Gülseren hocamın kitaplarını popüler olmadan önce birkaç kez okumaya niyetlenip yoğunluğumdan ötürü bir türlü okuyamamıştım. Okumak bu zamana kaldı. Onca hayat hikayesi, çeşitli insan, farklı rollerde hepsinin ortak noktası ise sevgi, yeterlilik ve güven eksikliği. Kitapta en fazla depresyonda daha sonra hipolar bozukluk, panik atak gibi tanı
İkinci kitap ilkinin kaldığı yerden devam ediyor fakat bu dil daha düzgün olduğu halde beni daha çok baydı . Kitaplarda yazarın bir olayı sanki embesilmişiz gibi defalarca kafamıza kakarak örnekleyerek tekrar etmesinden tiksiniyorum .
İlk kitabın sonunda Mikhail hem kendi kafasında olan geçmişinde yaşanan olaylar yüzünden hem verilen ilaç
Livaneli'ye karşı hep bi önyargım vardı. Daha önce de bir kitabını okumuştum, beğenmiştim de. Ama yine de anlamsız bir önyargım vardı. Sizde de var mı? Neyseki o önyargımdan yazarın kaleminden ikinci bir kitabı okuyarak kurtuldum. Bu kitap bana hediye edilmeseydi belki de hiç okumazdım :D
Şimdi biraz kitaptan bahsedeyim "azıcık spoiler
Herkese selam. Uzun zamandır güzel kitaplar okuyordum ama bir nazar boncuğum oldu diyebilirim. Yayınevinin neden bu kitap için bir reklam çalışması yapmadığını da anlamış oldum. :D Bana göre gereksiz bir şekilde ağır ilerleyen bir kitaptı. İçerisinde yer alan ters köşeler ise beni pek heyecanlandırmadı. Beklentisiz okunursa sizi üzmeyecek bir kitap ama sanırım ben istemeden beklentiye girmişim. Haydi konusuna geçelim; Anne Wiley nam-ı diğer “kalp kız” bir hastanede ünlü ve çok başarılı bir cerrahtır. Ta ki ameliyat masasında bir hastasını ilk kez kaybedene kadar. Normalde hastalarının yüzüne ameliyattan önce asla bakmayan Anne, perdenin arkasındaki geçmişten gelen tanıdık yüzle karşı karşıya kalınca şok geçirir. Caleb Donaghy 'nin yüzü Anne 14 yaşındayken Lincoln Park'ta hayvanat bahçesine doğru yürüyen 9 yaşındaki kız kardeşi Melanie'yi hatırladığı bir anıya dönüşmeye başlar. Olayın iç yüzü acı bir gerçeğe açılan kapıdır. Öyle ki Anne, daha önce hiçbir hastasından bu denli nefret etmemiştir. Hastanenin ilk ölüm vakası olmamasına rağmen Anne'nin meslek hayatındaki ilk kaybı olması başsavcı yardımcılığına yeni atanan Paula Fuselier'in dikkatinden kaçmaz. Çünkü Paula'nın da Anne ile yarım kalmış bir hesabı vardır. Olayın peşini bırakmayan Paula, Anne'nin ölen hastasının kim olduğunu ortaya çıkardığında ikisi arasında bir kedi-fare oyunu başlayacaktır. Peki ilgili bir doktor, harika bir eş ve artık bir katil olan Anne, gerçek ortaya çıktığında kendini koruyabilecek güce sahip olacak mıdır? Herkese keyifli okumalar.
Yıldızlı Gece, Ayçiçekleri, Çiçek Açan Badem Ağacı gibi tabloların ressamıVincent Van Gogh‘un adını duymayan kalmamıştır belki de günümüzde. Kendi tarzı ve kullandığı renklerle kalbimizde taht kuran 1853 doğumlu ressam, ne yazık ki yaşadığı dönemde anlaşılamamış. Başka birçok sanat/edebiyat insanı gibi kıymeti öldükten sonra anlaşılmış. Hal böyle
Herkeslere merhabalar. İncelemeye başlamadan önce belirtmek istiyorum spoiler vermeden yazabileceğimi hiç sanmıyorum. Ve kitap o kadar çok iç içe bağlantılardan oluşuyor ki bazı kaynaklardan da yardım aldım yazarken. (Sonra baktım kendi cümlelerimle ifade edemeyeceğim direkt yazdım. Okumak isteyen olursa en alta linki de ekleyeceğim.) Aklıma bile
Hitler’in emir subayı hava albayı Von Below, sığınağı 30 Nisan gününün ilk çeyrek saatinde terketti. Von Below sekiz yıldan beri Hitler’in yakınında bulunuyordu. Bu sebepledir ki, Hitler’le Eva Braun’un evlenmelerinden sonra düzenlenen merasime davet edilmiş ve Hitler’in özel vasiyetnamesini de şahit sıfatıyla imzalamıştı. Hitler’den şahsî
Kitabı okurken, diğer Harry Potter kitaplarında da yaptığım gibi film ve kitap farklarını not aldım. Bu farkların birçoğu sinemaya uyarlanırken gereken zorunlu değişikliklerken, bazıları serinin devamını etkileyen değişiklikler. Gelgelelim ben de bunları bilmeyerek değil tamamen şahsi zevkimi tatmin etmek için not aldım. Notlar içerisinde aklıma
Neden çocukken belki Felsefe Taşı’nı belki de Sırlar Odası’nı okuduğumla bırakmışım, neden gençken bir daha, neden yetişkin olunca bir daha okumamışım? Beğenim, her kitapla katlanarak artıyor. Bayıla bayıla okudum. Çocukluk aşkım (hadi tamam itiraf edeyim, aşklarımdan biri) Cho ile Harry’nin arasında geçenler tatlı tatlı tebessüm etmeme (oooğlum
Çocuklar benim için dünyanın en özel yaratıkları. Hayvan da olsa yavru olduğunda içim daha da bir merhametle dolar. İnsan yavrusu için de aynı şekilde kabarıyor bu duygularım. Hatta yetişkin insanlardan çok daha fazla değer veriyorum sanırım. Büyüdükçe yitirdiğimiz o masumluğa, o güzel duygulara sahipler çünkü. Bu kitapta ise yürek burkucu