Renk cümbüşünü andıran bir seyirlik. Kısa kısa ve birbirinden tamamen bağımsız gibi görünen ama aslında adına lanet olası bilinç akışı denilen bir teknikle yazılmış.
Bu inanılmaz terennümleri hissedebilmek, kesinlikle her er ya da hatun kişinin harcı değil.
Baş karakterenin mutsuz ve yapayalnız dünyasına bir haykırış niteliği taşıyan, kendi halinde sade ve yapmacıktan uzak bir kitap okudum.
Dokunsanın ağlayacak sanki, ha düştü ha düşücek derken, habire gülümseyen, insana adeta umut aşılayan bir karakterdi o!
Esasında sahip olduğu mutluluğu da yansıtmıyordu, insanların küçük şeylerden mutlu olmasını sağlamak için de onlara var gücüyle sümkürüyordu adeta.
Hatta zaman zaman çırpınıyor ve belki de her defasında asla başaramayacağını da biliyordu.
Oysa ki gerçek mesele: buradaki eşsiz güzelliği duyumsamakta.Dedim ya, her er kişi ya da hatun kişi fark edemez bunu, etse de zaten neyi farkettiğinin farkında değildir!...-ne demekse bu ben de saçma buldum...-
Bu gerçeği farklı bir havaya sokup insana bambaşka şeyler uyandıran bir biçimde sunmayı başarmış yazar.
Bu arada, adeta kitabı mukaddes niteliği taşıyan bu romanı tam olarak idrak edemeyenler için de son olarak şunu eklemeliyim: er kişi ya da hatun kişi niyetine ruhuna el fatiha!