Ey örtüsüne ağlayan bacım, Yıldırmasın seni bu hayat. Ağlama, o gözyaşların Rabbinin emrini, Yerine getirdiğin için mutluluk gözyaşı olsun. Sev örtünü o senin kimliğin. Bırak başkası neder diye düşünme.. Sen özelsin değerlisin ki Rabbin seni korumak istiyor... Bilmez örtünmenin lezzetini tesettürsüz olanlar, Cilbabındaki özgürlüğü bilmez çıplak olanlar... Haram bakışlar sana bakamaz çünkü, İffet kokuyor Âyet serinliği taşıyor örtün. Saliha hanım olmak için yoldaştır örtün, Rabbine kavuşmak için hayattır örtün.
Sıradağlar gibi her zaman tipiye borana meydan okuyan bu fecir süvarileri, sürekli karla-buzla savaşmış ve her mevsim meyve veriyor olmanın sırrını keşfederek, şartlar ne olursa olsun hep gül yetiştirmiş ve gül türküleri söylemişlerdir. Bu koşuşturmada kendi çocuklarını da ihmal etmez. Evine ziyaretine gelen bir öğrencisi: "Ne mutlu size hocam! Pırlanta gibi çocuklarınız var, birçok hoca çocukları tanıyorum sizinkilere hiç benzemiyor." dediğinde " Ben çocuklarıma haram yedirmedim evladım." der.
Reklam
Facebook, twitter gibi sosyal ortamlar acıları sanallaştırıyor, tepkimi verdim vicdani görevimi yerine getirdim algısı oluşturuyor. Yani korku imparatorluklarının bir çeşit vicdan afyonu işlevini görüyor. Aşağıdaki yazın aslında bir çeşit şehitlerimiz veya zulüm gören insanlar için değil kendi vicdani rahatsızlığım için görüyorum. Bu sosyal medya tepkisi kullanan herkes için geçerli geliyor. Olayları düzgün bir şekilde değerlendirip doğru tepkileri toplu bir şekilde dile gelmediğinde hiçbir yararın olmadığı yukarıdaki nedenden dolayı zararlı geliyor. Yazımda düzeltilecek çok yer var ama afyonumu toparlayamadığım aklımdaki tam şekline getiresim gelmedi. Hade iyi paylaşımlar. "Dün akşam olayları duyduğumdan beri içime bir ağırlık çöktü. Söylenen sözler, yapılan paylaşımlar, dışarıda duyduğum kutlama ve buna benzer kutlamalar(Şuan milli yas ilan edilmesi gereken bir durumda(Olay ne olursa olsun ciddi sayıda insan kaybettik ve masum ölenlerin sayısı azımsanmayacak kadar çok) yapılanların aynı bir vebali olduğunu düşünüyorum ve inşallah bu vebale giren tanıdıklarım, eşim dostum yoktur.) çok anlamsız geliyor gözüme. Şuan sadece bu kirli oyunların oluşmasının en başından engelleme çalışmalarında yeterince bulunmadığım düşündüğüm için ellerim dolaylı yoldan kanlı hissediyorum. Bu olayların olmasında doğrudan veya dolaylı olarak kim destek olduysa kendi kanlarını içinde boğulmalarını ve aldıkları her nefesin bile haram olmasını diliyorum. Teslim olan ve masum olan erlerimize zulüm uygulayan vahşiler için gün gelip aynı zulümün kendilerini misli ile dönmesi temenni ediyorum."
BEŞ AKÇELİK KUMAŞ Kendi hâlinde tüccardı. Bir gün, kumaşları gemiye yükledi, Endonezya'ya gitti, oraya yerleşti. İşini orada sürdürdü. Kumaşları kaliteli, halkın aradığı cinstendi. Kendisi de kanaatkârdı. Kazancı az olsun, temiz (helal) olsun fikrindeydi. Bir gün işyerine geç geldi. Eleman iyi kâr etmişti sattığı mallardan. Merak etti, sordu: "-Hangi kumaşları sattın?" "-Şu kumaştan efendim." "-Nasıl olur?" diye hayret etti. "-5 akçelik kumaşı 10 akçeye nasıl satarsın?! Bize hakkı geçmiş adamcağızın. Görsen tanır mısın?" Eleman gitti, müşteriyi buldu getirdi. Dükkân sahibi, müşteriyi karşısında görür görmez helâllik istedi ve fazla parayı uzattı. Müşteri şaşırmıştı. Durumu anlattı. Hadise kısa sürede dilden dile dolaştı. Çok geçmeden kralın kulağına vardı. Sonunda kral, kumaş tüccarını saraya çağırıp sordu: "-Yaptığınız davranışı daha önce biz ne duyduk, ne de gördük! Bunun aslı nedir?" "-Ben Müslümanım! İslâm dîni böyle emreder. Müşterinin bana hakkı geçmişti. Dolayısıyla kazancıma haram girmişti. Ben sadece yanlışı düzelttim." Kral, "İslâm, Müslümanlık nedir?" gibi peşpeşe sorular sordu. Birer birer sorularını cevapladı. Kral ilk defa duyuyordu böyle bir dînin varlığını. Fazla zaman geçmeden İslâm'ı kabul etti. Daha sonra, kısa sürede de halk Müslüman oldu. 250 milyonluk nüfusa sahip bugünkü Endonezya'nın Müslümanlığı kabul etmesindeki sır, sadece 5 akçelik kumaşta bile Inandığını yaşamaktı.
Bedri Rahmi Eyüboğlu ~Ölüm Yıldönümü~
Ruhu arafta kalan şairlerimizden Bedri Rahmi Eyüboğlu'nu ölüm yıldönümünde saygı ile anıyorum. Mekanın cennet olsun. Güzel Sanatlar Akademisi'nde başlayıp Paris'te sürdürdüğü resim öğreniminin ardından yurda dönmüş ve yaşamı boyunca Güzel Sanatlar Akademisi'nde ders vermiştir. Yazma, gravür, seramik, heykel, vitray, mozaik, hat, serigrafi,
Haram Geceler
Aşk ve romantik kitap okuyanlara yanında mezesi olsun bu müzik de ... g.co/kgs/WGjZIX
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.