Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hasanül Benna'nın Vurulması
... Akşam namazını kıldıktan sonra, cemiyetten ayrıldık. Arabamız yok. Bir taksi ile evimize gideceğiz. Şâri-i Melike Nazlı, Melike Nazlı Caddesi, büyük işlek cadde... Fakat akşamla yatsı arası, en kalabalık zamanda, cadde bomboş, kimseler yok. Tamirat var diye caddenin elektriği kesilmiş. Bekleriz bekleriz taksi geçmez,... Biz böyle beklerken, bir jip geldi. Jipten birileri indi. Geldiler, Hasanül Benna'ya altı kurşun sıktılar, yine binip gittiler. Üstat düştüğü yerden bana sordu: "Arabanın numarasını alabildin mi?" "Karanlıktı alamadım" dedim. Ayağa kalktı. "Şurada bir sağlık merkezi olacaktı, oraya gidelim." dedi. Hızlı hızlı yürüdü. Adeta koşuyordu. Bir taraftan da kanı pantalonundan yere damlıyordu... Sağlık merkezine vardık. Kimse yok. Elektrik kesik, bu gece hastahane çalışmayacak diye, herkesi göndermişler. Yalnız bir bekçi var. ... Ben telâşla, çaresizlik içinde sağa sola koşuşturdum. Kimseyi bulamadım. Üstad kan kaybediyordu. Bana şunları söyledi: "Muhammed, ben yolcuyum, elhamdulillah... Bugüne kadar ne diyorduk? Şiarımız, neşîdemiz ne idi? Gayemiz Allah'tır; liderimiz Peygamber-i Zişan'dır; anayasamız Kur'an'dır; yolumuz Allah yolunda çalışmak, cihad etmektir; en büyük emelimiz Allah yolunda şehid düşmektir... "Ben emelime erdim, elhamdulillah. Ben gidiyorum Kardeşlerime selâm söyle. Ben fani bir insanım fani ömrüm bitiyor. Allah bakidir; Muhammed Mustafa'nın nübüvveti kıyamete kadar bakidir; davamız bakidir. Üzülmesinler. Üstadımızı kaybettik diye, sakın ye'se düşmesinler. Dava bakîdir..."
Sayfa 281 - Kaynak Yayınları - 6. Baskı (2010)Kitabı okudu
- Hasanül Benna -
"Müslüman'ın zikri var. Kalbin zikri var, ruhun zikri var. Allah'a kul olarak yaşayan Müslüman'ın her işi, her yaptığı zikirdir. Çünkü her yaptığı hayırdır. Hayırla yapılan işlerin hepsi zikirdir. Zikir sözle olur, işle olur, icraatla olur... Allah'ın kullarına faydalı olmakla olur..."
Sayfa 289Kitabı okudu
Reklam
Musafa Sabri Efendi ile Hasanül Benna ilk defa, tanışıp konuşuyorlardı. Tarih 1943 senesiydi...
Sayfa 101 - Kaynak Yayınları - 6. Baskı (2010)Kitabı okudu
Hasanül Benna 1949'da, Kahire'de vefat etti. Altı kurşunla vuruldu. Yaralarından kanlar akarak şehid oldu. Ben o sırada Medine-i Münevvere'de idim. Vefatını işittiğim günkü kadar, anamın babamın vefatlarında üzülmedim desem caizdir. Çünkü onlar yalnız benim anam babamdı. Şehid Benna ise milyonlarca gencin manevî babasıydı. Vefatını işittiğim gün, ruhu için bir hatime başlamıştım. Bitirince, bir gece yatsı namazından sonra, Ravza-i Mutahhara'da hatimi ruhuna gönderdim; mahzun ve mükedder, ağlayarak evime geldim.
