İlginç bir soru diyor ki; insan en çok neyin yabancısıdır? Cevap sanki daha ilginç.
İnsan en çok kendisinin yabancısıdır.
Bir kitapta okumuştum: meczup dönüp dönüp etrafına bakıyor ve soruyor. Beni gören oldu mu?
Hani Orhan Baba diyor ya; hatasız kul olmaz hatamla sev beni. Dermansız dert olmaz dermana sal beni. Burası tam konuyla alakalı, kaybettim kendimi ne olur bul beni.
Demek ki insan kendisini kaybedebiliyor ve kendisini kaybettiğinde dışarıdan birisinin onun bulmasını istiyor.
Bir defasında şöyle söyleyivermiştim. İnsanın keşfi ancak insanla olur. Kendimize, kendimizi keşfettirecek insanlar bulalım. Peki bugün bu modern zamanlarda bu mümkün mü?
Herşeyin hızlandığı dönemde kimsenin buna vakti yok gibi..
Hani Yunus Emre'nin hazretlerinin buyurduğu; bir ben var bende benden içeri.
Kendimizin, kendimize ayıracak vaktimiz yokken bir başkası bize nasıl vakit ayırsın ki ? Bunu bulmanın bir çözümü şurada gizli: Aşk ehline alemde dil_ârâ_mı bulunmaz. Mecnun isen ey dil, sana Leyla mı bulunmaz. Harc etme nefesini feryadı çemende
Ey bülbülü nâlân sana bir gül_î dilârâ mı bulunmaz.
O zaman her şeyin başı da ortası da sonu da Aşk.
tek bir soru. sadece bir tane. kayra sordu.
''nasılsın?''
...ve başladı konuşmaya.
''seni kinyas en son fransa'da görmüştüm. paris'te. ama kayra, seni en son ne zaman gördüğümü hatırlamıyorum. neyse, önemli değil. çok zaman geçti sonuçta görüşmeyeli. paris'ten ayrılmamı biliyorsunuz herhalde. zaten çok fazla anlatılacak bir tarafı da yok.
Arka bahçedeki bankın birinde; "Tek kişiliktir" yazıyor. Tabi cevapsız olur mu, "Affet Tanrı'm, yorgundum" yazılmış altına da. Koğuşun girişinde, kapının arkasındaki duvarda; "Dostluk bakidir" yazıyor. Kapının yazıya bakan tarafında ise cevap olarak; "O dediğine menfaat derler" yazıyor. Doktorların size özel konuştukları bölmelerin birinde, "Hatasız kul olmaz" atasözü yazıyor ve onun altında da cevap olarak; "O halde hepimiz Tanrı'nın defolu ürünleriyiz, doktorlar bile" yazıyor.
Tek bir soru. Sadece bir tane. Kayra sordu.
“Nasılsın?”
Bacaklarını iki kişilik salıncağa uzatıp sağ kolunu sırtını dayadığı demire yaslayıp sol kolunu da salıncağın kenarına koydu. Birkaç saniye çevreyi seyretti. Ve başladı konuşmaya.
''Seni kinyas en son fransa'da görmüştüm. Paris'te. Ama kayra, seni en son ne zaman gördüğümü hatırlamıyorum.