5-KANUN YOLLARI (TEMYİZ)
Şer'i hukukta mahkemeler prensip itibariyle tek derecelidir. Hüküm verildikten sonra hatâ veya yeni deliller ortaya çıkarsa, yahud gıyâbında hüküm verilen taraf gelir ve def'-i dâvâda bulunursa muhakeme tekrar edilebilir. Usûlüne ve hukuka uygun olarak verilmiş bir hükmü, başka bir hâkim veya merci bozamaz. Bir kadının usûlüne uygun
Eğer “anne”nin hata yapması mümkün değilse, “anne”ye ters düşen ya da onun onaylamadi birini nesnel olarak nasıl yargılayabilirim? Bu kusurlu yargı biçiminde saplantıının nesnesi anne değil de aile, ulus ya da ırk olduğu zaman çok daha az fark edilir. Bu saplantıların birer erdem olduğu sanıldığı için güçlü bir ulusal ya da dini saplantı kolayca gerçek olarak kabul edilen taraflı ve çarpıtılmış yargılara eğilim gösterir, çünkü onlar aynı saplantıya katılan başkalarınca paylaşılmaktadır.
Sayfa 126 - SayKitabı okudu
Reklam
Yargı, bir sevme kusurudur. Sevmeyi zorlaştırır, yanlış yönlendirir, maniple eder, sarsar, geciktirir, hata yaptırır ve bütün bunların sonunda da tabii ki “mutsuz” kılar. Dikkat edin! Karşı tarafı değil, sizi mutsuz eder.
İkisi arasında işbirliği, yüzleşme ya da çatışma ilişkisi olabilir. Bazen eşdeğer olsalar da çoğu zaman ikisinden biri siyasetin ele geçirilmesi için verilen mücadelede üstünlük kazanır. Yüzyıllar boyunca, Hıristiyan hukukçu ve ilahiyatçıları bu yargı ikiliğini belirtmek için terim çiftleri bulmuş ya da uyarlamışlardır: Kutsal ve dünyevi, manevi ve maddi, dini ve seküler, kiliseye bağlı ve laik.
Bir şeyi katlanılmaz bulduğunda aslında şunları unutmuşsun demektir. Her şey bütünün doğasına göre gerçekleşir; hata senin değil, başkasınındır; olan her şey her zaman olmuştu, her zaman olacak ve şu anda bir yerde mutlaka oluyor; insan tüm insanlıkla akrabadır, aradaki bağ kandan veya yaşam tohumundan değil, zihinden kaynaklanır. Dahası, her bir kimsenin zihninin tanrıdan geldiğini ve başka bir dünyadan kaynaklandığını, hiç bir şeyin bir insana ait olmadığını, aksine bir insanın çocuğunun, bedeninin ve küçük ruhunun başka bir dünyadan geldiğini, her şeyin acele yargı olduğunu ve her insanın sadece mevcut ânı yaşadığını ve onu da kaybetmekte olduğunu unutmuşsun demektir.
_Hayat, sürprizlerle dolu bir kumardır ve hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir. _Eğer cesur değilsen samimi olamazsın, sevemezsin, güvenemezsin, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler. _Risk al. Belirsizlik deme; merak de. Güvencesizlik deme; özgürlük de. Bu güvencesizlik, hayatın
Reklam
Bugünlerde derin inzivadayım. İnsan oluşum Beni sarsmaya başlıyor. İnsanlık duvarının öte yanında bıraktıklarımın anısı giderek Beni terk ediyor. Geçen her dakika görüş gücüm azalıyor: Neredeyse sızdırmaz bir duvar bu; ardında birtakım cılız gölgeler bazen hareket ediyor, ama Ben artık onların hatlarını ayırt edemiyorum. İşitme gücüm her saniye
Sayfa 73 - İş Bankası Kültür Yayınları - 12. Basım Temmuz 2023, İstanbul
Yargı bir sevme kusurudur. Sevmeyi zorlaştırır. Yanlış yönlendirir. Manipüle eder. Sarsar. Geciktirir. Hata yaptırır ve bütün bunların sonunda da tabiki mutsuz kılar.
