(Normalde Viking gibi huysuz biridir ama regl dönemlerinde kadın çalışanlarına aylık bakım paketi ve ıslak kek getiren bir patrondur.)
"Burada ne halt ediyorsun? Regl gecesindeyiz?"
Barı bakışlarımla tararken "Buranın sahibi benim" diye hatırlattım.
"Evet, öylesin. Ayrıca vardiyada mensturasyon döneminde olan üç kadın varken buraya gelmeyecek kadar akıllı bir adamsın."
"Naomi nerese?" diye sordum.
"Bugün benimle bu ses tonuyla konuşma, Knoxy. Yoksa suratını dağıtırım."
Sesimde bir sorun yoktu ama bunu özellikle belirtmemem gerektiğini biliyordum. "Size ıslak kek getirdim."
"Mutfakta ağlamamız için bize kek getiriyorsun."
Haklıydı,işletme müdürüm sakladığım sırrı biliyordu. Gözyaşyalı benim kriptonitimdi. Bir kadının ağlamasına dayanamazdım. Kendimi çaresiz, aciz ve sinirli hisssetmeme neden oluyordu.
Ona göre insanların adaleti hiçbir şeydi, Tanrı'nınkiyse her şey. Beni mahkûm edenin insanların adaleti olduğunu hatırlattım. O da bana yine de bunun günahımı temizlemediğini söyledi.
Dini bütün bir adamın karısını dövme alışkanlığında olamayacağını hatırlattım. Yengem, asıl ulemaların karılarını dövdüğü karşılığını verdi. Din kuralları böyle bir cezaya izin veriyordu. Dini bütün bir kadın kocasından yakınmamalıydı. Kadının görevi, kocasına sorgusuz sualsiz itaat etmekti.
...
- Hastalıktan, ölümden, ihtiyarlıktan, servetinizi kaybetmekten korkmuyor musunuz?
- Allah buyuruyor ki " Bir suçtan iki kere ceza vermem"...
- Fransız hukukunun temel esaslarından biridir bu...
- Çıkarın hukukunuzdan onu öyle ise !... Çünkü konuşmamız esnasında " Allah'ın kanunları değil, hukukçularımızın yaptığı kanunlar geçerlidir." demiştiniz...
- Yine felsefe yaptınız mösyö...
- Hayır, unutkan bir kişi olduğunuzu hatırlattım!
...
-Birini sevince insan, başkasını sevemez mi?
-Kadınlar söz konusu olduğunda öyle! Ya beni seviyorsundur ya da Zehra'yı, ikimizi birden seviyor olamazsın.
-Amma kesin yargıların var.
- Ayşe'yi mi hatırlattım yine sana. Onu da sevmiştin bir zamanlar.
-Şimdi de seviyorum.
-Ooo! Üç ettik desene!
O gün beni terliği ile dövmüştü yüzüm bedenim Çürük içinde kalmıştı evi terk Edip amcamın evine gittim oysa amcam bütün kocaların karılarını dövdüğünü söyledi amcama kendisi gibi saygıdeğer bir şeyhin dinibütün bir adamın karısını dövme alışkanlığında olamayacağını hatırlattım Yengem asıl ulemaların karılarını dövdüğü karşılığını verdi din kuralları böyle bir cezaya izin veriyordu dinibütün bir kadın kocasından yakınmamalıydı kadının görevi kocasına sorgusuz sualsiz itaat etmekti.
Bugün bir arkadaşımla İsrail ürünlerini konuşuyoruz. Yanımdaki diğer arkadaşım: "İsrail ürünü olsa da alırım Valla" dedi pişkin pişkin. O an yalnızca ona acıdım. Merhametten yoksun, mensup olduğu dinin önem ve güzelliğini, bu dinin kardeşliğini kavrayamamış biri ile tartışma gereksinimi bile duymadım. Sarf edeceğim kelimelere yazık etmedim. Yalnızca orada ölen, acı çeken çocukları, insanları hatırlattım. Hatırlayacak kadar dini ve merhameti varsa tabii...