Boğazlar Meselesi ve Hatay Sorunu'nu çözen Atatürk'ün ömrü Musul'u topraklara katmaya yetmedi. Musul'un alınmasını vasiyet ettiği söylenir.
Bugün bölgede "Türk" adını bile geçirmiyorlar; Türk kendi vatanında öksüz kaldı!
"Atatürk, kimseye sezdirmemekle beraber, öleceğini anlamışa benziyordu. Atatürk'ün ölüm felsefesi sade idi: ''Ölümü istemek bir cesaret değildir ama, ölümden korkmak ahmaklıktır'' derdi.
Yine de vazifesi üstüne titriyordu. Savarona'da reislik ettiği bir kabine toplantısı altı saatten fazla sürmüştü. Gündem, Hatay meselesi idi.
Atatürk denizi pek sevdiği ve eski devirden kalma çürük yatla bir iki tehlike atlattığı için hükûmet ona Savarona'yı almıştı. O yaz yatla gezintiler yapmağa pek hevesli idi. Yatağa düşünce:
- Bu yatı bir çocuk oyuncağını bekler gibi beklemiştim. Bana hastahane mi olacaktı? demişti."
Dikkat spoiler içerir.
Daha önceden belgeseli de yapılmış olan Sarı Zeybek'in kitaplaştırılmış hali. Atatürk'e farklı bir bakış açısı ile bakan, onun insani yanlarını gösteren bir eser. Hastalığındaki ihmaller, devlet işlerini aşırı önemsemesi, alkol ve sigaraya olan düşkünlüğü, İnönü ile olan problemleri, Hatay meselesi, yabancı doktorlar ile olan ilişkisi ve daha pek çok şey belgelerle anlatılıyor. Çeşitli yazarların ve doktorların anıları da yer alıyor. Mutlaka okunması gereken kitaplardan biri.
Sarı ZeybekCan Dündar · Can Yayınları · 20151,770 okunma
Yazılmasının üzerinden 27 yıl geçmiş bir kitap ama halen etkisini ve güzelliğini devam ettiren bir kitap da. Tabii bunun iki sebebi var. Birincisi anlattığı adam, ikincisi ise anlatan adam.
Fikirlerine katılıp katılmamak ayrı mevzu ama Can Dündar, öyle sözde mözde değil gerçekten de iyi bir gazetecidir. En iyi tarafı ise belgeselciliğidir.
Sarı Zeybek'te bence bugünlerde daha da özlemle andığımız ve anlamaya çalıştığımız Atatürk'ün son 300 günü var. Karizmatik lider modelinin etrafındakilerin nasıl bir yanlışa sürüklendiklerini görüyoruz burada. Doktorları bile alkol mevzuunda doğru teşhis koysalar da söyleyemez durumdalarmış. Oysa ki o istediği an, gerçekten de alkolü bırakabilecek bir iradeye sahipmiş. Gördük. Bırakmış lakin epeyce geç kalmış. Tabii bir de Hatay meselesi için çıktığı Güney seyahati adeta ölüme yürümek anlamına gelmiş.
Maalesef o yalnız ve anlaşılamayan büyük adamı 57 yaş gibi genç bir yaşta yitirdik. Sarı Zeybek bir kez daha üzülmemizi sağlayabilecek kadar iyi bir belgesel kitap. Okunmalı...
Sarı ZeybekCan Dündar · Can Yayınları · 20151,770 okunma
Geçen harp somasının üç diktatörü Mussolini, Hitler ve Stalin'dir, üçü de sivildi. İktidara geçince sivil esvaplarını çıkarıp üniforma giydiler ve ölünceye kadar da üniformalı kaldılar.
Atatürk ise askerdi: Generalliğini Anafartalar'da, mareşalliğini Dumlupmar'da kazanmıştı. İktidara geçince üniformasını çıkardı. Sivil esvap giydi ve ölünceye kadar öyle kaldı. Hatay, bir Misakı Milli meselesi olduğundan, bu sancağı vatan topraklarına katmaya çalıştı. Bunun dışında her türlü irredandizmi reddetti ve Türk milletinin gözlerini harp meydanlarından barış meydanlarına çevirdi. Ona, medeniyet zaferine doğru savaş yollarını açtı.
. Buda ölürken:
- Üstad öldü diye ağlamayınız, üstad size öğrettiklerimdir, demişti.
