İstiklal muharebelerinin devam ettiği sıralarda Akif’i görmeli idiniz,
O, kafesleri yırtan arsanlar gibi kükrüyordu. Düşman Ankara’ya yaklaştığı
sırada Akif hiç istifini bozmadı, onun kuvve-i maneviyesi zerre
kadar sarsılmadı; etrafındakilere hep ümit, hep iman, hep cesaret telkin
etti. Sanki o, kocaman bir dağ idi!..