Zeus yıldırımlarıyla Typhon'un tutuşmasına yol açar;sonra canavarı yakalayıp Tartaros'a atar,ora da titanlarla birlikte hapsolmuş durumdadır.Çoğu kişi Typhon'un tüm tehlikeli rüzgârlara neden olduğunu söyler;bu rüzgârlara bu yüzden tayfun adı verilir.
Felsefenin değeri aslında büyük ölçüde belirsizliğinde aranmalıdır. Felsefeden bihaber olan insan sağduyudan, çağının ya da ulusunun alışkanlık haline gelmiş inançlarından ve ölçülü bir aklın onayı ya da işbirliği olmadan kafasında gelişen kanılardan türeyen önyargılara hapsolmuş bir yaşam sürer. Böyle bir kişi için dünya belirlidir, sonludur, alenidir; bilinen nesneler hiçbir soru uyandırmaz ve alışılmadık olanaklar kibirle reddedilir. Ama felsefe yapmaya başlar başlamaz... pek çok gündelik şeyin ancak eksik yanıtlar verilebilen sorunlara yol açtığını görürüz. Felsefe, neden olduğu kuşkulara doğru yanıtın ne olduğunu kesin bir biçimde anlatamamasına rağmen, düşüncelerimizi genişleten ve geleneğin zorbalığından kurtaran birçok olanak gösterebilir. Bu yüzden, şeylerin ne olduğuyla ilgili kesinlik duygumuzu azaltırken, ne olabilecekleri konusunda bilgimizi büyük ölçüde artarır; özgürleştirici kuşku bölgesine hiç gitmeyenlerin kibirli dogmatizmini giderir ve bildik şeyleri bilinmedik yanlarıyla göstererek merak duygumuzu canlı tutar. Bertrand Russell, Felsefe Sorunları
Reklam
Mecalsiz ayaklar yorgun düşüncelerle bir istikamet aramakta, Zulüm dağıtan şehir karanlık heybetiyle zihinleri sarmakta, Gayesiz, hissiz, gülüşsüz bir acı yumağı her yanından kanlar akarak etrafta koşmakta, Kaybolan birşey aramakta, Gören gözler kör, bakan yüzler aşağıda kalmakta, İşiten kulaklar sessiz feryatlara sağır, Yürekleri saran uçsuz bucaksız bir kahır, Akreple yelkovan yarışmakta, Vakit daralmakta, Gün akşam olmakta, Çiçekler solmakta, Adımlar kalp ritmine ayak uydurup hızlanmakta, Korkuya hapsolmuş telaş bedeni sarmakta, Aramakta, kaybetmekte, yanmakta, küle dönmekte, Sonunda bilmekte.... M. Ç.
NEYİ YİTİRDİĞİNİ HATIRLA EY İNSAN! Çağdaş insan, unuttu: Yaratıcı'yı unuttu. Kendini unuttu. Hayatı unuttu. Üstelik de bütün ekonomik, kültürel, entelektüel sınırların ortadan kalktığı, her şeyin küre ölçeğinde cereyan ettiği bir zaman diliminde yer-küre'de yer-körü oldu; yer'ini de, kendini de unuttu. Sonunda hız, haz ve gelip-geçici
Evet, giderek daha çok sayıda insan, ancak karşısındaki insanda kendi sorunlu yanlarını gördüğünde onu hissedebiliyor. Yani giderek artan sayıda insanın duyguları sadece kendisiyle ilişkinin sınırları içinde hapsolmuş durumda. Sadece kendilerininkine benzer sorunları olan kişilerle dayanışıp bunu ilişki zannediyorlar. Bu hal bazen de kanadı kırıklar dayanışmasına dönüşebiliyor. Oysa gerçek ilişki, kendimizden farklı kişilik özellikleri ve dünya görüşleri olan insanlarla bir arada olabilmektir.
Sayfa 53 - Dr. QKitabı okudu
Başınıza gelen berbat bir olayın ertesinde ola ki birisi size “Her deneyimi insan kendisi seçer” derse, kendisini bayıltacak bir yumrukla yere yıkın.🙂 Ayıldığında kendisine “kendi seçmiş olduğu bu deneyimi yaşamasına imkan verdiğiniz için size teşekkür borçlu olduğunu” söyleyin. Sonra ısrarla, hemen ve hatta kafasına sargı dahi sarılmadan, hemen
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.