YouTube kitap kanalımda Dostoyevski'nin hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
ytbe.one/0i9F0L1dcsM
Paranın satın alamayacağı şeyler vardır geri kalan her şey için Mışkincard.
Athena ne güzel demiş 2006 yılında : "Aşk nefrete ne yakınsın."
Dostoyevski ise ne güzel demiş 1868
İnsanlık tarihine baktığımızda insanların ve toplumların sellerden yangınlara, depremlere, savaşlara ve salgın hastalıklara kadar birçok felaketle karşı karşıya kaldığını görüyoruz. Özellikle savaşların ve salgın hastalıkların insanları ve toplumları hiç beklemedikleri bir zamanda ansızın yakalayarak çok derinden sarstığına şahit oluyoruz. Öyle ki
«Ana hukukunun kadına muazzam bir toplumsal iktidar konumu sağladığı dönemleri ve halkları bir tarafa bırakırsak, kadın cinsinin durumu sürekli ezilenlerin, ikinci sınıf insanın, aşağı bir cinsin durumu idi. Erkeğin çıkarcılığı, daha güçlü olanın kanlı şiddeti, kadının
ve toplumsal etkisinin gelişmesini demir zincirlere vurdu ve bu olgunun üstünü
~~~İsa Eboli'ye uğramadı~~~
~İsa, buraya hiç gelmemiştir; ne "zaman" gelmiştir buraya ne bireysel ruh ne umut ne neden-sonuç ilişkisi ne mantık ne de tarih. İsa gelmemişti buraya.~
İtalyan ressam, yazar ve doktor olan Carlo Levi, Tıp Fakültesi'nden mezun olup hayatını ressamlığa adamaya karar verip, Paris’te yaşamaya başlamıştır
FAULKNER'IN "SES VE ÖFKE"SİNİ NASIL OKUMALIYIZ ?
Uyarı :Kitapla ilgili bütün sürpriz bozucu bilgileri içerir.
William Faulkner'in “Ses ve Öfke” adlı eseri, şimdiye kadar yazılmış en büyük Güney romanı olabilir. Modernist bir romanda ırk konusunun en şiddetli işlenmiş hali de olabilir. Aynı zamanda şimdiye kadar yaratılan en büyük
Aristoteles zamanın büyük felsefecisi olarak ortaya çıktığında durağan olmayan yapıdaydı. O ve arkadaşları anlık zamansal formülüzasyonu keşfederek bireysel psikolojinin önünü açmıştır. Ne var ki, Aristo ve Platon ileri tarihteki insanları geçiş formuna katmak için karmaşık ve düzensiz normları dengeye sokmuştur. Aristo, tarih sahnesine çıkmadan
Patolojik davranışların düzeyine yükselen geçmiş, terk edilmiş bir vatana dönüş ya da kutsal bir toprak değil, ikame etmelerin hayali ve yapay geçmişidir.
Efendim Ali Şeriati bu kitabında bir ideolojiyi anlatmaya çalışır. Ama garip bir şekilde İslam Dini’nin bir ideoloji olduğu savunusuna geçer. Zannedersem bu savunu özellikle 80’li yıllarda gelişen sağcı ve solcu kavgası arasında İran Devrimi de tam denk geldiğinde gerçek manada bir ayağa kalkış, bir haykırış, İslamcı cı dünyanın kendine gelişi
Yaşamaya kalkma sakın kuşkulanırlar, demiş Osman Konuk. Descartes ise Düşünüyorum öyleyse varım sözü ile girmiş tarih sahnesine. Düşünmenin var olmaya –ki bu yaşamaktır- bağlanması ve yaşamanın da –ki bu düşünmektir- kuşkuyla karşılanması her tarih sahnesinde var olan Altıncı Koğuşlardır. Ya nefes alıp vereceksiniz, kullanma kılavuzunuza uyarak ya