"Kimse yola çıkarken olduğu halde kalmadı. Mazlumlar zalim, aşıklar hain, mücahitler müteahhit ve gariban gariban olmaya devam ediyor.
Hayaller hüsran, hayatlar berbat oldu"
Bir nar tanesi düşünün, içinde yüzlerce tohum taşıyan, her biri bir hikâye kadar eşsiz. Nar Ağacı, bu metaforun ete kemiğe büründüğü bir roman; bir narın çatlamasıyla dağılan hayatları, kavuşmaları ve ayrılıkları büyüleyici bir dille anlatıyor. Yazar, tarihin gölgesinde kişisel hikâyelerin derinlerine inerek, okuru geçmişe ve insan ruhunun gizemli
Herkese merhaba
Aralik ayının ilk kitabiyla karşınızdayım.
Kırık hayatlar yazarın 1924 yılında yayınlanmış romanı.
Osmanlı nın son donemlerini anlatıyor. Bu dönemde baş gösteren, körü körüne Batıya özenti, onlar gibi olma çabaları sonucunda dağılmaya mahkum aileler ,kendini kaybeden insanlar kitabin ana konusu .
Ömer Behiç yatılı okulda okumus ,aile ozlemi çekmiş bir doktor .Ailesi onun siyasal fakultesini okumasını istoyir ama gizliden Tibbiye sınavlarına giriyor ve kazanıyor .icine kapanık bir tip .Okulun son senesi babasi ölen Ömer Behiç Fransaya master yapmaya gidiyor.Ordayken annesi de kaybediyor .
Geri gelince halasi ön ayak olup evlendirmek çalışıyor. Vedide zengin bir ailenin ,masum kızı. Onu istemeye gittiklerinde aşık oluyorlar .
Evlenip hayaller kurmaya baslatan çift i yil.sonra hayallerinin evine taşınıyor, evini bir odasini muayenehane yapıyor.iki kızları oluyor .
Ömer Behiç bir gün okul arkadaşı Bekir le karşılaşıyor. Bekir ona hovardaliklarindan bahsediyor sürekli. Nebile sevgilisi .Bir gün hastalığıyla ilgili danışmak için Nebile nin evine götürüyor Ömer Behiç i .Orda Nebile nin kardesi Neyyir i görüp aşık oluyor .yasak ilişki basliyor .O sırada kucuk kızları hasta onunla yeterince ilgilenmiyor .Kızı kaybediyorlar .Vedide yasak aşkı anlıyor.
Sonra neler olacak ?
Kitabin başları hiç sarmadı walla zor gitti ama sonradan heyecanlandi .Dili de biraz ağır tabi ,bununda etkisi var .
Ama Halid Ziya her zaman ki gibi toplumda ki yozlaşmaya çok güzel parmak basmış..
Kitapla kalın dostlar ...
PARKİSONLU AVUKATTAN KÜÇÜK BİR HİKAYE
O kadar acı çekiyorum ki herkes acımı görsün,benimle birlikte acımı hissetsin istiyorum.Oysa bir hayalet gibiyim,kimse farkında değil;hislerimden,yeni teşhis konulan hastalığımdan hiçbirinin haberi yok.Kör bir ırmak gibi her yöne doğru alıyorlar..
Hikayemiz Parkisonlu avukat Arif'in küçük bir hikayesi