Fırtınanın takvimi varmış. Yaşayanlar, bilenler onu tanırmış. Tanırmış da tarihe not düşermiş. Sana da haber edermiş:
Öğren, dermiş.
Uyan, dermiş.
Ders al, dermiş.
Sen yatağında uyurken...
Dalların çiçeğe dururken...
Bahara sevinirken...
Sinsice yaklaşırmış. Kalleşçe yaklaşırmış. Filizlerini kırar, kolunu kanadını koparırmış. Alabora edermiş
kucağı saksılarlı pencere varsa
hele de müzik varsa radyoda
hele de yüklü bir dal gibi sarkmışsa yürek
acı-tatlı anıların üstüne
ve taptaze bir Ihlamur kokusuysa sevilen biri
küçücük dünyanızda