“Hepimiz, gençken, Kişisel Menkıbemizin ne olduğunu biliriz.” “Hayatın bu döneminde, her şey açık seçiktir, her şey mümkündür ve hayal kurmaktan, hayatında gerçekleştirmek istediği şeylerin olmasını istemekten korkmaz. Ama zaman geçtikçe, gizemli bir güç, Kişisel Menkıbe’nin gerçekleştirilmesinin olanaksız olduğunu kanıtlamaya başlar.” […] “Olumsuz gibi görünen güçlerdir bunlar, ama aslında Kişisel Menkıbeni nasıl gerçekleştireceğini öğretirler. Zihnini ve iradeni bunlar hazırlar, çünkü dünyada bir büyük gerçek vardır: Kim olursan ol, ne yaparsan yap, bütün yüreğinle gerçekten bir şey istediğin zaman, Evren’in Ruhu’nda bu istek oluşur. Bu senin yeryüzündeki özel görevindir.”
336 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
"Bu kitap zihinsel hastalığı olan ve kendinde yardım alacak gücü bulanlara adanmıştır." psikiyatrist yazar Gary Small hastaların anılarını koruma konusunda yardımcı olurken, birçoğunun da unutmak istediği anıları olduğunu ve bu anıların ardında çözümlenmemiş psikolojik sorunlar, kişinin gerçeklikten kaçmasına neden olan aşılamamış
Bir Psikiyatristin Gizli Defteri
Bir Psikiyatristin Gizli DefteriGary Small · NTV Yayınları · 201630,1bin okunma
Reklam
72 syf.
6/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Stefan Zweig, benim en sevdiğim yazarlar arasında yer alır. Pek çok kitabını okumuş ve neredeyse hepsini de beğenmişimdir. Yazmış olduğu kitaplar içerisinde en bilinen ve okunan kitabı da Satranç kitabıdır. O yüzden ben de Zweig okumaya bu en bilinen kitabi ile başlamış ancak hiç sevememiştim. O vakit Zweig'in da bu eserinin de çok
Satranç
SatrançStefan Zweig · Can Yayınları · 2019236,3bin okunma
144 syf.
·
Puan vermedi
karamsar bir yol gösterici
Schopenhauer kitaplarını afilli aforizmaları bulup çıkarmak için okuyor birçok kişi. Eminim ki onu okuyan çoğu kişi felsefesinden habersiz. Bu yüzden ‘karamsar felsefeci’ olarak anılıyor. Oysa karamsarlığının içindeki güzelliği görebilmek ve kitaplarını doğru yorumlamak için onun felsefe sistemini bilmek gerekir. Ben de biraz bu felsefe sistemini
Hayatın Anlamı
Hayatın AnlamıArthur Schopenhauer · Say Yayınları · 20102,847 okunma
536 syf.
·
Puan vermedi
İki büyük savaşın savurup yeniden şekillendirdiği hayatlar, muhaceret, tehcir, mücadele, kader... Farklı inançların aktığı ortak zemin, üç ülke ve üç sevda Nazan Bekiroğlu’nun mürekkebi aşk olan kaleminde buluştu. "Nar Ağacı" bir Doğu masalı kadar zengin, hayal kadar güzel, hayat kadar gerçek bir hikâye... İncelikle işlenmiş karakterleri, zengin detayları ve dönemi anlatmadaki maharetiyle yıllarca unutulmayacak bir kitap...
Nar Ağacı
Nar AğacıNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 202127,2bin okunma
Hepimizin bazen maruz kaldığı gerçek çaresizlikler ile öğrenilmiş çaresizlik bire bir aynı değildir. Gerçekte tam olarak çaresiz durumda olmadığımız halde, geçmişteki hayal kırıklıklarımızdan çıkardığımız sınırlayıcı önyargıların ve abartılı genellemelerin etkisiyle çaresiz olduğumuzu sanıp, çözebileceğimiz bir sorunu çözmek için hiçbir şey yapmadığımızda sahte çaresizlik yaşıyoruz demektir.
Sayfa 37
Reklam
Tasarlamak gerçek bir şeydir; açığa vurulmuş düşler, denenmiş demektir. Bir hayal bir kere düşünülmeye görsün, öbür gerçeklerin arasındaki yerini alır ve bir daha asla yıkılmaz ama kolaylıkla saldırıya uğrayabilir.
"Birini bekliyorsam ve geç kaldıysa, ölmüş demektir. En kötüsünü hayal etmeyi çok iyi bilirim. Hayal gücüm oldukça geniştir. Sürekli endişelerle doldurur aklımı, oldukça titizlikle düşünülmüştür hepsi, öyle ufak tefek şeyler de değil üstelik, gerçek birer dramdır her biri. Kaç kere annemin öldüğünü kurdum kafamda? ... Kardeşlerimle ben aralıklı yetimlerdik."
