Kendi kendime şöyle sordum: Eğer dünyanın her tarafından akın eden bu müslümanlar Kur'ân-ı Kerîm'in kendine tabi olanların kalbine bahşettiği ma­nevî hayat ve basireti idrâk etmiş olsalardı, bugünkü zillet ve acizlik durumuna düşer miydik?...
Hakiki insanlık, birtakım esaslar üzerine bina edilir. Bu esaslardan bir kısmı da eşitlik, kardeşlik, kötülüğe mani olma, hayrı ve selameti sevme, Yüce Rabbimizle manevi rabıta kurma esaslarıdır.
Reklam
İşte cemiyetimizde, vasıta tedarik etme ve tor­pil aramayı düşünmekden başka bir şey görmüyoruz. Hatta hangi iş olursa olsun bir torpille yetinmeyip bir çok torpile başvurulur. Kâ'be'nin Rabbine yemin ederim ki. bu tutum, tedavisi güç ve cemiyeti içten çökerten bir hastalık­tır. Kendini zillete düşürmektir, yüz suyu dökmektir.
Hatta İslâm'ı bilmeyen bazı cahiller, son derece ileri gidip dalâletin zirvesine varmaktadırlar. Bu cahiller İslâm'ı ilerlemeye bir mani, karşı koyma ve ayaklanma ruhunu kıran, milleti hakkını öğrenmekten alıkoyan, insanları uyuşturan, hakları yolunda savaş­malarına engel olan bir din zannederler.
Peygamber Efendimiz (S.A.V.) bir Hadis-i Şerif'te şöyle buyurmuştur: «Allah'ım!.. Hüzün ve kederden sana sığınırım. Acizlik ve tembellikten sana sığınırım. Korkaklık ve cimrilikten sana sığınırım. Borcun galebesinden ve insanların kahrından sana sığınırım.»
Zalim, kibirli ve gu­rurlu kimselerin kapılarını kırın!.. İçeri girdiğinizde siz galip olacaksınız. «Eğer hakkıyle iman ediyorsanız Allah’a tevekkül edin...» (²²⁰)
(220) Maide Sûresi, ayet: 23Kitabı okuyor
Reklam
1,000 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.