Ölüm hep yanı başımızda değil mi, bizim aklımızdan atmamız ölümü uzaklaştırmıyor. Biz kendimizi ölüme uzaklaştırınca ölüm de bize uzaklaşıyor sanıyoruz ama nafile. Ölüm bir adım ötede zaten.
Oysa şimdi bunları hayal meyal fark ediyordum. Düşünebildiğim tek şey, önümde bir yerlerde duran küçük ada ve orada bulmayı ümit ettiğim altın saçlı çocuktu.
Bazı insanlar yaşadıkları zaman diliminde yapıştırma dururlar… Yüzlerine bakıldığında başka topraklara, başka zamanlara, başka göklere, başka öykülere ait olduğunu hissettiğiniz adamlar tanıdınız mı?
Umut küçük çocukların hevesi gibidir. Bir anda gelir ve bir anda kaybolur. Çocuğun oyundan vazgeçmesi gibi. Umudun artması yada eksilmesi de bu kadar gelgeçtir.
İnsanlar endişe duymuyorlar. İnsanlar yakınlarında gerçekleşen acıları duymaktan ve anlatmaktan gizli bir zevk duyuyorlar. Birilerini gizlice gözetlemek gibi anlıyor musun?
"Ölüm hep yanıbaşımızda değil mi? Bizim aklımızdan atmamız ölümü uzaklaştırmıyor. Biz kendimizi ölüme uzaklaştırınca ölüm de bize uzaklaşıyor sanıyoruz ama nafile. Ölüm bir adım ötede zaten.
Sevgilinin baktığı bir yüz her şeyi açığa vuran bir aynadır.
Aşık olmak, bir yüze aşina olmaktır.
Aşık olmak, bir yüze yansıyan her bir hissi en ince ayrıntısına kadar hissedebilmektir.