"Yargı" bir sevme kusurudur. Sevmeyi zorlaştırır, yanlış yönlendirir, maniple eder, sarsar, geciktirir, hata yaptırır ve bütün bunların sonunda da tabii ki "mutsuz" kılar. Dikkat edin! Karşı tarafı değil, sizi mutsuz eder.
''Yargı'' bir sevme kusurudur. Sevmeyi zorlaştırır, yanlış yönlendirir, manipüle eder, sarsar, geciktirir, hata yaptırır ve bütün bunların sonunda da tabii ki mutsuz kılar.
Reklam
“Yargı” bir sevme kusurudur. Sevmeyi zorlaştırır, yanlış yönlendirir, manipüle eder, sarsar, geciktirir, hata yaptırır ve bütün bunların sonunda tabii ki “mutsuz” kılar.
Sayfa 43 - destek yayınlarıKitabı okudu
Müthiş Psikoloji // Bırak Olduğu Gibi Gelsin Hayat // Yargı
"Yargı" bir sevme kusurudur. Sevmeyi zorlaştırır, yanlış yönlendirir, maniple eder, sarsar, geciktirir, hata yaptırır ve bütün bunların sonunda da tabii ki "mutsuz" kılar. Dikkat edin! Karşı tarafı değil, sizi mutsuz eder.
Sayfa 44 - Destek yayınlarıKitabı okudu
Müslüman radikallerin ve militanların yazdıklarında düşman çeşitli şekillerde tanımlanmıştır. Bazen Yahudi veya Siyonist, bazen Hristiyan veya misyoner, bazen Batılı emperyalist, bazın -daha az sıklıkla- Rus veya başka bir komünist olagelmiştir. Ancak birincil düşmanları, kampanya ve saldırılarının ilk hedefi, yerel laikleşme taraftarlarıdır; laiklik okullar ve üniversiteler, laik yasalar ve mahkemeler getirip İslam’ı ve üst düzey temsilcilerini eğitim ve yargı gibi iki temel alanının dışında tutarak devletin İslami temellerini zayıflatmaya veya değiştirmeye çalışanlar bu laiklik taraftarlarıdır. Çoğu için baş düşman, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve Müslüman dünyadaki ilk büyük laik reformcu Mustafa Kemal Atatürk’tür
Sayfa 125Kitabı okudu
Kudurtucu bir tarzı var
Müslüman radikallerin ve militanların yazdıklarında düşman çeşitli şekillerde tanımlanmıştır. Bazen Yahudi veya Siyonist, bazen Hıristiyan veya misyoner, bazen Batılı emperyalist, bazen -daha az sıklıkta- Rus veya başka bir komünist olagelmiştir. Ancak birincil düşmanları, kampanya ve saldırılarının ilk hedefi, yerel laikleşme taraftarlarıdır; laik okullar ve üniversiteler, laik yasalar ve mahkemeler getirip İslam'ı ve üst düzey temsilcilerini eğitim ve yargı gibi iki temel alanının dışında tutarak devletin İslami temelini zayıflatmaya veya değiştirmeye çalışanlar bu laiklik taraftarlarıdır. Çoğu için baş düşman, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve Müslüman dünyadaki ilk büyük laik reformcu Kemal Atatürk'tür.
Sayfa 125 - Laiklik ve Sivil ToplumKitabı okudu
Bir şeyi katlanılmaz bulduğunda aslında şunları unutmuşsun demektir: Her şey bütünün doğasına göre gerçekleşir; hata senin değil, başkasınındır; olan her şey her zaman olmuştu, her zaman olacak ve şu anda bir yerde mutlaka oluyor; insan tüm insanlıkla akrabadır, aradaki bağ kandan ve yaşam tohumundan değil, zihinden kaynaklanır. Dahası, her bir kimsenin zihninin tanrıdan geldiğini ve başka bir dünyadan kaynaklandığını, hiçbir şeyin bir insana ait olmadığını, aksine bir insanın çocuğunun, bedeninin ve küçük ruhunun başka bir dünyadan geldiğini, her şeyin acele yargı olduğunu ve her insanın sadece mevcut anı yaşadığını ve onu da kaybetmekte olduğunu unutmuşsun demektir.
Sayfa 173Kitabı okudu
Resim