382 syf.
8/10 puan verdi
Hz. Adem cennetten kovulup en büyük cehennem olan dünyaya gönderilişi. Ezâların en büyüğünü tattıktan sonra Havva'yı yanına isteyen göğsündeki boşluğu Havvayla dolduran Hz. Adem'in -cennete ait dünyadaki ilk insanın- Yaradanın büyüklüğüyle 2 tane çocuklarının olması. Habil ve Kabil. Habil uyumlu, kurallara uyan, itaatkar bir çocuk, Kabil isyankar, kötü bir çocuk. Hz. Adem ki yalancı şeytana uymuş, çocuğu ise şeytanla işbirlik halinde. Dünyaya ait, dünyanın malı olan ilk çocuklardan biri Kabil, masum Habil'i öldürüyor. Kardeş kardeşini vuruyor. Günümüzdeki savaşlar, kâtiller, ölümlerin hepsi kötülüklerden ortaya çıkmaz mı zaten? Bu dünyaya masum geliriz. Kirleniriz, kirletiriz. Kalbimiz kararır, kalbimizi karartır. Her şeyi mantığına uygun yapmaya çalışırken bir bakmışız toplumun parçası olmuşuzdur. Toplum birbirini izler, dedikodu, yalanlarla ağızlarına bal çalar, vicdansızlıklarıyla en üst mertebelere gelip hüküm verirler. Sürüden olmayınca anlaşılmaz, saf, aptal olarak yargılanırız. İşte bu ve buna benzer çıkarımlar elde edebilirsiniz bu kitabı okuyarak. Tavsiye ederim.
Lâ: Sonsuzluk Hecesi
Lâ: Sonsuzluk HecesiNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 202112,3bin okunma
Çok sevimsiz bir şey korku. Keşke öğrenmez olaydım. Bana kapkara anlar yaşatıyor bu duygu, mutluluğumu zedeliyor, ürpertiler, titremeler uyandırıyor içimde.
Reklam
Üç şey seçtiler cennetten çıkarmak için: Bir: Kelimeler. İki: Aşk. Üç: Annelik duygusu. Kelimeleri Adem yanına aldı, annelik duygusunu taşımak Havva'ya kaldı. Ama aşk çok ağırdı. İkisinin de aşkı tek başına taşıması mümkün olmayınca, ikisinin zembili de aşkı bir başına kaldıramayınca, bölüştüler yükü. Yarısını Adem sırtlandı, aşkın yarısı Havva'ya kaldı. Öyle sert düştüler ki dünyaya, bu fenaya, Adem'in dizlerinin bağı çözüldü, ciğerleri yandı. Nutku tutuldu. Üçüncü defa, bildiği kelimelerin hepsini önce unuttu. Sonra bir kısmını hatırladıysa da o bir kısmını kıyamete değin unuttu. Aşk? Daha yollarda sakin durmamıştı bir türlü. Kabına sığmamıştı. Bir yarısı yollarda kayboldu. Getirebildikleri ancak öbür yarısıydı. O gün bugün yeryüzü kelimeleri yetersiz, aşk bu dünyada kusurlu. Annelik duygusu? Havva'nın cennet duygusu. Gönül evinde, kadın bedeninde, tastamam duruyordu.
"Ben Cennet Bahçesi'ndeki Havva, o ise yılandı ve ona karşı koyamıyordum."
Beni fark ettiğin anda ve bunu benimde bildiğim anda ne senin şenliğin ne de benim benliğim kalır. Geriye sadece içimizde taşıdığımız Adem ve Havva, ve aramızdaki ezel olasılığı kalır. Bu yüzden şimdi sadece yüzümü değil kalbimi de her an izleyen bir çift göze dair terbiyeyle, aramıza bir uçurum koyuyorum. Senden kaçıyor kendimi senden gizliyorum. Ama aşkın koşulan da değil kaçılan da, açılan da değil kapanan da olduğunun da bilgisindeyim. Peçemi örterek açıyorum sana kapılarımı.
Havva Havva bir imaj mı bu macerada? Ne demek? Bir unsur diyecektim. Ondan da fazla bir şey. Söz gelimi imaj dedim. Söz gelimi unsur diyebilirim. Ama Havva’nın anlamı, Âdem’in anlamı demek bir bakıma. Bir bakıma da ondan da fazla bir şey…
Reklam
Yaşamak bir sanattır öyle ince eleyip sık durmalısın üzerinde, yaşamak Yaratan'ın sana lûtfettiği, bir imkanlar ve sınavlar zinciridir ve bu zincirin gayesi, onu yaşayanı yükseltmektir... Hani Aşık Veysel'ce dersek iki kapılı bir handa , yola düşmüş gidiyoruz, bu yola itina ile bakmak onu güzelleştirmek de elimizde, çirkin ayrık otları, taşlarla, aşılmaz engellerle doldurmak da elimizde. Evet bizim yaşantımız kim ne karışır böyle düşünmek çok kolaya kaçmak olur, çünkü bizzat sen yaparsın kendi yaşantını ve kendi yaptığını bizzat sen yaşarsın. Kur'an'da der ki: "Başınıza gelen her hangi bir müsibet, kendi ellerinizle işlediklerniz yüzündendir."
"İnsanlar, birbirlerinin elinde olana göz dikmekten vazgeçip, ellerine olanı vermeyi bilselerdi, almayan kalmayacaktı çoktan."
Ey pınar başına gelip de elinde tasla ne yapacağını bilmeden duranlar! Sizin için yapılacak ne hayırlar var. Doldurunuz tasınızı içiniz. Doldurunuz tasınızı veriniz.”
Adem, beni Havva yanılttı dedi. Adem suçu Havva'ya yükledi. Ne yapsındı Havva? Nasıl ağlamasın da içine bastırsın? Adem bir tek emri çiğnemiş olmanın hüznünde; peki ya Havva? O hem emri çiğnemiş hem de sevdiği tarafından suçun öncüsü ilan edilmişti. Havva nasıl ağlamayabilirdi ki? Nasıl unutabilirdi, Adem'in bu sözlerini? Ahh Havva! Senden kaldı tüm kadınlara, suçlu ilan edilmek!
Reklam
Adem ile Havva, yasak elmanın tadına varınca, farklıklarını gördüler ilk defa. Utanıp, incir yapraklarıyla örtmek istediler çıplaklıklarını. Ama birinde bir, ötekinde üç incir yaprağı vardı. Sayı saymayı da öğrenince, bir daha hiç aynı olamadılar.
"Yaratılmış efsaneler, Adem ile Havva arasında bir aşktan söz etmez. Elma var, yılan var, cennetten kovulma var, aşkın kalıntıları yok. Bu yüzden sadece aşk, 'şeytansız' tek hikâyemizdir!"
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.