Merhaba, bugün bu kitabı biraz eleştireceğim. Katılan olur olmaz, bu yazıcaklarım bir ‘tarihçi’ olarak benim düşüncelerim.
Semerkant romanı malum çok popüler bir kitap. Ben popüler olan kitapları pek okumayı sevmiyorum, ama bu kitabı İlber Hoca tavsiye ettiği için okuma gereği duydum. Eleştirime geçmeden önce kısaca kitaptan bahsedeyim.
~
Kitap,
"Ben Kum şehrinden Hasan Sabbah'ım. Gurur duyabileceğim hiçbir şeyim yok, on yedi yaşımda din, felsefe, tarih ve gök cisimleri hakkında okunabilecek her şeyi okuyup bitirmiş olmaktan başka."
Okuduğum ilk Amin Maalouf kitabı. Az önce şimdiye kadar niçin bu kitabı okumadım diye kendimle küçük bir iç hesaplaşma yaşadım ve bundan sonra yazarın diğer kitaplarını da okumaya karar verip olayı tatlıya bağladım :) Öncelikle yazar tarihi gerçekleri müthiş bir kurgu içerisinde okura aktarıyor. Ve Hasan Sabbah, Ömer Hayyam, Nizamülmülk ve Melik Şah gibi tarihi karakterleri o kadar güzel ve etkileyici bir şekilde tasvir etmiş ki ; kendimi bu karakterler ile birlikte Semerkant sokaklarında buldum. Onlarla yedim içtim, onlarla gezdim, onlarla sevip onlarla üzüldüm. Özetle roman çok iyiydi tavsiye ederim. :)
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061,3bin okunma
İlk sayfasından son sayfasına kadar nefesimi tutup okuduğum, tek bir satırda bile sıkılmadığım muhteşem bir kitaptı.
Sanırım okuyan herkes bu fikirde olacaktır.
Inceleme yapabilecek kelime dağarcığına sahip miyim emin değilim bu kitaba. Ama elimden geleni yapacağım :)
Bu Amin Maalouf'un okuduğum dördüncü kitabı. "Ölümcül kimlikler"le
Öncelikle tesirinden uzunca bir müddet çıkamicağımı düşündüğüm ender kitaplardan (Martin Eden ,Böyle Söyledi Zerdüşt) bir tanesi.
Bu 3 kitabın ortak özelliğinden de anlaşıldığı üzere başarı hakkında sayısız makaleler, kitaplar ve incelemeler okuyup , başarılı olmak adına yapılmış envai çeşit videolar ve başarılı olmuş insanların gerçek
Sene 2001… Ortaokul 1. Sınıfa başlayacağım yıl. Bir yaz günü dayımların kereste fabrikasında çalışıyorum. Çalışıyorum dediğime bakmayın. Sadece ortalıkta dolanıyorum. Canım sıkılınca fabrikanın değişik yerlerine keşifler yapıyorum hazine bulacakmışım gibi. Sanki keşfedilmemiş yerler var da bende oraları keşfe çıkmışım gibi.
Tam bu düşünceler
Kitap değil kütüphane!!!
Hiçbir kategoriye tam olarak sığdırılamayacak türden, müthiş bir bilgi ve donanımın imzasını taşıyor. Tamamıyla her şeyi özümseyip anlamak bir tarafa, bıraktığı soru işaretlerini bile cevaplayabilmek için onlarca kitap okumak lazım.
Büyüyü anlattığı kadar büyülü olduğu da muhakkak. Alıyor, götürüyor, düşündürüyor,
Şimdiye kadar okuduğum en iyi tarihi roman. Haşhaşiler, kendini 11.yy da peygamber ilan eden Hasan Sabbah ve onun kurduğu ütopik cenneti. Bu cennetin kölesi olmuş güzel hurileri, haşhaş ile ele geçirdiği korkusuz, cengaver askerleri. Muhteşem bir kurgu ve dahi bir delinin, dini kullanarak yeryüzünde kurduğu sahte bir cennet. Hasan Sabbah' ın müthiş sivri zekası karşısında büyüleniyorsunuz. Gerçekten böyle bir olayın, insanın bir dönem varolduğunu bilmek kitabı daha da çekici kılıyor. Hasan Sabbah kurduğu bu sahte cennet ve peygamber sıfatı ile insanları uyuşturup, dediği her şeyi yaparlarsa cennetine alacağını vadediyor. Askerler de bu cennete girebilmek için gözlerini kırpmadan ölümüne savaşıyorlar. Kitap aslında dinin bir afyon olduğunu anlayan Sabbah' ın bunu kendi politik emelleri için kullanışını anlatıyor. Kesinlikle bu kitabı okumayan kalmamalı...
