Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
"Her gün sorup durduğumuz ne kadar çok soru var. Üstelik ne
kadar çoğu cevapsız kalıyor. Biz bu hayatta nasıl mutlu olacağız? Ne yaptığımızda, neye ulaştığımızda kendimizi bir şeyleri başarmış, bir yükü hakkıyla omuzlamış ve bir yere kadar taşımış hissedeceğiz? Bu yükü nasıl taşıyacağız? Çalışacağız, okuyacağız, göreceğiz, planlayacağız,
SALİNA ATEŞ CADISI
Kraliçe Katrina'nın soyundan gelen ve Herzim Krallığının bir varisi var: Salina.
Gücünü de öfkesinden ve kendisine yapılanlardan alıyor. Onunla birlikte hem yer, hem de gök kızıla dönüyor.
Küçükken, Kahin Cannon'un kehaneti sonucu sıradan bir ailenin yanına Pontoz'a yerleştirilen Salina, krallığı tekrar geri alabilecek mi dersiniz ?
Herzim Krallığı'nı yıkıma uğratan kara yürekli Lionel, Sersi Prensesi Helena ve Büyücülerin Lideri Alice ile ortaklık ederek orta dünyayı avuçlarının arasına almak ister. Fakat Salina, arkadaşları Almira ve Drew ile yolculuğa çıkarak, cücelerden, cadılardan ve insanlardan yardım alarak, orta dünyaya refah getirmek için çabalar. İşler Salina için hiç de kolay olmayacaktır. Üstelik kendi kardeşi Mira karşısındayken...
Güzel bir kurgu, malesef birçok basım, zaman hatasıyla sekteye uğratılmış. Yazarımızın bu yolda karakterlerini daha sağlam bir zemine oturtmasını ve betimlemelere daha sık yer vermesini tavsiye edebilirim. Oradan buradan fırlayan karakterler ve birçok kişinin bir anda öylece ölmesi de bende hayal kırıklığı yarattı malesef.
Mekan, şahıs isimleri ve görsel detaylar çok hoşuma gitse de yapılan yazım hataları, son okumayı kim yaptı dedirtiyor bana. Görsellere bile çok daha fazla özenilebilirdi. Başlıklarda dahi hatalara rastladım. Gerekirse gizli yazarlıkla yazarın bu harika evrenini yeniden tasarlamalarını ve sonraki baskılarda hatalardan ders almalarını umuyorum.
Güçlü kadın karakterlerin yanısıra kitapta sıkça LGBT unsurlarına rastladığımızı da belirtmek istiyorum. Kitabı almadan önce buna da dikkat edin.
Entrika, iktidar hırsı, güç kavgaları, ihanetler...
Okumaktan keyif aldığım, incelikli, sürükleyeci anlatımı ile akıp giden bir Ayşe Kulin kitabı daha. Biyografi ve romanlarıyla tanıdığım Ayşe Kulin bu kez tarihle kurgulanan bir romanla karşıma çıktı. Zaten Ayşe Kulin kitaplarında genellikle gerçek olaylardan yola çıkar. Bu kitabı da Osmanlı'nın son dönemine çarpıcı bir bakış. Osmanlı'nın
Bir kaza sonucu sağ kolunu kaybeden Cavit, eşi Hülya ve kızları Şebnem’in hikâyesi anlatılırken, aile bireyleri içindeki anlaşmazlığını, para için satılan değeri, gururun ayaklar altına alınmasını, yapayalnız hayatları, kadın bedeninin nesnel bir şeymiş gibi gösterilmesi, intikam gibi konuları işlemiş yazar kitabında… Ayrıca kitapta direk Şebnem
Amaçsız Yaşam
Pasiflikten dolayı boşa giden bir ömür... Hayallerin, isteklerin varsa gerçekleştirecek azmin de olsun çünkü zaman gerçekten çok acımasız. İlya İliç Oblomov herkesin çabalarına rağmen amaçsız bir hayat yaşadı. Düşündü, düşündü ama uygulamadı. Bu onu felakete sürükledi. İnsan ben niye yaşıyorum diye düşünüp bir şeyler için çabalamalı. Hatalardan ders almak yerine başkalarının deneyimlerinden ders almak her zaman daha iyidir. İnsan hayatına buna göre şekil vermeli.
