Harika bir kitap. Kısa kısa cümlelerle ve birkaç dizeyle çok önemli konular anlatılmış. İnsanın ufkunu genişleten bir eser. Herkese okumayı tavsiye ederim.
Robert Langdon, çözmen gereken birkaç mesele var.
Zaman olarak kısa ama içerik bakımından uzunn bir yolculuğun başlangıçı ;1300 Yılının 7 Nisan gecesi... Başladık 7 Nisan gecesi Dante ile kutsal yolculuğa, 14 Nisan'a kadar durmadık. Önce Cehennem ile başlayan yolculuğumuzun akabininde Araf geldi ve en son kurtuluş olarak adlandırılan
Merhabalar:)
Gülten Akın hakkında pek fazla bir şey bilmiyordum. Öyle sağdan soldan şiirlerini dinliyordum, o kadar. Ama bu kitabı okuyunca... "Ben nasıl erteledim bu kitabı¿“ dedim kendi kendime. Bayıldım. Dili o kadar sade, akıcı, sürükleyici ve bir o kadar da çarpıcı:)
Kendisi hem öğretmen hem de avukat. İlk şiirlerini yayınlandığında, Yeniciler'in etkisinde kalmış biraz. (Orhan Veli Kanık filan, bilirsiniz).
Behçet Necatigil'e de benzetilmiş biraz şiirleri, o yöne kaymış ilk zamanlarda. Ama daha sonra zaten kendi sesini bulmuş. Gülten Akın 'ın şiirlerini okurken kendimi sanki Yaşar Kemal'i okuyormuş gibi hissettim. Elbette ki her şairin sesi, rengi farklıdır. Fakat burada bahsettiğim zaten bu değil. Yaşar Kemal en önemli toplumcu gerçekci yazarlarımızdan. Gülten Akın'ı da bunun şair versiyonu olarak düşünebilirsiniz. Kendisi halk şiirlerinden, türküler, ilahilerden yararlanarak şiirlerle toplumu anlatmaya çalışır. Onun şiirlerinde bir şey yakaladım; böyle silah olmadan da vuruyor sizi, iz bırakıyor bazı dizeler.. Ve ben bakakaldım bazı şiirlerine. Çokk beğendim, mutlaka okumanız gerekiyor.
Çünkü orada sizi çağırıyor şiirleri, bak, ben buradayım, gerçek burada diye bağırıyor. Duyabilmeniz dileğiyle sevgili okur:)
Gülten Akın artık ortamlarda anlatacağım hârika şairlerden biri. :)
Halkımızı çok güzel anlatıyor, hatta kendinizi de yakalayabilirseniz, siz de varsınız bir parça şiirlerinde:)
Kaliteli kitaplarla kaliteli bir okuma diliyorum. Umarım bir gün gönlünüzdeki kayıp şiiri bulursunuz:))
"Bir toplum için en büyük facia, okuma yazma bilmeyenlerin yüzde çoğunluğu değil, okuma yazma bilenlerin okuldan çıktıktan sonra artık kitap okumamalarından meydana gelen gizli kara
Bugün canım Sunay Akın'ın son kitabı Şiirli Yastık hakkında yazacağım. Her kitabını keyifle okuduğum, her öyküsünden yeni bir şeyler öğrendiğim Akın yine benim yüzümde tebessümlere neden oldu.
"Şiirli Yastık olur mu demeyin!" ile başlayan arka kapak yazısı sonrası beni Mustafa Kemal Atatürk ve bir anı ile karşıladı bu harika kitap.
şairler özeldir. kadın şairler daha da özeldir.
Füruğ Ferruhzad , Gülten Akın, Nilgün Marmara, Sylvıa Plath, Birhan Keskin gibi önde gelen kadın şairlerimizden harika dizeler. altı çizilmeyecek dize yok. ot dergisinin şiirlerle adlı sayıları gerçekten harika oluyor. bu sayıları puanlamaya dahil etsem mi bilemiyorum ama yine de ben bi 10 puanı yazdırayım. :)
“ Ömür hanımla güz konuşmaları” şiirinin şairi yazmış bu kitabı, yine harikadır diye aldım hevesle okumaya başladım. İlk başta sıkıldım ne yalan söyleyim. Aşk vardı, tensel. Ruh yoktu sanki. Sonra kitap gonca gül gibi açtı. Dizeler zihinde istilalar başlattı. Şiir içine şiirden alıntıları çok güzeldi. Kalemi Hasan Ali Toptaş’a benziyordu, bir türküden bahsetmişti aynı onun gibi. Açtım türküyü
Hasan Ali Toptaş ın Kuşlar Yasına Gider kitabındaki Denizli’ye gittim. Acıyı da çok güzel işlemiş şair, doğuda üniversite okurken anlatılan acılara benzettim daha çok onların sesi gibi. “Deniz-Yusuf-Hüseyin” deyince kitapta tahminlerim oturdu yerine. Betimlemeler hep mi harika olur, bu kadar çok çiçek nasıl bilinir, puhu kuşu nasıl bir kuştur ? diye sorular uçuştu zihnimde (En az beş defa “ puhu kuş”u geçti ayrı ayrı şiirlerde ) “ çocukların ve kitapların tanrısı “ diyerek kendi tanrı algısını serdi gözlerimizin önüne. Sanırım bu algı oluşana kadar o da çok çatıştı. Hep en çatışılan da tanrı algısı değil midir zaten ? En sonunda Yozgat’ı İstanbul’a yazılan övgüler gibi yazdı, ama hep geçmişi özleyerek.
@Edaorn
Kitabı kapattıktan sonra aklıma gelen ilk şey şuydu:
Ah Birhan ah...
Ne kadar çok geç kalmışım sana ,ne kadar...
Pandemi sebebiyle kitap alma işini hep erteledim. Gelen kargo kolisinin havalandırılması, dezenfekte etme işi vs vs...
Sonunda dayanamayıp liste yaptım ve sipariş verdim.
Epey zamandan beri ismen bildiğim ancak hiç okumadığım