Baskıcı isteksizce ve birileri tarafından zorla yaptırılan işler ve bunun için harcanan emek ağır ve ezici bir emekken; insanı canlandırarak tıpkı bir kuş gibi kanatlandıran özgür ve yaratıcı emek insanları motive etmektedir
Tanrı, Yunus’a sevginin özünün, bir şey için harcanan “emek”, “bir şeyi büyütmek” olduğunu, sevgiyle emeğin ayrılamayacağını anlatır. Kişi, uğrunda emek harcadığı şeyleri sever ve kişi sevdiği şeyler için emek harcar.
Bay Hobbes'un dediği gibi zenginlik güçtür. Ancak büyük bir servete sahip olan ya da bunu başaran kişinin, sivil ya da askeri herhangi bir siyasi gücü ele geçirmesi ya da varisi olması şart değildir. Belki de serveti ona her ikisini de elde etme olanağını sağlayabilir; ancak yalnızca bu servete sahip olması da ona mutlaka bir şey kazandırmaz.
Paranın kazanılması için harcanan emek, bu parayla satın alınan şeylerin verdiği memnuniyete uygun düşüyor mu, düşmüyor mu? Bu düşünce artık uzun zamandır yitirilmişti.
Bir metanın değeri,onun üretilmesi için harcanan emeğin niceliği tarafından düzenlenir ve onun üretilmesi için harcanan emeğin niceliği tümüyle kullanılan emeğin üretici güçlerine bağlıdır ve bu nedenle, emek üretkenliğindeki her değişimle birlikte değişir.
Doğrudan doğruya kendi kullanımı için bizzat tüketmek için bir nesne üreten kişi, bir ürün yaratmış olur, ama bir meta yaratmış olmaz. Kendi kendisini geçindiren bir üretici olarak toplumla herhangi bir ilişkisi bulunmaz.
Buna karşılık bir meta üretmek için bu kişinin herhangi bir toplumsal gereksinimi gideren bir nesne üretmesi yetmez; onun emeği, toplum tarafından harcanan toplam emek tutarının bir bileşeni ve parçası olmak zorundadır.
Onun emeği, toplumdaki işbölümüne tabi olmak zorundadır.
Diğer işbölümlerinin yokluğunda bu emek bir hiçtir ve kendisine de diğer işbölümlerini tamamlamak için gereksinim duyulur.
"Paranın kazanılması için harcanan emek, bu parayla satın alınan şeylerin verdiği memnuniyete uygun düşüyor mu, düşmüyor mu? Bu düşünce artık uzun zamandır yitirilmişti."
Tanrı'nın Yunus'a verdiği yanıt sembolik anlamıyla anlaşılmaktadır. Tanrı, Yunus'a sevginin özünün, bir şey için harcanan "emek", "bir şeyi büyütmek" olduğunu, sevgiyle emeğin ayrılamayacağını anlatır. Kişi, uğrunda emek harcadığı şeyleri sever ve kişi sevdiği şeyler için emek harcar.
Bir metanın bir değeri vardır, çünkü bu meta toplumsal emeğin bir kristalleşmesidir.
Metanın değerinin büyüklüğü, ya da onun göreli değeri, içerdiği bu toplumsal tözün miktarının daha büyük ya da daha küçük olmasına, yani, üretilmesi için gerekli olan emeğin göreli kitlesine bağlıdır. Bu nedenle, metaların göreli değerleri, her birinde harcanan, gerçekleşen, sabitlenen emek nicelikleri ya da miktarları tarafından belirlenir. Aynı çalışma süresi içinde üretilebilen metaların bağıntılı nicelikleri eşittir. Bir başka deyişle, bir metanın değerinin bir başka metanın değerine oranı, o metada sabitlenmiş olan emek miktarının diğerinde sabitlenmiş olan emek miktarına oranına eşittir.
Doğrudan doğruya kendi kullanımı için, bizzat tüketmek için bir nesne üreten bir kişi, bir ürün yaratmış olur, ama bir meta yaratmış olmaz. Kendi kendisini geçindiren bir üretici olarak toplumla herhangi bir ilişkisi bulunmaz. Buna karşılık bir meta üretmek için, bu kişinin herhangi bir toplumsal gereksinimi gideren bir nesne üretmesi yetmez; onun emeği, toplum tarafından harcanan toplam emek tutarının bir bileşeni ve parçası olmak zorundadır. Onun emeği, toplumdaki işbölümüne tabi olmak zorundadır. Diğer işbölümlerinin yokluğunda bu emek bir hiçtir ve kendisine de diğer işbölümlerini tamamlamak için gereksinim duyulur.
Kısıtlı,baskı altında,isteksizce ve başlasının emriyle yürüyen işler ve bunlara harcanan emek insana eziyet gibi gelirken,insanı kanatlandıran serbest bırakılmış,bağımsız, yaratıcı ve dinamik emek,insanı cesaretlendirmektedir..
Bu münasebet,gerçekte terbiyenin ana yoludur.Teferruat (detaylar) bu yoldan ayrılır, fakat neticede onlarda tekrar ana caddeye döner. Mesela namaz, oruç, zekat,hac ve benzerleri sadece ibadetin anahtarları yahutta yolcuların azıklarını ikmal etmek üzere durakladıkları istasyonlardır. Esasen yolun bütünü ibadettir. Bu yolda harcanan para, emek, düşünce, şuur, hep ibadettir. Yeter ki insan,Allah'a yönelmiş olsun.Böyle bir ibadet anlayışı hayatı bütünüyle ihata(kuşatır)eder.Ve tapınma vecibelerinin işgal ettiği kısa anlarla sınırlı kalmaz.