720 syf.
9/10 puan verdi
JOHNNY...
On üçü bağlamak - Chloe Walsh Bu kitaba başlarken klasik kötü çocuk iyi kız klisesi okuyacağım diye düşünmüştüm. Bir de üstüne 700 sayfa olunca biraz tereddüt etsem de yine de okumaya başladım. Kitap 2005 yılında geçiyor. Johnny 18 Shannon ise 16 yaşında. Yani gerçek ergenler olsalar da yaşadıkları hiç öyle değil... Bir oturuşta 300 sayfa
On Üç’ü Bağlamak
On Üç’ü BağlamakChloe Walsh · Martı Yayınları · 2024240 okunma
Bugün hastaneye gittim en son o hastaneye dedemi götürmüştük hastanedeyken ben yatacam demişti sonra koltuğun birine geçmişti montumu çıkarıp vermiştim kafasını koysun diye bugün yine gözüm aynı yere daldı çok acı geliyor her yerde bir anısı var ama kendi yok🥺🥀
Reklam
Sevim hastanedeyken evdeki sessiz tayyareyle jet motoruna ben baktım. Biri yerinden kımıldamıyor, biri koyduğun yerde durmuyor.
232 syf.
7/10 puan verdi
-Spoiler olabilecek detaylar mevcuttur.- İlk bitirdiğimde çok da beğenmemiştim kitabı aslında. Detaylar üzerinde konuşup, düşündükçe biraz daha yumuşak oldum kitaba karşı. Beğenmeme sebebim ise kitaptaki karakterin çocuğunu reddetmesi, ölmesini istemesi ya da karısı hastanedeyken başka bir kadınla düşüp kalkması fibi sebepler değil. Bunların tamamı ahlak çerçevesinde doğru ya da yanlış olarak gelebilir okura. Sorumluluk almaktan kaçınabiliriz, korkabiliriz, içinde bulunduğumuz manevi sınırlardan zaman zaman bunalabiliriz. Bu durumda karakterin davranışlarını nasıl absürd bulabilirdim ki... Ben sadece okurken birbirinden kopuk olayların (kavga, Himiko, sınıfta kusması vb.. ) birbirine eklemlenememesini sevemedim. Ya da anlatım tarzının böyle düşündürmesi. Doktorların karikatüristik tutumları ( sürekli sinsi sinsi alay eder gibi gülmeleri vb.) Afrika haritasının simgelediği şeyin yanında ortak bir bağ alanı olması, eşinin ailesi tarafından kuşatılması ve nefes alacak alanının olmaması, kişisel bir söz hakkının olamaması gibi detaylar kitaptan alınan tadı biraz daha arttırıyor. Sonunda keşke bir anda karar vermeseydi adam olmaya Bird o kısmı biraz aşırı sahtelik duygusu katıyor.
Kişisel Bir Sorun
Kişisel Bir SorunKenzaburo Oe · Can Yayınları · 2010917 okunma
Benden birşey bekliyordu. Bir özür mü ? Memnuniyetle dilerdim. Hastanedeyken çok üzgün olduğumu kaç kez söylediğimi ben bile bilmiyordum ama eğer istediği buysa ömrümün geri kalanında her gün özür dilemeye hazırdım.
Sayfa 208Kitabı okudu
496 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Herkese merhaba sevgili okurlar.Bugün sizlere Beyza Aksoy’dan Siyam(kış güneşi)adlı kitabı yorumlayacağım.Öncelikle konusundan bahsedeyim sizlere.Karaca’nın abisi bir boksördür.Abisi ile arası çok iyidir aslında Karaca’nın ama altı yıl önce evi terk etmesiyle bir daha görüşememişler.Kendisi de tıp öğrencisi.Bir gün hastanedeyken bir anons duyar.Abisinin dövüşeceği yerde biri yaralanmıştır.Karaca gitmeye karar verir.Orada abisinin rakibi Kunt Vidar Karyeli ile karşılaşır.Yaralanan o dur.Yarasını diker ve maça çıkmaması ile ilgili uyarısını yapar.Ancak Kunt onu dinlemez.Tüm olanlardan sonra maalesef Karaca abisini kaybeder.Bunun nedeni olarak önce Kunt’u bilir ancak işler hiç de sandığı gibi değildir.Kunt masumdur.Ve kendisine yardım edeceğini,abisini aslında öldürenin ne olduğunu bulacaklarını söyler.Ancak Karaca’nın habersiz olduğu şey,hem abisinin hem de Kunt’un aslında hiç göründükleri gibi olmadıklarıydı.Bu işe girmesinin doğru olup olmadığını bilemeyen Karaca,sağ çıkabilecek midir sizce?Benim yorumuma gelecek olursak,kitabı çok beğendim.