Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
304 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 günde okudu
Asil ve aziz Ruhu Şad Olsun.. (Spoiler İçerir!)
Eskiden Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü olarak görev yapan, 2023 genel seçimleri sonrasında yapılan kabine değişikliğiyle beraber Milli İstihbarat Teşkilatı'nın başına getirilen İbrahim Kalın'ın, okunmasını en çok tavsiye ettiği kitapların başında geliyordu "Buhranlarımız" kitabı. Ben de onun tavsiyesi üzerine almıştım. İyi ki de
Buhranlarımız ve Son Eserleri
Buhranlarımız ve Son EserleriSaid Halim Paşa · İz Yayıncılık · 2020434 okunma
Kitap tavsiyeleri buyurun
Kuran-ı Kerim (Hasan Basiri Çantay meali ) Siyer-i Nebi (muhtasar) Edebü’d-Dünya Ve’d-Din (İslam’da Dünya ve Din Edebi), İmam Maverdi Edep Eğitimi, Muallim Naci Batılılaşma İhaneti, D. Mehmet Doğan Türkçe Düşünmek, Türkçeyi Düşünmek– D. Mehmet Doğan Eğitim Felsefesi, Saffet Bilhan Eğitim Felsefesi, Hilmi Ziya Ülken Türk Tefekkürü Tarihi, Hilmi
Reklam
Cumhuriyet'e geçişle Millî Mücadele'deki Gayrinizami Hârp ve gizli istihbarat gruplarının tamamı kapatıldı ve istihbari ihtiyaçlar büyük oranda cihet-i askeriye ve dahiliye teşkilatı, kısmen de hariciye teikilatı tarafından karşılanmaya çalışıldı.
Halide Edip'in Mustafa Kemal Atatürk ile arasındaki ihtilaflardan ötürü Adıvar ailesi 1924 yılı sonlarında Türkiye'den ayrıldı. Bu tarihten itibaren karı koca gerek Dahiliye gerekse Hariciye nezaretlerinin ilgili birimleri tarafından takip edilecekti. 1928 yılindan sonra bu takibe MAH da katılacaktı. MAH, Adivar çiftinin görüşlerini, temaslarını ve faaliyetlerini kapsayacak şekilde raporlar hazırlıyordu. Bu kapsamda da Halide Edip'in hangi ülkelere ne vesileyle gittiği, yurtdışında verdiği konferansların içerikleri, kimler tarafından davet edildiği, masraflarının nasıl karşılandığı, gittiği ülkelerde kimlerle temas ettiği ve beyanlarında rejim hakkında menfi görüşler bulunup bulunmadığı sürekli kontrol ediliyordu.
Sayfa 171Kitabı okudu
Cumhuriyet'e geçişle Millî Mücadele'deki Gayrinizami Hârp ve gizli istihbarat gruplarının tamamı kapatıldı ve istihbari ihtiyaçlar büyük oranda cihet-i askeriye ve dahiliye teşkilatı, kısmen de hariciye teikilatı tarafından karşılanmaya çalışıldı.
Sayfa 467
1927-1938
II. Meşrutiyet ve Cumhuriyet döneminin önemli yazar ve romancılarından Halide Edip Adıvar, Milli Mücadele'ye birçok yönden destek vermişti. Cumhuriyet yönetimine geçildiğinde ise ailesiyle birlikte hiç beklemediği bir akıbete doğru sürüklendi. Fırka başkanlığını Kazım Karabekir'in, başkan yardımcılığını Halide Edip'in kocası Adnan Adıvar ile Hüseyin Rauf’un yaptığı Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın İsmet Paşa hükümeti tarafından kapatılmasından ve biraz da Halide Edip'in Mustafa Kemal Atatürk ile arasındaki ihtilaflardan ötürü Adıvar ailesi 1924 yılı sonlarında Türkiye'den ayrıldı. Bu tarihten itibaren karı koca gerek Dahiliye gerekse Hariciye nezaretlerinin ilgili birimleri tarafından takip edilecekti. 1928 yılından sonra bu takibe MAH da katılacaktı. Aslında MAH elemanları, yaptıkları takip sonucunda Adıvar çiftinin Cumhuriyet prensiplerine sadık olmakla birlikte hilafetin de korunması gerektiği yönünde genel bir kanaate sahip olduklarını görmüştü. “Biz casus takip ediyoruz. Rauf [Orbay] ve Halide olsa olsa rejime karşı olabilirler. Peşlerine düşmedik ki". Muhtemelen bu yüzden MAH, İkinci Dünya Savaşı'na kadar Adıvar ile yakından ilgilenmeyecekti. Savaş sırasında tekrar takibe alınmalarının sebebiyse İngilizlerin Yakındoğu'da propaganda faaliyetleri yürütmek üzere oluşturdukları heyetin Halide Edip ile ilgilenmesinden kaynaklanacaktı.
