«His, insanın yaşadığı evin hatırası gibi değişken. Evin kendisi değil, ama evin içindeki pozisyonu, daktiloya vuran babasının karşısında, komşunun avlusu ve ikindi güneşi karşısında. Hayal meyal, uzakta, dilsiz. Bir an… geçti. Ve yaşanan zamandan sonra bir devamı olacak mı yoksa hiçlik mi, bir engel gibi, bunu bilmenin bir yolu yoktu. Yapacağı şeylerin tam tersini yapmasını engelleyecek kimse de yoktu: kimse, hiçbir şey…»
Sayfa 166