Sayfa 274 - Kaynak Yayınları - 6. Baskı (2010)Kitabı okudu
Öyle ki, bu insanlara sorulsa: "Senin hayattan gayen nedir? Zengin mi olacaksın, emekli olup rahat etmek mi istiyorsun? Malın, mülkün, villan, sayfiyen mi olacak, yazlığın mı olacak?" Cevabı: "Hayır benim gayem Allah yolunda hizmet, o yolda, insanı dine, Resulullah'ın aşkına götüren o yolda şehid olmak, emellerimin zirve noktasıdır." olacaktı... Ve bu fiilen de vuku buldu. Hasanül Benna vurularak şehid oldu. Merhum, şehadetten bahsederken, sesini yükseltir ve sanki: "Çocuklar siz de bunu dileyin; gençler, makamların en yücesi budur." demek isterdi. Bu sırada başka âlemlere gider gibi olurdu.
Sayfa 292Kitabı okudu
Reklam
Üstad Hasanül Benna merhumun bu gençlere gösterdiği alakayı, tebessüm dolu müsamahayı görünce hayran olurdum.
Sayfa 290Kitabı okudu
Hasan’ül Benna hakkında..
Hasan’ül Benna’nın gençlere alâkası ve onlara tesiri, Mısır’la sınırlı kalmadı.Risaleleri yayıldı, dağıldı.Hareketinin güzelliği, samimileri herkese misal oldu.
Sayfa 235 - Kaynak yayınlarıKitabı okudu
408 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
"Peygamber-i Zîşan'ın şekline, şeytan giremez. Her gören, kendisinin ameli ve Peygamber'e intisabı nisbetinde görür. Görülen Resul-i Ekrem'dir. Onu amelinize göre görürsünüz." Kurucu'nun Efendimiz aleyhissalatü vesselamı gördüğü rüyaları beni çok etkiledi. O'na intisabı nispetinde defalarca görmesi bizlere ibrettir. İbret dolu, hikmet dolu yaşantıları görüyoruz biz bu kitaplar silsilesinde. Her hatıra bir iz bırakıyor okuyucuda. Bilhassa Kur'an'ın hayatlarındaki yeri, Allah aşkları, Peygamber efendimiz aleyhissalatü vesselama sevdaları her hatırada görülüyor... Dünyaya öyle dalmışız ki böyle kitaplar kendimize gelmemizi sağlıyor aslında. "UYAN... ALLAH'I AN... PEYGAMBER'E BAĞLAN..." diyor bir nevi. Ali Ulvi Kurucu, hatıralarıyla Kur'an'ın daha doğrusu dinî neşriyatın (sadece İslamî!) yasaklandığı dönemlere ışık tutuyor. Dayanamayıp memleketi terk eyleyen, Mekke-Medine'ye hicret eden pek çok şahsın yaşadıklarına şahid oluyoruz. Pek çok alimi okuyoruz her satırda... Hasanül Benna, Seyyid Kutub, Bediüzzaman Said Nursi, Mehmed Zâhid Kotku, Tahir Büyükkörükçü, Mehmed Akif Ersoy, Abdurrahman Gürses, Sadeddin Kaynak, Nureddin Topçu bunlardan yalnızca birkaçı...
Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 4
Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 4M. Ertuğrul Düzdağ · Kaynak Yayınları · 2018251 okunma
Hasanül Benna şu sözleri de ekledi: "Şıh Süleyman Nedvî'den işitmiştim. Şöyle demişti: Biz Hindistan'da hilâfetin kaldırıldığı haberini aldığımız gün, her Müslüman ailede matem tutuldu. Hindistan Müslümanlarının hilafete bakışı, sevgisi ve verdiği önem bambaşkadır... "İslâm dünyası, bütün Müslümanlar, hilâfetin kaldırıldığı gün, küçük yaşında, babası ölmüş de yetim kalmış çocuklar gibi olduk..." Bunları söyleyen üstadın mendilini çıkarıp göz yaşlarını sildiğini gördüm... Türkiye'deki Müslümanları, "Hilâfetin önemi yoktur, müslümanlara faydası olmaz, zaten öteki Müslümanlar Osmanlı halifesini dinlemiyorlardı." diyenler nerede; hiç görmediği İstanbul'da yok edilen hilâfet makamı için Medine'de, Hindistan'da göz yaşı döken, hâlis Müslümanlar nerede!..
Sayfa 265Kitabı okudu
25 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.