Kentin gri betonlarının arasında, adliyenin loş koridorlarında, her gün aynı telaş hüküm sürerdi. Dava dosyaları masalarda birikir, avukatlar koşuşturur, müvekkiller umutla ya da çaresizlikle
İşte realistler de Gerçeği ve Dünya'yı kopya ediyorlar; ama masalcılar aslında gerçekleşmiş bir hayal olan Dünya'yı örnek alıp, onu ve üslubunu taklit ederek yeni hayaller yaratıyorlardı.
"Rui Luís Mendes. Amadeu onu burada mı tedavi etti?"
Sanki Gregorius dolaptan bir iğne almış, onunla Adriana'ya ilaç zerk etmiş ve bu ilaç baş döndürücü bir hızla onun karanlık
Hava yine kararmıştı. Yoltaşı Hanı’nı sessizlik bürümüştü ve bu üç kısımlı bir sessizlikti.
En belirgin kısım, etrafta bir şeylerin eksikliğinden kaynaklanan boş, yankılı bir sükûnetti. Eğer rüzgâr
Ecce Homo'nun Penguin çevirisinin kapağında, Caspar David Friedrich'in elinden çıkma bir adam portresi görürüz. Arkadan görünen bu adam -Nietzsche olduğunu düşünmeye sevk ediliriz- bir