Stolas iblislerin kendilerini götürmekte oldukları yere itiraz etmeden gitmişti. Gelmiş oldukları yerin tam karşısında Blitzø iki iblisin önünde eğilmis bir şekilde sakso çekiyordu. Bir başka iblis ise çıplak kalçalarından tutmuş ve içine girip çıkmasıyla inleyişleri duyulmuştu. O sırada Blitz'le göz göze gelmişlerdi. Blitzø kendini geriye
Dur ve düşün evren ne kadar muazzam değil mi
Akılların almadığı bir düzen,
Beyinlerin açıklayamadığı bir sistem,
Ve harika bir yaratılış;
Sadece geriye inanmak kalıyor...
#MMA#
Müthiş bir farkındalık yaratan, çözüm önerileri sunan harika bir kitap. Okuması zor, ara ara tetiklenebilirsiniz. Bittikten sonra da bir süre kendinize gelemeyebilirsiniz.
Boş AynaKaryl McBride · Okuyan Us Yayınları · 2018728 okunma
Kitabın haberi ilk çıktığında direk üzerinde yazan yazıdan dolayı hemen alırım demiştim -"KOCANIZ metresini öldürmekle suçlansa onu savunur muydunuz?"- ve hemen aldım. (Sadece hemen okumadım) Savunmazsınız ya yani savunulmaz, savunmamalısınız beni çıldırtmayın. Elbet her gerilimde olduğu gibi ters köşe olacağım o kısmı tahmin ettim ama
Bilinmeyen bir kadının mektubu
Platonik saplantılı bir aşk o sende dolu dizgin akan bir nehir gibi,sen onda görünmez bir ruh. Acınası üzülesi acı akan bir öykü empati yapmak gerekse,insan bunu kendine yapar mı ? Bence yazar seven bir kadın her şeyi yapar derdim. Tek kelime ile 50 sayfalık harika kitap keyifli okumalar dilerim.
Alıntı
Stefan Zweig Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu (Brief einer Unbekannten) adlı uzun öyküsünü 1920'li yılların ilk yarısında kaleme aldı. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'nun kadın kahramanını sadece uzun bir mektubun yazarı olarak tanıyoruz. Kadının hayatı boyunca sevmiş olduğu erkek için kaleme aldığı bu mektubun "gönderen"inin adı yoktur. Mektubun başında tek bir hitap vardır: "Sana, beni asla tanımamış olan sana". Kadın büyük tutkusunu hep bir "bilinmeyen" olarak, yani tek başına yaşamaya razıdır, bu aşk öyküsünde "taraflar" değil, sadece tek bir "taraf" vardır. Böylesine, gerçek anlamda aşk denilebilir mi? Zweig okurunu, bir kez daha, insan psikolojisinde eşine pek rastlanmayan bir yolculuğa davet ediyor. Bu yeni yolculuğun sonunda "mutlak aşk" kavramının şimdiye kadar bilinmeyen kıyılarına varmayı amaçlamış olması da bir ihtimal!