Kibir, kendini başkasından üstün görmektir. Yapıldığı yerlere göre üçe ayrılır:
1- Allahü teâlâya karşı kibirdir:
Kibrin en kötüsü budur. Nemrud, Firavun böyle idi. İlahlık iddiasında bulundular. Bazı dinsizler de imanı, ibadeti, namaz kılmayı aşağılık, gericilik sanarak kibirlenirler. Allahü teâlâ buyuruyor ki:
(Büyüklenerek bana ibadet
"Bu kitap zihinsel hastalığı olan ve kendinde yardım alacak gücü bulanlara adanmıştır."
psikiyatrist yazar Gary Small hastaların anılarını koruma konusunda yardımcı olurken, birçoğunun da unutmak istediği anıları olduğunu ve bu anıların ardında çözümlenmemiş psikolojik sorunlar, kişinin gerçeklikten kaçmasına neden olan aşılamamış
19. yüzyıl Fransız edebiyatının ünlü ismi Alexandre Dumas Pere, aralarında dünya klasiklerinin de
bulunduğu üç yüzden fazla eser yazarak döneminin en çok üreten yazarı olmuştur.
Üç Silahşörler ve Monte Cristo Kontu; üzerine defalarca film yapılan kitaplarındandır.
1870’de Paris kentinde ölmeden önce, hasta yatağında yatarken yanında bulunanlara merakla sorar:
“Lütfen biriniz şu cebime bakar mısınız, kaç para var?”
Orada bulunanlardan biri ünlü yazarın cebine bakarak “40 frank” diye cevap verir.
Alexandre Dumas, dudağında hafif bir tebessümle şu açıklamayı yapar: “Demek ki kırk yıl bedava
yaşamışım; Paris’e geldiğim ilk gün de cebimde bu kadar para vardı!”
GECE
ELIE WIESEL
176 SAYFA
Aynanın derinliklerinden bir ceset bana bakıyordu.
Gözlerimdeki bakışı beni hiç terk etmedi.
1944 yılında ailesi ile birlikte Nazi Toplama Kamplarına yollanan Elie Wiesel'in gerçek yaşam öyküsünü kaleme aldığı bir kitap okuduk sevgili Sevilay Pak , sevgili Bahar Esen ve sevgili Sevilay Ayvaz ile. Teşekkür ederim
Bütün kalbimle tanımayı arzuladığım o dünya, sanki ben ciddiye alınacak yaşa gelmeden evvel, aniden düşüp ölebilecek hasta ve yaşlı adamlardan ibaret.
Bir grup ise, ilimlerin en önemlisini terkedip tamamen dáva ve mahkemelerle ilgili fetva bilgisine ve geçim maslahatları hususunda insanlar arasında geçerli olan dünya işleri ile alakalı uygulamaların ayrıntılarına yönelir. Kendilerine 'fakih (fıkıhçı) ve bu işe 'fıkıh ve mezheb ilmi' adını vermişlerdir. Belki de bununla beraber,
Dünya edebiyatında başkahramanın ismi olmadan yazılan ender eserlerdendir. Bu özelliğinden dolayı başkahramanın yazarın kendisi olduğu, otobiyografik roman olduğu ifade edilir. Başkahraman kemik veremi hastalığına yakalanmış aynı zamanda da Nüzhet’e âşıktır. Nüzhet’in taliplerinin yarattığı travma ve hasta çocuğun olağanüstü ruhsal devinimleri sizi esaret altına alacak.
Not: Bu inceleme, bir incelemeden çok daha fazlasıdır.
Yazım uzun olduğu için ve anlaşılma kolaylığı sağlamak adına sekiz bölüme ayırdım ve böylece daha ilgi çekici olduğunu düşündüğünüz yerlere gidip okuyabilirsiniz:
– Giriş
– Kitapla İlgili Düşüncelerim
– Nietzsche'nin Ailesinin Sağlık Geçmişi
– Nietzsche'nin Sağlık Geçmişi
– Turin
》"Asıl adı Mediha'ydı. Fakat karakteri, belki de hayatını etrafına vakfetmesi dolayısıyla bütün mahalle ondan 'Çaresaz' diye bahsederdi."
》Çaresaz; çare bulan, çare olan demektir. Küçük yaşta ailesini kaybedince, kendisini öğrencilerine ve mahallesindeki yardıma muhtaç herkese adayan öğretmen Mediha'nın
Bir grup, dini ve akli ilimlerin temellerini öğrenip bunlarda derinleşmişlerdir. Tamamen bu konularla meşgul olduklarından, azalarını göz önüne alarak onları günahlardan koruyup iyiliklere yönlendirmeyi ihmal ederler. İlimleriyle mağrur olur ve Allah katında kendilerinin yüksek bir dereceye sahip olduklarını ve ilimde, Allah'ın kendilerine
"Tek tesellim, ölümden sonra hiçlik ümidiydi; orada tekrar yaşamak düşüncesi içime korku salıyor, beni hasta ediyordu. Ben ki henüz yaşadığım dünyaya bile alışamamışım, bir başka dünya neyime yarardı benim?"