O yüzden ben de böyle yaşıyorum işte. Yaralar almaya devam ettiğim , yüreğimin her gün biraz daha değiştiği, zamanın durup dinlenmeden akıp gittiği bir dünyada.
Gülümsemesi bir süre dudaklarında kaldı. Bu haline baktıkça yaz günü bir çiy damlasının küçük bir tomurcuğun üzerinde kuruyarak bıraktığı izi canlandırıyordum hayalimde..
Hayal gücünden yoksun, sığ, hoşgörüsüz. Başına buyruk tezler, içi boş laflar, dağınık ideolojiler, kalıplaşmış sistemler. Beni gerçekten korkutan böyle şeyler işte..
Gözlerimi kapatıp yalnızca ne kadar özgür olduğumu düşündüm. Oysa özgür olmanın ne anlam ifade ettiğini, henüz tam olarak anlayabilmiş değildim. Anlayabildiğim tek şey artık yalnız olduğum. Yalnız ve bilmediğim bir yerde. Pusulasını ve haritasını kaybetmiş bir gezgin gibi. Özgür olmanın anlamı bu muydu acaba? Bunu bile tam olarak anlayabilmiş değilim.
Sahilde Kafka, Haruki Murakami
kafka tamura, herkesin hayatında artık geri dönülemez bir noktaya geldiği olur. nadiren de artık daha ileri gidemeyebiliriz. o noktaya geldiğimizde, bu iyi bir şey de olsa, sessizce kabullenmekten başka çaremiz olmaz. işte bu şekilde hayatta kalmayı başarırız.
"Farklı insanları severim. Şu alemde, yüzlerindeki sıradanlığı bozmamaya çalışarak, düzenli bir hayat yaşıyor gibi görünenler daha güvenilmez olur çünkü."
deneyimlerimden yola çıkarak söylemem gerekirse, insan bir şeyleri ne kadar isterse istesin, o şeyler asla kendiliğinden çıkıp gelmez. insan bir şeylerden özel olarak uzak durmaya çalıştığında ise, o şeyler kendiliğinden insanın üzerine üzerine gelir.