Yahudilere karşı durmaları konusuna gelince:
1- 27 Şubat 1920 tarihinde Mescid-i Aksa'dan başlayan kırk bin kişinin katıldığı bir gösteri düzenlendi. Göstericiler bütün büyük devletlerin Kudüs'teki konsolosluklarına, Belfur Deklarasyonunu ve Yahudi göçünü protesto eden bildiriler bıraktılar.
2- 1920 Mart ayının ilk gününde Yahudilere
Bir yanda para yüzünden haysiyetini kaybeden sözde alimler, öbür yanda istilâsına uğradığı hurafeler, uydurma ve bâtıllar karşısında dinî düşüncesini yitiren şaşkın bir millet. İşte, bu bölge de İslâm bunların eline düşmüştü.
Yerine gelenlere Bernard Louis’in «boş» diye nitelediği yabancı kökenli kurumlardı, sistemlerdi. Bunların başında ceberutların sultası yer alıyordu. Yani sömürgeciler, ya da onların adına iş gören uşakları.
Bemard Louis devamla şöyle diyor. «Osmanlı İmparatorluğunu ele alalım. Bu imparatorluk, hulefâ-i Râşidin’den bu yana Ortadoğu’ya egemen olan İslâm imparatorluklarının sonuncusu ve en uzun ömürlüsüydü. Büyük ve evrensel bir imparatorluktu. İslâm’ı bütünüyle hazmetmiş ve başına taç bilmişti. Zamanlar boyunca bütünlüğünü ve tek ses olma niteliğini hiç aksatmadan korumayı başarmıştı. Dünyanın dengesi durumundaydı.
Düşmanlarıysa onun hep yönetim kadrosuyla uğraşmış ve hiçbir zaman bağiı olduğu temel espriyi, hüviyetini oluşturan değer hükümlerini dejenere etme yolunda çaba göstermemişti.
Ancak, 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında imparatorluk Avrupa kökenli fikirlerin, değer hükümlerinin saldırısına uğradı. İslâm ki, sosyal yapısı itibariyle dâima demokrasi yanlısı bir dindir. Daha doğru bir deyişle adil bir dindir. Ne Hindistan’daki gibi sosyal sınıflar düzenini kabul eder, ne de Avrupa’daki gibi aristokratik sınıfsal ayrıcalıklar jiüzşnini. İslâm, fırsat eşitliği ve yeteneklerin değerlendirilmesi düşüncesini yaymak için İslâm âleminde hiç bir zaman kanlı bir harekete ihtiyaç duymamıştır.
Hatta sofiler bile binlerce tarikata bölündü, birbirlerine karşı kin ve haset duygulan besler oldular. Pek çoğu da otorite makamlarının oyuncağı durumuna düştü.
Kardeşlerim! Allah katındaki yerini öğrenmek için, herkes kendini imtihan etsin. Yaptığı günahtan pişmanlık duyan kimse bilsin ki, bu onun Allah’a yakınlığının delilidir. Şayet nefsinde bir pişmanlık duymuyorsa bilsin ki bu onun Allah'tan uzaklaştığının delilidir.