kitap baştan aşağı, insanların çektiği benzersiz acılar, vicdan azapları ve hatalar ile dolu... İmansızlıktan, Rablerinden uzaklaşan sayıları epey fazla olan bu insanların kederlerine güzel diyebilmek için yürek dayanmaz... Her hangi bir kişi, yaklaşık en fazla 4-5 sayfa olmak üzere yaptığı hatalardan çektiği vicdan azabını kaleme almış
başka insanların hatalarından aynı hataya düşmeden ders çıkarmak ibret almak ve kendine islami bir yol çizmek için okunması faydalı diye düşünüyorum
Merhabalar, bu kitabın konusunu, ne kadar övüldüğünden haberdarsınızdır. Kitabın kaliteli bir konuyu ele aldığına hem fikirim ama beni çok şaşırttığını söyleyemem. Kitabın ortalarına kadar her şey güzeldi fakat sonuna doğru istediğim sonuca gitmedi. Daha felsefik bir olay örgüsü ve dil istemiştim. Evet, vermek istediği mesaj çok güzel seçimlerimizden pişmanlık duymamalıyız ama buna çok kolay bir şekilde vardı. Hele ki benim gibi hatalarından sürekli suçluluk ve pişmanlık hisseden biriyseniz, burda önemli olan o hatalardan ders almak değil mi? Söylemek çok kolay, kalıplaşmış bir cümle ne de olsa. Kahramanımız bizim yerimize parmaklıkların değiştirse nasıl olurdu diyor ve bir yolculuğa çıkıyor. Yaşamımız gelip geçiyor, hayatımızı seçimlerimiz belirliyor. Kadercilik anlayışını bir kenara bırakalım. Dili sade, akıcı ve sürükleyici bir olay örgüsü var. Ana konunun aşk olduğu sıradan kitaplar yerine bu kitabı tavsiye ederim. Bu kitap bana Mucize ve İçimdeki Ses gibi kitapları hatırlattı. Onların da çok büyük bir okuyucu kitlesi olduğunu hatırlatırım, burdaki kahramanımız 30 yaşlarında. Belki de artık aşkın var olduğunu ama hepimize uğramadığını kabul edip daha farklı konulara eğilim gösteriliyordur. Ama tabii ki bu aşk kitaplarıni eleştirdiğim için değil sadece hayatımızda öncelik sırasında daha önde olan şeyler de olduğunu düşündüğüm için. Kısaca kitabı sevdim ama yüksek bir beklentiniz olmasın, bahsettiğim kitapları sevdiyseniz eminim bu kitapta hoşunuza gide
CEO GİBİ DÜŞÜNMEYE HAZIR MISIN?
NOT: Tamamiyle bir özet formatında olduğundan kitabı okumayı istiyorsanız incelemeyi daha sonra okumanızı öneriyorum.
Kitabı okuduğum süreç içerisinde çok şey öğrendiğimi söyleyebilirim. Bu incelemeyi de okurken aldığım notlardan yararlanarak yazıyorum. Yarının CEO’ları kendi yeteneklerini ile o mevkiye gelmişlerdir. CEO doğru zamanda, doğru iş
Beklemek, Sabretmek, Kulak Verip Dinlemek
Çok güzel bir kitabı bitirdim az önce. O kadar derin anlamlar var ki kitapta almak isteyen için çok güzel dersler...
Yaşamını, inancını ve ruhunu sorgulayan biri Siddharta. Öğreticilerin yolundan gitmek yerine hayatın öğrencisi olmaya talip oluyor. Hayatı yaşayarak, hatalar yaparak ve bu hatalardan ders çıkararak öğrenmek istiyor. Önce her şeyden sakınan bir öğreticinin öğretisi altındayken sahip olduğu bilgiyi sorguluyor. Onun isteği suyun üstünde yürümek değil zira, Siddharta benliğinden kurtulmak istiyor. Sonra hayata karışıyor, zenginliği, soyluluğu, kumarı, kadın sevgisini tadıyor ve bunlardan da pekçok şey öğreniyor. Sonunda gelip bir ırmağın kenarında oturuyor ve görüyor ki tüm öğretiler o ırmakta.
