Fatih hocayı tam zamanında tanıdım. Ruhum yorgun, duygularım karışık, herkese karşı hayal kırıklığı içindeydim ve umudumu kaybetmek üzereyken onu tanıdım. Önce İnstagram hesabını keşfettim, terapileri ve sözleri kalbime ve yüreğime işledi. Bazı gerçeklerle yüzleşmemi sağladı. Yani tam vaktinde terapistime denk geldim. Gerçi henüz bir terapi almadım ama olsun. Yine de hayatıma çok dokundu yaşadıklarım. Fatih Hoca'dan önce ve Fatih Hoca'dan sonra diye ikiye ayırdım. Her ne kadar Fatih Hoca'nın önerilerine uyum sağlayamıyorsam da katkısı çok var. Gerçekleri görmemi sağladı.
"Mutluluk ve Başarı İçin Fabrika Ayarlarımıza Dönüyoruz"adlı bu kitap; hayatınızı zorlaştıran, sizi gereksiz yere yoran,duygusal ve düşünsel açıdan yük olan ağırlıkları üzerinizden atmanızda size yardımcı olursa ve hayatınızın geri kalanında karşılaşacağınız olaylara sağduyulu ve hikmet boyutunu hatırlayarak bakabilmenizi sağlayacak fitrata dönüşe vesile olursa, ne mutlu bize... (Önsöz)
Motivasyon olarak hiç iyi günler yaşamıyorum son vize sınavlarım , son dönem biraz bıkkınlık biraz stres , biraz hayal kırıklığı...hepsi üst üste gelmeye başladı. Ama pes etmeyeceğim pes etmek için bu yolu seçmedim. 🤗🌼🧑🏫
"İlkel toplumlarda yaşamın toz pembe olmadığı bir gerçek olsa da, ilkel insanın daha az stres ve hayâl kırıklığı yaşadığına ve modern insana oranla yaşam tarzından daha memnun olduğuna inanmak için pek çok sebep var."
Kendi geveze ruhumuzu -hepimiz- nasıl da seviyoruz.Asıl zorluk onu bizim sevdiğimiz kadar sevmesi için dünyaya fırlattığımızda başlıyor. Böyle bir şeyin olması mümkün değil.Zorluğu hayal kırıklığı izliyor.
Bugün dünyadaki 35. yılım, doğum günüm. Cahit Sıtkı’nın deyişiyle: “Yolun yarısı”. Bu zamana kadar yaşadıklarımdan, şahit olduğum binlerce hayat hikâyesinden, kendimce okuduğum kitaplardan, dinlediğim müziklerden, izlediğim filmlerden bir terapist olarak şunları öğrendim:
İnsan nisyanla malüldür ve fena halde hüzne, hüsrana mahkûmdur. Her hal
“Bir gün bir taksiye atladım ve havaalanından hareket ettik. Sağ şeritte yol alırken siyah bir araba park ettiği yerden aniden yola, önümüze çıktı. Taksi şoförü sert bir şekilde frene bastı, kaydı ve diğer arabaya çarpmaktan milim farkla kurtuldu.
Diğer arabanın sürücüsü camdan başını çıkartıp bağırmaya ve küfretmeye başladı.
Taksi şoförü ona gülümsedi ve içten bir şekilde el salladı… Ve gerçekten çok arkadaşçaydı.
Sordum, ‘Neden bunu yaptınız? Adam neredeyse arabanızı mahvedip ikimizi de hastaneye gönderecekti.’ Taksi şoförü bana, şimdi ‘Çöp Kamyonu Kanunu’ dediğim şeyi öğretti.
Şoför pek çok insanın çöp kamyonu gibi olduğunu açıkladı.
‘Her tarafta çöp dolu olarak dolaşıyorlar; kızgınlık, öfke ve hayal kırıklığı dolular. Çöpleri biriktikçe onu bırakacak bir yere ihtiyaç duyuyorlar ve bazen sizin üzerinize bırakabilirler. Kişisel almayın. Sadece gülümseyin. Onlar için iyi şeyler temenni edin ve yolunuza devam edin. Onların çöpünü alıp iş yerinize, evinize veya sokaktaki diğer insanlara dağıtmayın.’
İşin ana fikri şu ki; başarılı insanlar çöp kamyonlarının günlerini mahvetmesine ve ellerine geçirmesine izin vermezler.
Hayat sabahları pişmanlıklarla uyanmak için çok kısa, dolayısıyla; ‘Size iyi davranan insanları sevin, iyi davranmayanlar için dua edin.”