Sayfa 171 - KronikKitabı okuyor
Reklam
760 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
vurulsun kösleri şu gâvur sevdamızın vursun isyanın bacısı olan kanım karanlığa Tarihimiz ve meraklıları; kahramanlık ve gâvurluk arasında, siyah ve beyazın kabulüyle ilerler. Bu topraklarda hataları ve sevaplarıyla var olanların, yaşayanların değil, hainlerin ve vatanseverlerin tarihleri vardır, kalıplar içerisinde bir kabul ve bu kabule dayalı
Yakup Cemil
Yakup CemilHasan Ali Polat · Ötüken Neşriyat · 202211 okunma
HAMDULLAH SUPHİ TANRIÖVER DOĞUM YERİ VE YILI Hamdullah Suphi, İstanbul Aksaray'da Horhor'daki Abdüllatif Suphi Paşa Konağı'nda doğmuştur. Bu konak onun ölümünden sonra İstanbul Üniversitesi tarafından satın alınarak, muhafaza altına alınmıştır. Doğum tarihi ile ilgili olarak muhtelif tarihler 1884, 1885 ve 1886 yılları
RIZA NUR'UN GÖNÜLLÜ SÜRGÜNDEN TÜRKİYE'YE DÖNMESİ Mustafa Kemal'in ölümünden sonra 30.11. 1938'de deniz yolu ile Türkiye'ye döndüğünde rıhtımda Atsız ve eşi Bedriye Hanım karşılamış, yakın dostu ve meslektaşı Prof. Dr. Mazhar Osman Uzman’ın tahsis ettiği, Taksim'de Şehid Muhtar Caddesi'ndeki apartmanlardan
CUMHURİYETİ KURAN ANA FİKİR TÜRKÇÜLÜK Düşünürlerimiz Cumhuriyetin ideolojisinin milliyetçilik olduğu hususunda birleşmiştir. Türk milliyetçiliği fikrinin gelişim süreci hakkında farklı yorumlar bulunuyor. Fikri Türkçülüğün-milliyetçiliğin II. Abdülhamit'in hükümdarlık yıllarının başında dil, tarih alanında Ahmet Vefik Paşa ve Süleyman
Reklam
SONA DOĞRU Her türlü baskı ve mezalime rağmen ne Çarlar ne de Komünist rejim Türk illerini Ruslaştıramadı. Korkunç İvan'ın Altınordu devletini yıkarak o büyük imparatorluğu Moskova'ya bağlamasından itibaren Almanların teşvikiyle, Türk-Tatarları ya Hristiyanlaştırarak Ruslaştırmak, bu olmadığı takdirde ise Türk asıllıları yerlerinden
1.TBMM ( BMM )
‼️ 1.TBMM ( BMM ) ✔︎ Meclis açıldığında okunan ➪ Buhari ✔︎ Meclisi açan ➪ Sinop vekili Şerif Alkan Bey 𒊹︎︎︎ İcra Vekilleri Heyeti ✔︎ Meclis Başkanı ➪ M.Kemal ✔︎ Maarif Bakanı ( MEB) ➪ Dr.Rıza Nur ✔︎ Sağlık ( Sıhhiye) Bakanı ➪ Adnan Adıvar ✔︎ Milli Müdafaa - Savunma ➪ Fevzi Çakmak ✔︎ Adliye Bakanı ➪ Celaleddin Arif Bey ✔︎
Reisülküttap
OsmanlI Devletinde, divan-ı hümayunda, doğrudan doğruya veziriazama bağlı yazı işleriyle meşgul kalemlerin ve buradaki katiplerin faaliyetine nezaret eden daire reisi. OsmanlIlarda ilk defa Fatih Sultan Mehmed Kanunnamesinde görülen reisülküttap tabirinin daha evvelki tarihlerde de mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Bu kanunnameye göre,
“Ali Suâvi’nin Türk milletine yaptığı kötülük pek büyüktür. Düşman orduları, sarayından birkaç kilometre mesafede karargâh kurmuş, imparatorluğun mümkün olabildiği de­recede ülkelerini ve menfaatlerini koruyabilmek ve Ayastafanos anlaşmasını bozabilmek için diplomatik yolla bütün bir Avrupa ile mücadele hâlinde bir padişahı, bir gazeteci­nin tahtından indirmek ve yerine şuuru bozuk ağabeyini çı­kartarak koca imparatorluğu eline almak istemesi, fevkalâ­de şaşırttı. Latin Amerika’nın muz ve kakao cumhuriyetle­rinde bile örneğine az rastlanacak derecede fantastik ve ek­santrik bir darbe teşebbüsünü, uçurumun eşiğine gelmiş bir dudağı yerde, bir dudağı gökte koca bir imparatorlukta tat­bik etmek isteyen Ali Suâvi Efendi, bunu başaramadı. Ba­şarsaydı, herhalde Türkiye’ye birkaç eyâlete mal olurdu. Ali Suâvi Olayı’nın sarsıntısını Türk milleti 30 yıl boyun­ca sırtında hissetti. Sultan Hamid’in şahsına bağlı gizli bir emniyet teşkilâtı kurması ile bu teşkilâtın “hafiyye” denen meşhur ve sevimsiz ajanları, ortalığı istilâ etti. Basın hürri­yeti mahvoldu. Zira Ali Suâvi, mesleğine de ihânet ederek çok büyük bir halt etmiş, gazetesinin bir gün evvelki nüsha­sına manşette bir haber vererek bütün okuyucuların; yarın olacak çok büyük ve hayırlı bir işi beklemelerini bildirmiş­ti. Hâriciye ve maârif nezaretlerinde sansür hey’et “hey’etleri ku­ruldu. Basın hürriyeti yok oldu. Hattâ kitaplar, ancak bu hey’etlerin okumasından sonra basılabilir hâle geldi.”
aslında "kötü" ve "zararlı" olan hafiyelik, hafiye teşkilâtı, jurnal ve jurnalcilik değildir tüm bu unsurlar o dönemin devlet teşkilâtı içinde tıpkı zaptiye ve hariciye nezaretleri gibi gerekli olan unsurlardı bu konuda belki de en büyük talihsizlik, hafiyeliğin ve jurnalciliğin kontrolden çıkarak bazı kötü niyetli ve kötü ahlâklı kimseler tarafından asıl amacının dışında icra edilmesiydi
Sayfa 127Kitabı okudu
30 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.