Her Şey Sende Gizli
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif
kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakini gördüğüdür rengin
Yaşadıklarını kar sayma
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna
Ne kadar yaşarsan
Ayrılığı seçtin mi her şeyi götüreceksin yanında. Geriye hiçbir şey kalmayacak. Söylenmemiş sözler kalmamalı bıraktığın yerde ki ben en çok onları duydum. Gittin mi adamakıllı gideceksin. Hiçbir özlem kalmayacak dönüşleri emziren. Demem o ki dönecekmiş gibi gitmeyeceksin. Büyük git gideceksen uçsuz bucaksız, dursuz duraksız git. Telefonun numaraları sesime düşmemeli, yolların yoluma değmemeli. Hiçbir anıya, hiçbir dizeye, hiçbir şarkıya yenilmemeli ayrılık. Şiirler okununca unutulmalı, hasret dokununca uyutulmalı.
Gece inmişken ayak parmaklarına kadar, yahut gün doğarken… Yatağının diğer yastığındaki boşluk tecavüz ederken gözlerine, ne bileyim tek başına yiyeceğin sofrana iki kişilik servis açtığında susacaksın, duracaksın… Gitmenin hakkını vereceksin.
Ayrılık gurur duymalı seninle. Gidensen, sözün ayaklarına geçiyorsa, ayakların yakınımdan geçmeyecek! Ayrılığı seçtin mi büyük olacak ayrılık! Ayrılığı seçtin mi?…
***
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?
Victor Hugo
Aşk-ı Ekber
hasret kendini gizleyiverdi buzdan vakitte
felek gönlümü ağlatmadan aşk nedir bilmedi
mavi'ye çalmadan karanlıklar gecenin mehtabında
hakikat rüya ülkesinden gelmek nedir bilmedi
bülbülün yangını meyden içmek içindir derlerdi de
durgun ahvalim ney çalmadan od nedir bilmedi
güz yaprakları düşse de devranı yazgıma
yağmurlu gözlerim umudunu yitirmeyi bilmedi
aşk cemresi karar bırakmasa da aklımda
vakitler şeb-i aruza meyletmeyi bilmedi
sükut düşler sarsa da sonsuzluğu
çılgın aşık korku nedir bilmedi
hayaller dumanlarıyla savruldu da
felek ayrılığı kabul ettirmeyi bilmedi
bin bir deyyus-u ekber istila etti de
gönül tahtı başka sultan bilmedi…
Beni evvel öldürmüştün, şimdi geri dönüp geldin. Maktülüne ciğeri mi yandı katilin? Özlemek, usanmaktan iyi değil mi? Hasret de vuslattan. Eğer kıymetini bilirsen...