"insan kendini bir şeye hazır hisseder ya da hissetmez. Ben kendimi hiçbir şeye hazır hissetmiyorum. Hayata bile hazır hissetmiyorum bu yüzden hep bocalıyorum, hata yapıyorum.”
Bir evsizin kurduğu cümleler bunlar. Ne zaman tutunamayan birini görsem aklıma “Dünya hassas kalpler için cehennemdir.” sözü gelir.
Hayata anlam verebilmek zordur. Önünde iki seçenek olur. Ya başkalarının cevaplarıyla yoluna devam edersin ya da tüm soruları en başından sorarsın. İnsanların çoğu başkalarının cevaplarıyla yaşar çünkü sormak ve cevabın ardından koşmak ağır gelir. Bu yüzden o yola hiç çıkmaz. Ömrünce güvenli bulduğu limanlarda bekler durur.
Yola çıkmanın riski kaybolmaktır ve maalesef yola çıkanların çoğu kaybolur.
Akıl hastanesindekiler ve sokaklarda yaşayanlar kaybolanlardır. Bu yüzden deliyle veli arasındaki çizgi bu kadar incedir. Yalnız bunlar değil, gözlerimizin önünde kaybolan, yitip gidenler de vardır. Bizimle oturup konuşur, güler, sevinirler ama zihinlerinde ve kalplerinde kaybolup gitmişlerdir.
Düşünmek, hissetmek incitir insanı. Onlar hissettiği için yola çıktı, aradı ve kayboldu. Bizse güvenli limanlarımızda bekleyip duruyoruz