Önceleri kitabın sıkacağını düşünmüştüm.Ama Beyza Aksoy’un yazım dili,anlatım şekli gerçekten çok güzeldi.Normalde içinde aşk yok gibi duruyor ama Karaca ile Kunt’un arasındaki çekimi okumak o kadar güzeldi ki.Sanki klasik bir kitap okumuyormuşum gibi hissettirdi.Dün üçüncü kitabını da alarak seriyi tamamladım ancak devamı gelecekmiş sanırım.İsterse on kitap olsun ben yine okurum gibi sevgili okurlar.Eğer sizde kendinizi edebiyat dersinde gibi hissettiren bir kitap okumak isterseniz.bence Siyam tam size göre.Benim tabii ki puanım on hatta yüz. : )
Siyam - Kış Güneşi
Siyam - Kış GüneşiBeyza Aksoy · Epsilon Yayınevi · 20221,815 okunma
Reklam
192 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
“ görülmüştür “ damgası yemiş pulsuz mektuplar
cemal süreya’nın on üç gün boyunca 1967-1978 yıllarında aralıksız yazdığı bu mektuplara, aslında tek ve uzun bir mektup gözüyle bakmak daha doğru. biçimsel açıdan oscar wilde’ın de profundis’i gibi. zuhal tekkenat, cemal süreya’nın ikinci eşi ve aynı zamanda memo emrah’ın da annesidir. cemal süreya, “ipekböceği sesli sevgilim” der biricik zuhal’i için. doğruluğundan emin olmamakla birlikte bir de hikaye dolaşır onların evlilikleri hakkında: usta şairimiz bir arkadaşına düğmesini dikebilecek bir kadınla evlenmek istediğini söyler. bundan birkaç gün sonra ise zuhal’le tanışır. görür görmez zuhal’den etkilenen süreya, yaka düğmesini koparıp ona uzatır ve evlenme teklifi eder. meselenin özü şu ki, cemal süreya gerçekten çok sevmiştir zuhal’i. zuhal de, hayatının en mutlu ve en mutsuz günlerini onunla yaşamıştır. böylesine çapkın bir adamla birlikte olmanın kolay olmadığını, az çok tahmin edebiliyoruz. İşte süreya’nın “on üç günün mektupları”, zuhal hastanedeyken ona yazdığı 24 mektuptan oluşur. her cümlesi aşk, her cümlesi hasret kokar satırlarının. ben de sizlerle süreya’nın eşine yazdığı mektuplardan bazı satırları paylaşayım istedim.
On Üç Günün Mektupları
On Üç Günün Mektupları
Cemal Süreya
Cemal Süreya
paylaşalım da, siz de oturup bir sorgulayın bugünkü aşkları. gündelik yaşamın sıkıntıları içinde, bir yandan yaşam kavgası verirken bir yandan da bütün boyutlarıyla şiiri yaşayan dar gelirli devlet memurunun uzun bir aşk mektubu.
On Üç Günün Mektupları
On Üç Günün MektuplarıCemal Süreya · Can Yayınları · 20194,569 okunma
“Sen hastanedeyken hediyelik dükkanından almıştım ama sonra hiç…Neyse işte görünce aklıma sen geldin.”(peluş bir kirpi almış.) “Görünce aklına ben geldim. İğneleyici olduğum için mi?” “Hayır, bak şimdi, seni çok derinlemesine tanıdığıma dair çok ince ve anlamlı bir metaforum var,” dedi, ensesini kaşıyarak. Bir kaşımı kaldırdım. “İğneleyici olduğum için.” “İğneleyici olduğun için,”diye kabul etti yüzünü buruşturarak.
Sayfa 388 - NemesisKitabı okudu
520 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
YA BEN BU KADAR AKICI BIR KİTAP OKUDUĞUMU HATIRLAMIYORUM DAHA ÖNCE, BU NEYDİ BÖYLE???? Kitabı soluksuz okudum ve sıkıldığım tek bir an bile olmadı, su gibi akıp gitti kitap. Aralarındaki çekim, kimyaları şaka mıdır ya?? Nikolai ve onun lotus çiçeğinin hikayesinin her zaman güzel olacağını biliyordum ama bu kadar seveceğimi beklememiştim. Brandon
God of Fury
God of FuryRina Kent · ‎Blackthorn Books, LLC · 202332 okunma
Hastanedeyken sevgi benimle konuşmuştu:"Ben hem her şeyim hem de hiçbir şey. Rüzgar gibiyim, pencereler ve kapılar kapalıysa içeri giremem."
