Bilişsel devrimden bu yana Sapiens böyle bir günlük ikilemle yaşıyor. Bir tarafta nehirlerin, aslanların ve ağaçların nesnel gerçekçiliği; öte yandan tanrıların, milletlerin ve şirketlerin hayali gerçekliği. Zaman geçtikçe hayali gerçeklik daha da güçlendi. Öyle ki bugün nehirlerin, aslanların ve ağaçların yaşamı, hayali varlıklar olan tanrılar, milletler ve şirketlerin insafına kalmış durumdalar.