Hâtem-i Esamm (Kuddise Sırruhu) buyurmuştur ki: "Mevlâ Teâlâ'nın hizmetine sarıl ki, dünya boyun eğerek, ahiret de rağbet ederek sana gelsin.
Hatem'i Esamm, Hamid el-Leffaf'a: "Nefsin ne durumda?" diye sorduğunda, Hamid: "Sağlıklıdır, afiyettedir." karşılığını verir. Ancak Hatem, verilen cevaptan hoşnut kalmaz ve ona: "Ey Hamid! Sağlıklı ve afiyette olabilmek, selâmet ve de kurtuluş ancak sıratı geçtikten sonradır. Afiyette olabilmek de ancak cennette mümkündür." karşılığını verir.
Sayfa 49 - Çelik Yayınevi, 2022
Reklam
Hazret-i Pîr’in, işitme hissi gâyet sıhhatli olmasına rağmen “Esamm” yâni “sağır” lakâbıyla meşhûr olması pek ibretli bir hâdiseye dayanır: Bir gün kendilerine mâruzâtta bulunmak üzere dertli bir kadıncağız geldi. Tam merâmını anlatmaya başlamıştı ki, kadından gayr-ı irâdî olarak, kazâ ile çirkin bir ses sâdır oldu. Kadın bir mum gibi eridi, âdetâ mahvoldu. Hâtem Hazretleri ise, kadının mahcûb olup müşkil durumda kalmaması için hiçbir şey duymamış gibi kendisini işitmezliğe verdi ve elini kulağına götürerek: “–Bacım, kulağım zor işitiyor; biraz yüksek sesle söyle! Duyamadım…” dedi. Böylece kadıncağız, kusurunun gizli kaldığını düşünerek rahatladı. Merâmını yüksek sesle tekrar anlatmaya başladı. Rivâyete göre bu hâdiseden sonra Hâtem Hazretleri, kadının duyup da incinmemesi için, o ölene kadar tam on beş yıl herkese karşı sağırmış gibi davrandı. Bu münâsebetle de “Hâtem-i Esamm” yâni “Sağır Hâtem” lakabıyla şöhret buldu.
Sayfa 329 - Erkam YayınlarıKitabı okudu
Hâtem-i Esamm: "Bir vakit cemaat ile namazdan geri kaldığımda beni yalnız Ebû İshak taziye etti. Eğer bir çocuğum ölse en aşağı beni yirmi bin kişi taziye ederdi. Çünkü insânlar katında dini musibet dünyevi felâketten daha ehvendir." demiştir.
Hatem'i Esamm, Hamid el-Leffaf'a: "Nefsin ne durumda?" diye sorduğunda, Hamid: "Sağlıklıdır, afiyettedir." karşılığını verir. Ancak Hatem, verilen cevaptan hoşnut kalmaz ve ona: "Ey Hamid! Sağlıklı ve afiyette olabilmek, selâmet ve de kurtuluş ancak sıratı geçtikten sonradır. Afiyette olabilmek de ancak cennette mümkündür" karşılığını verir.
Sayfa 49 - Çelik Yayınevi
Hazret-i Pîr’in, işitme hissi son derece güçlü olmasına rağmen “Esamm” yâni “sağır” lakâbıyla meşhûr olması pek ibretli bir hâdiseye dayanır: Birgün kendilerine mâruzâtta bulunmak üzere dertli bir kadıncağız geldi. Tam merâmını anlatmaya başlamıştı ki, kadından gayr-ı irâdî olarak, kazâ ile çirkin bir ses sâdır oldu. Kadın bir mum gibi eridi, âdetâ mahvoldu. Hâtem Hazretleri ise, kadının mahcûb olup müşkil durumda kalmaması için hiçbir şey duymamış gibi kendisini işitmezliğe verdi ve elini kulağına götürerek: “– Bacım, kulağım zor işitiyor; biraz yüksek sesle söyle! Duyamadım…” dedi. Böylece kadıncağız, kusurunun gizli kaldığını düşünerek rahatladı. Merâmını yüksek sesle tekrar anlatmaya başladı. Rivâyete göre bu hâdiseden sonra Hâtem Hazretleri, kadının duyup da incinmemesi için, o ölene kadar tam on beş yıl herkese karşı sağırmış gibi davrandı. Bu münâsebetle de “Hâtem-i Esamm” yâni “Sağır Hâtem” lakabıyla şöhret buldu.
Sayfa 40 - Yüzakı YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Hatem-i Esamm diyor ki: “Bir defasında cemaatle namaz kılmayı kaçırmıştım. Bundan dolayı yalnızca Ebû İshak Buhâri bana taziyede bulundu. Oysa ki bir çocuğum ölseydi, belki de on bin kişiden fazla bana taziyede bulunurlardı. Çünkü halk nazarında dindeki musibet, dünyadaki musibetten çok daha hafif görülüyor.
Hâ­tem-i Esamm (k.s.) da şöy­le bu­yu­rur: “Muh­te­şem ko­nak­la­ra, ve­rim­li bağ ve bah­çe­le­re al­dan­ma. Cen­net­ten da­ha gü­zel bir yer yok­tur. Fa­kat Hz. Âdem’in ba­şı­na ne gel­diy­se, cen­ne­tin o son­suz gü­zel­lik­le­ri için­dey­ken gel­di. Nef­si ora­da ebe­dî kal­mak is­te­di. Ya­sak ağaca yak­laş­tı. İlâhî hikmet gereği, dünya­ya
Hatem-i Esamm diyor ki: "Bir defasında cemaatle namaz kılmayı kaçırmıştım. Bundan dolayı yalnızca Ebû İshak Buhâri bana taziyede bulundu. Oysa ki bir çocuğum ölseydi , belki de onbin kişiden fazla bana taziyede bulunulurdu. Çünkü halk nazarında dindeki musibet, dünyadaki musibetten çok daha hafif görülüyor.
Sayfa 29
Hatem-i Esamm diyor ki: "Bir defasında cemaatle namaz kılmayı kaçırmıştım. Bundan dolayı yalnızca Ebû İshak Buhâri bana taziyede bu- lundu. Oysa ki bir çocuğum ölseydi, belki de onbin kişiden fazla bana taziyede bulunurlardı. Çünkü halk nazarında din- deki musibet, dünyadaki musibetten çok daha hafif görülüyor.
Resim