Reklam
188 syf.
·
Puan vermedi
Yüzücüler kitabı genel bakış
Yüzücüler kitabı yer altında bir havuzun müdavimi olmuş bir grup yüzücünün hikayesi ile başlayan bu roman, ilerleyen bölümlerde bu yüzücülerden biri olan Alice’e odaklanarak devam ediyor. Okur kısa sürede havuz ile Alice’in zihni arasındaki paralellikleri fark ediyor. Otsuka gerçekten de çok güçlü bir metafor yaratmayı başarmış. Sadece hikayenin
Yüzücüler
YüzücülerJulie Otsuka · Domingo Yayınları · 2023238 okunma
512 syf.
6/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Okuduğunuzu anlamadığınız spoiler içerir.
Uzun bir serüvenin sonunun 300 dolarlık ama hevessiz açılmış zarfı gibi hissettirmeyi nasıl başardığını hala anlayamıyorum ama oldukça çileden çıkarıcı ve tatmin edici olduğunu da söyleyebilirim. Yazar çığır aşmış bir aşılamayla insanı avucunda tutmayı ve bekletmeyi iyi kavramış olacak ki okurken kıvrandığımı hatırlıyorum. Sonunu getirmekte zorlandığımı ve sonunu okumanın zamanı olmadığı düşüncesiyle bırakacakken, yazar yine elime tutuşturmayı başardı kalemini ve şuan da bu satırları yazarken biraz daha sona yaklaşmış buluyorum kendimi. Lakin pek uzakta değil. Kitap bitmemiş olsa da kitabın ben de ki etkisi güzelliğe hizmet etmem gerektiği hakkında ki Brissenden tutumunun hat safhası oldu. Ve gerçekten böyle bir güzelliğin kölesi olmaktan epey mutluyum. Ve sona bu kadar yaklaşmışken sonuca vardıktan sonra söyleyeceğim tek konu da şu ki aylaklığıyla ün salmış ve çalışırken içmek zorunda olduğunu söyleyen joe'nin unutulmaz repliği olurdu "Hastanedeydim bir keresinde, tifo olmuştum... Hastanedeyken canım hiç içki istemedi. Komik değil mi sencede?" Kitabı bitirmek tifo olmak gibi Ve kitabı okurken de cebinde tütün ve saracak kağıt aramak gibiydi Ama şimdi de dinlenme vakti Evet kitap bitti Ve Martin'in de sonunu getirdiği gibi bu ilk ve belki özensiz incelememin (doğrusu sadece bir düşseli aktarımımın) sonunu getirmek istiyorum. Aşağıda bir yerlerde karanlığın içine düştü. Bütün bildiği buydu. Karanlığın içine düştüğü. İşte o an tüm bildiği, bilmekten vazgeçtiğiydi.
Martin Eden
Martin EdenJack London · Lilith Yayınevi · 201989,9bin okunma
Hastanedeyken sevgi benimle konuşmuştu: "Ben hem her şeyim hem de hiçbir şey. Rüzgar gibiyim, pencereler ve kapılar kapalıysa içeri giremem." Bense sevgiye şöyle karşılık vermiştim: "Ama ben sana açığım!" O da bana şöyle demişti: "Rüzgar havadır. Senin evinde hava var ama her taraf kapalı. Eşyaların tozla kaplanacak, rutubet yüzünden çerçevedeki resimlerin mahvolacak, duvarların lekelenecek. Sen nefes alıp vermeyi sürdüreceksin, benim bir parçamı anlayacaksın, oysa ben bir parçadan ibaret değilim, ben Her Şey'im ve sen bunu asla anlayamayacaksın."
Sayfa 318Kitabı okudu
384 syf.
·
Puan vermedi
Asansör ~ Kitap Yorumuuu
Asansör'ü çokkk beğendim. Gayet akıcıydıı. Diğer kitaplari gibi geldi. Ben tekrar söylüyorum : BAYILDIM. Ancak tek olumsuzu Nefes'in Enes'i hastanedeyken vb. yalnız bırakmasıydıı.
Asansör
AsansörBeyza Alkoç · İndigo Kitap · 20176,5bin okunma
Yaşayacağız. * H er şeyimi sana borçluyum. Sana rasladığım sıralar yıkıntılıydım. Sen onardın beni. Tuttun elimden kaldırdın. Ben de ekmek gibi öptüm alnıma koydum seni, kutsadım. * Aşk büyüdü, aşk! * Sen hastanedeyken her gün yazacağım sana.Seni nice sevdiğimi anlatacağım. * Yüzüğünden öperim.
60 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.