Kitaplarda yer almış bir öyküdür. Üç arkadaştan söz eder. Derler ki: Binli yılların başlarında çağı etkilemiş üç İranlı vardır: Dünyayı gözlemlemiş olan Ömer Hayyam, dünyaya hükmetmiş olan Nizamülmülk ve dünyayı titretmiş olan Hasan Sabbah.
Vaktiniz kısıtlıysa size kitabı 4 madde ile şöyle anlatabilirim.
-Fazlasıyla akıcı.
-Iki karakterimiz var kaleye onlarla beraber girip tanıyorsunuz.
-Hasan Sabbah ile ilgili bilgiler kitabın ileri bölümlerinde veriliyor.
- Kitapta verilen mesajlar muazzam. Ve kendinizi karakterlerin davranışlarına, verilen mesajlara bazen utanç duyarak yakın
Tarihe Jonestown katliamı olarak geçen, Jim Jones isimli kendini dini lider olarak lanse edip 900 küsür kişinin intihar etmesiyle son bulan çılgınlığı bilir misiniz?
Reankarnasyona inanmıyorsanız muhtemelen tek bi tur binilecek gibi görünen bu bisiklet yolculuğu için, bir idea, bir görüş, bir kişi, bir saplantı nedeni her ne olursa olsun,
Okuduğum ilk kitabı. Aylardır kitaplığımda bu kadar kaliteli bir kitabı bekletmek benim ayıbım. Kitap Titanic gemisinin batmasıyla başlayıp daha sonra öncesine taaaa 11. Yüzyıla gidiyor ve derinlemesine bir İran'ın Semerkant şehrine girip orada Ömer Hayyam, Nizamülmülk ve Hasan Sabbah'ı tanıyorsunuz.
Birisi devlet veziri, diğeri bir astronom, bir diğeri ise devletin istihbarat yetkilisi olup o görevden azledilen. Sonrasında tarihte herkesin adını duyduğu fedailerinin lideri koca Hasan Sabbah oluyor.
Ömer Hayyam'ın Celali takvimi buluşu, astronomi ile o kadar çok bilgi sahibi ki kendi doğum tarihini o zamanda bulmasına kadar gidiyor. Tabi ki o çok merak ettiğim Rubailerinden de bahsedilmekte.
Son yıllarda kullanılmaya başlanılan "Haşhaşi" kelimesinin anlamını Alamut kalesi hükümdarından öğreniyoruz.
Büyük bir zevkle okuduğum bu kitabın akabinde geçen üç ana kahramanı anlatan 3 kitabı da okumak şart oldu.
1- Fedailerin kalesi Alamut
2- Rubailer
3- Siyasetname
Tavsiye ederim.Herkese iyi okumalar :)
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061,3bin okunma
Çok zaman önce okumuş olduğum bu muhteşem eser üzerine birde ben yorum yapayım dedim. Dikkat!! Kitap içerisinden alıntılar ve ufakta olsa, yazar hakkında bilgilendirme ve şahsi görüşümü içerir.
Bundan yıllar yıllar evvel, sene 1092 yılında Buhara’dan yola çıkmış bir kervana köle olarak satılan güzel bir kızımız ile başlıyor bugünkü efsanemiz.
"Atlas Okyanusu'nun dibinde bir kitap yatıyor.Anlatacağım işte onun hikayesi." diyerek yazar kitabına başlıyor ve bu hikâyenin içine okuyucuyu da çekiyor.
Semerkant kitabı, tarihe damgasını vuran üç İranlının şair, astrolog ve matematikçi Ömer Hayyam, Selçuklu veziri Nizam-ülmülk ve Alamut kalesinden dünyaya terör estirmiş Hasan
Fedailerin Kalesi Alamut kitabı hariç pek meşhur olabilmesine vesile kitabı da işin aslı yoktur. Tüm edebi ağırlığını ve araştırmalarını bu kitabın üzerine vermiş ve harika bir eserin oluşmasını sağlamıştır.