Hayatın aksettiğini, yaşattığımız şeyleri yaşadığımızı öğütlüyor bir bakıma. Hayatın akışı karşısında geçmişte ve gelecekte değil şimdide olduğumuzu. Bizi benliğimize teslim eden her duyguya çocukluk olarak bakıyor. Ve kitabın son sayfalarında öğreniyoruz neden öğreticilerin bilgisini istemediğini. Bilgiyi değil bilgeliği istiyor Siddharta ; bilgi bir başkasına aktarılabilir, bilgelikse hayır.
Çok söze girmeden güzel bir anlatımla mistik bir kitaptı. Ve ben, bana kendimi, hayatı sorgulatan kitapları hep çok sevmişimdir. Siddharta da böyle bir kitap oldu. Tavsiye ederim.
Modern Klasikler #99
Ah çocukluğuma götürdü beni Pinokyo:) söylediği yalanlar, yaramazlıklar böyle detaylı olarak bilmesem de hakkında fikrim vardı. Başına gelmeyen kalmıyor ve yaşadıklarından ders almak yerine başka hatalarla yeniden başına belalar alıyor. Mutlu sonların aslında o sona gelene kadar ne kadar zorladığı, yıprattığı, hatalar yapıp o hatalardan dönüşlerimizin zorluğunu, bunu nasıl elde ettiğimizi görmemizi sağladığını anlatıyor. Bir ara pinokyoyu alıp yerden yere çalmak istedim ama başına gelenler yeterince kötüydü zaten :)))
Bu kitabı da okuyarak Puşkin maratonunu tamamlamış bulunmaktayım. Puşkin'i bu kitapla tanımıştım ve dönüp dolaşıp bu kitaba geri döndüm. Aslında ne kadar incelemeyi ve not tutmayı sevsem de kısa eserler daima ilgimi daha çok çekmiştir, çünkü dikkat dağınıklığı ile uğraşıyorum ve bir süre sonra 700-800 sayfalık eserlerdeki olayları karıştırır hale
Gözyaşım pıt...
(SPOİLER)
Kitabın her bir sayfasını çevirirken kalbim öyle bir kırgındı ki... Melez Sözleşmelerini lisede ilk kez okumamın üzerinden 8 sene geçmişken, acaba hâlâ bu seriyi seviyor muyumdur diye düşünerek yeniden okumaya başladım ve sonuç olarak evet, hâlâ seviyormuşum ve bu sevgi beni buraya kadar getirmiş. Serinin devamının geldiğini
Hata yapmadan yaşamak mümkün mü?Kitabımızın kahramanı Betül’e göre,evet!Betül mükemmel bir kız,her şeyi doğru yapıyor ve hiç hata yapmıyor.Her hareketini planlayarak,kusursuzca yapıyor.Mahallede pek çok kişi betül’ün adını bilmiyor,“hiç hata yapmayan kız”olarak tanıyorlar.Betül’ün en büyük kusuru“kusursuzluğu”.Ve bir gün geliyor ki betül bir hata yapıyor.Sonra neler mi oluyor,devamı kitapta.Hata yapmanın normal olduğu,herkesin hata yapabileceği ve sonuçlarının düzeltilebileceği yalın bir şekilde anlatılmış.Çünkü hatalardan ders almak,gülmek,bazen de oluruna bırakmak daha kolay ilerlememizi sağlar.
Hata yapmaktan korkan,mükemmeliyetçi olan her çocuğun ve aslında yetişkinin(!) de okuması gereken bir kitap.Hatalarınızla,kendinizi olduğunuz gibi kabul ederek ve geliştirmeye devam ederek geçireceğiniz zamanlar dilerim.
Tam bir rehber!
Felsefenin Kısa Tarihi bu aralar pek çok kişiden duyduğum bir kitaptı, her yerde görüyordum ve övgülere rastlıyordum. Hem bu sebeple hem de bu aralar felsefe okumayı düşündüğüm için satın alıp okumaya yöneldim. Açıkçası ilk cümlesini okuyana dek kendimi kitaba karşı biraz uzak hissediyordum fakat ilk cümlesi beni gerçekten çok
