o kadar farklı hissediyorum ki şu an kültür ve yaşayış olarak yaşadığım toprağı bulmamdan kaynaklanıyor sanırsam... hafif akıcı bir dille güzel bir anlatım.. okumak isteyenlere tavsiye ederim
Tek solukta bitirdim. Hasan Ali Toptaş' ın yazım tarzına kelimlerin güzelliğine bayılıyorum. Elimden birakamadim. Gerçekten de 'Sadece Hasan Ali Toptaş okumak için bile Türkçe öğrenmeye değer .'
Beni Kör KuyulardaHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 202010,2bin okunma
faklı alemlerde dolanıp gelmiş gibi hissediyorum şu an kendimi. kaybolan insanlar, geri gelenler, ölenler... ama hızlı okunan akıcı bir kitap. okumak isteyenlere tavsiye ederim..
GölgesizlerHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 202012,7bin okunma
Kitaptan Alıntılar
Düşünce insanın içine düşünce, yolun yarısı tamam. Yeni verilir bir yere, önceki noktada değilsindir artık ve dönemezsin. Dönsen de eksik. Yoklar sürüsü önce gözleriyle gelmişti belki. Ne de olsa göz her zaman öncüdür. Daha sonra, belki gene böyle bir gecede, ya da köylülerden birinin daha kayıplara karıştığı berbat bir akşam ayaklarıyla geleceklerdir. Göz ayağa muhtaçtır çünkü, öncülük görevini çoğu zaman ayakların öncülüğünde yerine getirir.
Cennet' in oğlu o çemberin içinde dolaşarak herkese tek tek sordu.
" Kaar nedeen yağaar kaarr?"
Muhtar susmuştu oysa; gözlerini masadaki mühür kesesine dikmiş, Cennet' in oğlunu düşünüyordu. Artık ona göre o da bir yok' tu; hem de yok olma yöntemi şimdiye kadarkilerden oldukça farklıydı. O ne Asker Hamdi ve ailesi gibi ansızın kaybolmuş, ne Çerçi gibi gelip geçmiş, ne Aynalı Fatma gibi dağlara yürüyüp gitmiş, ne de Güvercin gibi uçmuştu. Hatta Cıngıl Nuri gibi ruhum sıkılıyor diyerek yıllarına arkasına da kaçmamıştı. Göz göre göre yok olmuştu o, kendi görünürlüğünün derinliklerine çekilmişti.
Kördüler üstelik kapılar gibi, sağırdılar duvarlarca, taştılar ve bulundukları yerden uzak mı uzaktılar.
Arka Kapağından Alıntılar
Gölgesizler, bir kayboluşlar anlatısı; aniden kaybolmaların, beklenmedik dönüşlerin, ölümlü büyülerin, devlet nezdine düşen gölgelerimizin aynası. Tekrarların tekrarını okumamızı sağlayan karakalem bir güvercin; bir garip cinayet ve doğum hikâyesi.
Sadece Hasan Ali Toptaş okumak için bile Türkçe öğrenmeye değer.”
STEFAN WEIDNER, Frankfurter Allgemeine Zeitung
GölgesizlerHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 202012,7bin okunma
Hasan Ali Toptaş'la tanıştım nihayet. Dil bakımından önceki kitaplarından farklı olduğu söylenen Kuşlar Yasına Gider ile başladım. Diğerlerini bilmiyorum ama Türkçeyi kullanımıyla övülen yazar bu kitabıyla övgüleri sonuna kadar hakediyor. Baba-oğul ilişkisini genellikle olduğu şekilde çatışmacı bir anlayışla değil sevgi temelinde ele alıyor. Olaylara dayalı bir roman olmamasına rağmen bittiğinde harika bir tat bırakıyor. Anadolu'nun kokusunu hissettiriyor. 'O' duyguyu verebiliyor. Türkçeyi parlatan bu roman mutlaka okunmalı. Okumak iptiladır, müptelalara selam olsun!
Bir şiiri şiir yapan bana göre tekrar tekrar okunduğunda ilk günki gibi tat vermesi ve yeni yeni anlamlara kapı aralamasıdır. Bunu da elbette çoğu zaman imgeli şiirlerde bulurum.
Normalde bir romanı ve bir öyküyü bir kez okumak yeterli olur. Ancak Hasan Ali TOPTAŞ'ın bu öyküleri, yukarıda işaret ettiğim yönden gerçekten şiir gibi. Özellikle de Yoklar Fısıltısı kısmında yer alanlar. İlk defa okuduğum bu öyküleri şayet zaman bulabilirsem tekrar tekrar okumaktan çok keyif alacağım.
Bir HasanAli Toptaş hayranı olarak diyorum ki:
İyi ki yazıyor ve iyi ki biz okuyoruz. Hasan Ali Toptaş'ın bu yeteneği onun için, onun okuru olmak bizim için bir ayrıcalıktır.
O kadar güzel kaleme alınmış ki. Fakat kitap beni çok rahatsız etti. Binnazın kıdemli kiracısı Ziya anlatılıyor kitapta. ( Acaba kitabın adı Ziya’n mı olmaydı) Beni en çok o yaralayan kısmı Suriye sınırındaki askerliğiydi.. Tam da ülkemizde Barış Pınarı Hatekatı varken bu kitabı okumak benim için ekstra anlamlı oldu. Hasan Ali toptaş harika bir yazar ama bu kitap çok iç yaralıyor.
HebaHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20164,591 okunma