Atatürk de bizlere öğretmiş olduklarıdır.
Yapılan araştırmalarda evli Türk erkeklerin genç Suriyelilerle evlendiği belirlenmiş. Bu durum en yoğun olarak Kilis, Şanlıurfa ve Hatay'da yaşanmakta ve kadınlar başta olmak üzere yerel halk arasında tepkiye neden olmaktadır. Her üç ilde de Suriyeli gelin meselesi yüzünden boşanmalar artmış durumdadır. Resmi kayıtlarda Suriyelilerle evlilik yüksek gözükmese de gerçek rakamlar çok daha fazladır. Zira Suriyelilerle evlilikler genelde dini nikah yoluyla gerçekleşmektedir. Örneğin Kilis'te boşanmaların yaklaşık yüzde 20'sinin Suriyeliler nedeniyle gerçekleştiği belirtilmektedir. Kadınlar kocalarını kaybetme korkusunun üzerinde baskı yarattığını ifade etmekte ve Suriyelileri kocalarının aklını çelmekle suçlamaktadır.
Yıl 1925
Boğazlar meselesi ve Hatay sorununu çözen Atatürk'ün ömrü musul'u topraklara katmaya yetmedi. Musul'un alınmasını vasiyet ettiği söylenir.
Bugün bölgede "Türk" adını bile geçirmiyorlar; Türk kendi vatanında öksüz kaldı!
Hani bu dönemde sık tekrarlıyorlar "ver kurtul" diye! Atatürk "Al kurtul" dan yanaydı! Bu gerçekler konuşulmuyor.
''İskenderun'a her ne sebep ve bahane ile asker çıkarmaya teşebbüs edecek İngilizlerin ateşle engellenmesini... emrettim.''
- Mustafa Kemal / 6 Kasım 1918
Atatürk'ün vefat edeceği yıl olan 1938'e kadar, kurmuş olduğu ( ihtilal kadrosu içersinde hiç kimse nerdeyse Atatürk'ün Cumhuriyeti kuracağını bilmiyordu, bu yüzden Kurmuş olduğu Cumhuriyet demek cümlesini ona maal etmek daha doğru olacaktır ) Cumhuriyet'in sistemli bir şekilde oturması adına içeride bir dizi devrimlere girişerek, Türkiye'nin
Türkiye Cumhuriyeti'nin tapusu Lozan'ı bugün birtakım kimseler küçümseyerek bir halt işlediklerini sanıyorlar. Oysa ki Mondoros ve Sevr'den bihaberdirler. Dönemin konjektürüne ve Türkiye'nin içinde bulunmuş olduğu şartlara bakılırsa Türkiye'nin uluslararası diplomaside kazandığı en büyük başarıdır. Elbette birtakım tavizler vardır fakat bu tavizleri vermek bizlerin bilerek ve isteyerek verdiği tavizler değildir. Dört bir yandan düşman ile çevrilmiş Türk Milleti'nin içinde bulunmuş olduğu bu zor durum karşısında istemeyerekte olsa bazı durumlar aleyhimize çözülmüştür. Bunlardan bazıları ki en önemlilerinden Boğazlar sorunu ve Hatay meselesi ilerileyen süreçlerde lehimize çözülmüştür. İsmet İnönü ve heyetinin yüzde yüz başarı değilse bile genel anlamda bir başarı sağladıkları aşikar bir gerçektir.
Lozan Antlaşmasıİsmet İnönü · Cumhuriyet Yayınları · 199828 okunma
Bence yeni Türkiye’nin Musul meselesi için mücadeleye girişecek hâli yoktur. Yoksa Türkiye kesinlikle “Maziyi unutun, önünüze bakın” politikası içinde değildir. En azından Hatay meselesi bunun böyle olmadığını gösterdi.
Bu kitabın Iyi anlaşılması için yazarıyla yapılan röportaj ı incelemeye koymayı uygun gördüm Herkese iyi okumalar..
Yazar – Şair Nesimi Aday’ın Dersim Gazetesi’nde Yazar Faik Bulut ile yaptığı ‘Horasan’dan nasıl geldik?’ kitabına ilişkin yaptığı röportajın tamamını olduğu gibi yayınlıyoruz.
Türkiye’deki Alevilerin çoğu ve Dersimlilerin