilerin cesetleri, Şili'nin başkenti Santiago yakınlarında terk edilmiş bir madende bulundu. Lonquén köyü sakinlerinin katliamı, Şili'deki Katolik Kilisesi'nin bir siyasi şiddet eylemini kamuya açık hale getirmeyi başardığı ve yasal işlemlerin başlatıldığı ilk davaydı.
Romanda, gazeteci Irene Beltrán ve diktatörlüğe karşı yasadışı eylemlerde bulunan fotoğrafçı Francisco Leal arasındaki aşk kitabın merkezinde yer alıyor. Diktatörlüğe karşı halkın çaresizliğini gösteren farklı sosyal sınıflardan ikincil karakterlerin hikâyeleri kitabın çerçevesini oluşturuyor. Doğumundan sonra değiş tokuş edilen ve trance ya da epilepsi benzeri garip nöbetler geçiren Evangelina'nın kaderi, İrene ve Francisco’yu birbirine yaklaştırır. Askerî bir kontrolün ardından kendi evinden kaçırılan ve geri dönmeyen kızı aramaya çıkarlar. Evangelina'ya ne olduğunu öğrenirler ve daha büyük bir suç keşfederler, bu her ikisinin hayatını kökten değiştirir. Bu hikâyeyi uzun süre çaresizlik ve umutsuzluk şekillendirse de yazar, diktatörlüğün silahlarını ancak sevginin yenebileceğini göstermeyi başarıyor.
İlk sayfadan itibaren beni içine çeken, bir gerilim filmine konu olacak nitelikte bir eserdi. Sayfalarda hapsoldum adeta, çok beğendim. Mutlaka okuyun.
274 syf.
9/10 puan verdi
Bu kitabı alırken öyle pek hevesli değildim. Harry potterın kitabı mı olur ya? diye gülerdim. Bu düşüncem kitabın başında da böyleydi ama daha sonraları kitaba hapsoldum ve bir çırpıda bitirdim. Sanırım en sevdiğim kitaplarımdan biri oldu.
Harry Potter ve Felsefe TaşıJ. K. Rowling (Robert Galbraith) · Yapı Kredi Yayınları · 202053,4bin okunma
Öykü kitaplarına düşkünlüğüm ile görür görmez ilgimi çeken #etiniacıtmak kitabından biraz konuşalım.
Ben kitabı bir solukta okudum.
Kitaptaki öykülerde estetik bir örüntü kullanılmış.İçtenlik taşıyan sayfalarla doluydu.
Yalnızlık,aile,sevgi,sevgisizlik işlenen temalardan.Toplumsal meselelere yapılan göndermeler ise ince bir çizgi olarak gözüme çarptı,yerinde işlenişi ile beğenimi kazandı. Satırlar çoklu bir bakış yani. Hayatın kendisi gibi...
"Belki şehre bir film gelir, bir güzel orman olur yazılarda. İklim değişir, Akdeniz olur. Gülümse... "
Ezcümle kitap dili ve yazarının özgün tarzı ile keyifli bir okuma sağlıyor.
İçerisinde onbir öykü barınıyor.Hepsi birbirinden güzel olmakla beraber;
Süt, Çamur ve Beton en çok etkilendiğimdi.Öykünün sonunda o mekana ben hapsoldum, çıkmak ne mümkün!
At Adam ile ötekileştirdiğimiz hayatlara gözüm daldı, Daha Modern Zamanlar öyküsünde ilkellikten uzak, bir nebze insanlık kırıntısı aradım ama bulamadım, Bir Kaplumbağa Bir Kelebek ile bilip de bilmezden gelinen gerçeklere içerledim. Velhasıl her birbirinden değerli hikayeler.
Orhan Murat Bahtiyar'ın bu ilk öykü kitabı Türk edebiyatına yeni bir nefes olarak yerini almış. Kitabı bitirdiğimde yazarın daha nice kitabını okumayı diledim. Öykü sever olarak sağlam kalemlerin peşi sıra takipçisiyim.
