Harp meydanında savaşarak elde ettiği gücü, demokrasi için kullanan Mustafa Kemal Atatürk'ün ve silah arkadaşlarının ruhları şad olsun. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun sevgili okurlar. 🇹🇷
Çeşit çeşit kuşların, böcek, envai çeşit türden yılanın, kemirgen ve yüzlerce farklı çeşit otun ,olmaz böyle lezzet dedirten sebze ve meyvenin yan yana kavgasızca yaşadığı bu cennette harp etmek ancak insan denen canlı çeşidine mahsus bir kusur ,bir büyük zaaf , emsalsiz bir talihsizlik olsa gerekir.
Bağımsızlığımızın Timsali olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun!
* * *
“Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmağa hazırız.” 1923, Gazi Mustafa Kemal Atatürk
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
KAHRAMAN ORDUMUZA
👉1-Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
İstiklal Marşımız "korkma" diye başlar. Biliyorsun ki bu, Resûl-i Ekrem'in Sevr mağarasında Ebû Bekir'e söylediğidir. Bunlar tesadüf değil." (İsmet ÖZEL)
İstiklâl Marşı'nın ilk kelimesi KORKMAdır. Buradaki korku ne can
Seksen sene bale izlediler opera seyrettiler,
mozart, çayxorski dinlediler, az gittiler uz gittiler dere tepe düz gittiler.
Seksen senenin sonunda sanayi ve teknoloji alanında bir arpa boyu yol gittiler.
Anıtkabir'in bayrak direğinin ipini üretebildikleri için bayram ettiler.
Seksen senenin sonunda ülkenin başına bir İmam Hatipli geldi.
♡ Türklerin uzaya fırlattığı ilk İMECE uydusunu,
♡ Dünyadaki ilk SİHA gemisini,
♡ İnsansız savaş uçağını,
♡ MR cihazını
♡ Hızlı elektrikli tren setlerini,
♡ TOGG otomobilini,
♡ 800 km menzilli Lazer güdümlü füzeleri,
♡ Elektronik harp sistemlerini
● güneş, ● rüzgar ve ● nükleer enerji santrallerini
ve daha bir çok ileri teknoloji gerektiren projeyi onlar hayata geçirdi.
Onlar kim mi?
Onlar İmam Hatipli liderin yetiştirdiği, horon tepen, zeybek oynayan
Neşet Ertaş dinleyen, bozlak, Kerkük havası, Urfa türküleri seven
yer sofrasında yemek yiyen, ayakkabısını evin dışında çıkaran,
namaz kılan oruç tutan öz be öz Anadolu çocukları.
Bale izleyen ve batının gönüllü uşağı olan,
ilerici(!) yurttaşların çocukları ise;
erkek kız birbirinin mahrem yerini seyrederek,
aynı tuvalette ihtiyaç gidermeyi "bilimsel buluş" zannediyorlar.
Fahri Kopar
Adı Huzur, tüm karakterleri huzursuz bir roman. Dört ana karakter vardır kitapta. Onların üzerinden de dört bölümle aktarılır olaylar.
İhsan doğuyla batı arasındaki sıkışmışlığın huzursuzluğunda. Mümtaz yaşamın ve aşkın..Suad
Friedrich Nietzsche ’nin temsilcisidir, iyinin ve kötünün ötesindeki insanı arar. O yeni insanın huzursuzluğunda..Nuran 1930’lu
Cinayeti gördüm. Ama kitapta cinayet işlenmiyor.
Kitabın yayınladığı tarih 1940. Büyük Harp'in artçı sarsıntılarının üzerine 1929 büyük buhranının tuz biber olmasıyla dünyanın önemli bir kısmında otoriter, faşist yönetimler birer birer işbaşına geliyor. Almanya'da Hitler, İtalya'da Mussolini, Portekiz'de Salazar koşar adım dünyayı bir karabasana
"-Mademki düşünüyorum. O halde varım, mademki duyuyorum, o halde varım, mademki harp ediyorum, o halde varım, mademki ıztırap çekiyorum, o halde varım! Sefilim varım, budalayım varım! Varım, varım,...
"Ne içindeyim zamanın
Ne de büsbütün dışında
Yekpare bir anın
Parçalanmaz akışında"
Bu dizeleri bilmeyen pek az insan vardır ama ne mânaya geldiğini yalnızca Huzur'un sayfalarında dolaşanlar idrak edebilir zannımca. Kulağında Mahur Beste ,ellerinde bir kaç neşriyat boğaza nazır bir köşkte ; kafasında harp eden düşünceler ve