Keske bazen hayaller gercek olsa. Ya da ben hayal olsam. O olmayan ulkeme gitsem ve bir daha donmesem.
Gezi günlüğüm..
Gün akşam oldu.. Bugün Harran da kerpiç ten, kümbet evlerini gezdik.. Halfeti de baraj gölünde tekne turu.. Gerçek siyah gül göremedik çünkü iki ay sonra güller açıyormuş.. Şanlıufa da güzeldi dümdüz geniş caddeler ve arazi , otantik lahit taşından yapılar.. benim memleketime benziyor, sadece bizde lahit taşından Mardin ve Urfa ta göre fazla bina yok.. Ve, kürkçü dükkanına dönüyoruz artık.. Hepsi çok harikaydı herşey.. ömrüme güzel ve değerli bir anı oldu.. Mutluyum.. Ama yarım ve eksiğim sanki, binbeşyüz km yolu aşıp geldim, cancağzımı göremedim, ona sarılamadım.. böyle hayal etmemiştim, Neyse nasip değilmiş.. Ben elimden geleni yaptım sonuçta.. 🤫🙈🤷‍♀️
Reklam
«Insanın hayal dünyası öyle başat ki - yine Joana- kurduğu tüm dünya, yaratımın kullanışlı olmasında ve sonuçları ihtiyaçlarla uyumlu olan bir plandan doğmasında değil, güzelliğinde doğrulanıyor. Bu nedenle insanı var olan düşüncelerle ve kurumlarla birleştirmek için tasarlanmış çarelerin çokluğundan geçilmediğini -örneğin eğitim çok zor- ve insanın hep inşa ettiği dünyanın dışında kaldığını görüyoruz. İnsan içinde yaşamaktan çok bakmak için evler inşa ediyor. Çünkü her şey ilhamın yolunu izliyor. Determinizm sonuçların determinizmi değil, dar bir sebepler determinizmi. Oynamak, uydurmak, karıncayı yuvasına kadar takip etmek, sonucu görmek için suyu limon suyu ile karıştırmak, küçükken yaptığın bunlardır ve büyüdüğünde de. Yüksek bir pragmatizme ve materyalizme vardığımızı düşünmek hata olur. Aslında pragmatizm -gerçek bir belirli sonu amaçlayan plan- bir kavrama, istikrar, mutluluk ve insanın başarabileceği en büyük uyum zaferi olurdu. Ama bir şeyleri "şöyle olsun" diye yapmak, gerçekle yüzleşince, insandan beklenemeyecek bir mükemmellik seviyesi gibi geliyor bana. Tüm inşası "çünkü" ile başlıyor. Merak, zevk, hayal gücü -modern dünyayı şekillendiren bunlar. İlhamı takip ederek, içerikleri karıştırıyor, karışımlar yaratıyor. Trajedisi: kendini onlarla beslemek zorunda olması. Bir hayatta hayal kurup başka bir hayatta var olabileceğine emin. Bu diğeri gerçekten de devam ediyor, ama onun hayal edilende saflaşması yavaş işliyor ve yalnız adam bir tarafta baş döndürücü düşünceyi diğer tarafta gerçek hayatın huzurunu bulamıyor. İnsan ceza yokken düşünemez.»
Sayfa 104
Bağlılık
Ama tutkuya bağlılık, insana bağlılığın yerini tutamaz. Kültürümüzde bu iki hissi tamamen birbirine karıştırıyoruz. Hepimiz tutkuyu bulmaya bağlanmışız, hepimiz ebediyen "aşık olmaya" bağlanmışız ve bunun bir insana bağlanmakla aynı olduğunu hayal ediyoruz. Ama tutku solar, çekici bulduğumuz bir başka kişiye uçar. Eğer yalnızca tutkunun götürdüğü yere gitmeye bağlanırsak, o zaman tek bir insana gerçek bir sadakat söz konusu olamaz.
"Hayal ettiğin her şey bir gün bir ihtimal gerçek olabilir, o ihtimali yok etmeden unutabilir misin gerçekten sevdiğin tek insanı. "
İnsan büyüdükçe ve çok düşündükçe mutsuzlaşıyor. Daha fazlası şey öğrendikçe şaşırmaktan, hayret etmekten, hayal kurmaktan uzaklaşıyor. Gerçeğin sert ve soğuk duvarlarına çarpıyor. Oysa ki gerçek olan ne ise düşünmemeli, hayatın akışında süzülüp gitmeli. Nazım’ın dediğimi gibi; “düşünmek güzeldir ama çok tehlikelidir.”
Hayalleri kadardır insan.
Gerçek ile hayal arasında ince ve kopmayan bir bağın olduğunu düşünüyorum.
Resim