Yarım kalmış şiirlerim gibisin
Yaşanmamış çocukluğumsun anılarımda
Öylesine eksiğim sensiz
Öylesine sahipsiz
İşte bütün umutlara havlu attım gidiyorum
İçinde geç kalmışlığın çaresizliği
Çocuklar gibi ağlıyorum
Ve gel gör ki her damla gözyaşımda
Yine seni arıyorum…
Mutfaklara asılan "Havlu Kağıtlardan" bir farkınız olmadığını; ancak sizinle işleri bittikten sonra anlayacaksınız. Bu noktada geri dönüşüm için, siz de çöp havuzlarının içinde yaşamak zorunda kalacaksınız. Ve geri döndüğünüz de, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Annem okula hiç gitmemişti.
Ama, çok iyi bir doktordu.
- Başım ağrıyo yav…
- Saçın ıslak ıslak çıktın ondan
- Başım dönüyo…
- E bi şey yemiyorsun, açlıktan.
Eczacıydı aynı zamanda…
- Gözüm morardı.
Yarım kalmış şiirlerim gibisin
Yaşanmamış çocukluğumsun anılarımda
Öylesine eksiğim sensiz
Öylesine sahipsiz
İşte bütün umutlara havlu attım gidiyorum
İçinde geç kalmışlığın çaresizliği
Çocuklar gibi ağlıyorum
Ve gel gör ki her damla gözyaşımda
Yine seni arıyorum...
Ahmet Selçuk İlkan
bir resim vardır onca gürültülü görüntü arasında
hiç aklımdan çıkmayan
hani bunu mutlaka birine anlatmalı dedirten cinsten
nasıl olsa kaydedilmiş bir hayat parçası
orta yaşın hafif üstünde
düzgün bir kadın
düzgün bir yolun ortasında
düzgün bir binanın önünde bağırıyordu
ama yapmayın o daha bir çocuk
hala sırtına havlu koyasım
Annem ilkokul mezunuydu.
Ama, çok iyi bir doktordu.
- Başım ağrıyo yav…
- Saçın ıslak ıslak çıktın ondan
- Başım dönüyo…
- E bi şey yemiyorsun, açlıktan.
Ordulu ; Tuzlu Olmuş demez Çor olmuş der
Ordulu : Uyuşuk demez Sömelek der
Ordulu : Kaybettim demez Yitüdüm der
Ordulu : Böbrek demez Boorek der
Ordulu : Evet demez Helbet der
Ordulu : Şekilsiz demez Gılıksız der
Ordulu : Koş demez Yeriş der
Ordulu : Yukarı demez Oharı der
Ordulu : Elbisemi giyim demez Eenimi giyim der
Ordulu : Sus konuşma