KAYBOLUŞUN
Gözler hep gittiğin yolda
Her şeyini sığdırdın mavi bavulunu elinde
Yüzün bana dönmüyor
Ardına bakmadan yürümektesin
Kayboluyor yüreğim
Kayboluyor senli hayallerim...
İşsiz olarak geçiriyor olduğum bu güzel kasım ayında, bir Youtube kanalı açma kararı aldım. Bu kanalın amacı, eğer ki ileriki süreçlerde maddi bir gelir elde edilecek olursa, ihtiyaç sahibi ve kitap okumak isteyip de almaya maddi güçleri yetmeyen çocukların kitap ihtiyaçlarını karşılamak için olacaktır. Kendimiz için kitaplar alabiliyoruz fakat gelecek nesillerin yetişkin bireyleri olacak çocuklarımız için pek bir şey yaptığımızı düşünmüyorum.
Youtube projem, okuduğumuz kitaplardaki altını çizip geçtiğimiz, üzerine düşünmeye pek de zaman ayırmadığımız alıntılarla ilgili. Kanalın adı "Alıntılarla Yaşıyorum" ve içeriği Türkçe. Kitap incelemelerini 1000kitap'ta paylaşmaya devam edeceğim fakat alıntılar üzerine detaylı olarak konuştuğum bir kanal olacak. İlk videomu 1984 kitabındaki alıntılar üzerine çekmiş bulunuyorum.
youtube.com/watch?v=dK1thKZ...
Kanalın amacı : youtu.be/FXS05FxDTF0
Bakalım zaman geçtikçe çocukların hayatlarına dokunabilecek miyim? Benim için en büyük mutluluk, onların gözündeki mutluluk parıltısını görmek olacaktır.
“Ne güzel olurdu… Geçse karşıma, her şeyi anlatsa; kendi kızından başlasa mesela. Günah çıkarsa… Yalvarsa yardım et, diye.” iç geçirdi.
“Ben de sır bırakmadan her şeyimi anlatsam, hayatın içinde ikimizin arasında gizli saklı hiçbir şey olmasa. El ele versek; birbirimize nefret edeceğimiz, utanacağımız, duymaktan korkacağımız, kendimize bile asla itiraf edemeyeceğimiz her şeyi anlatsak… Kalbimizin tüm odalarını açsak. Işığımız ile aydınlatsak. Sırlarımızı, acılarımızı saklandıkları yerlerden bulup; kazıyıp sıyırsak. Çırılçıplak kalsak…
Ama olmuyor; hayallerim gerçek anlara dönüşmüyor. Sahte benlikler, sahte yüzler ile kendi hapishanemi kuruyorum. Tüm duygular, acı gerçekler ve anılar, bu hapishanenin duvarlarını aşamıyor. ‘Adaletin borcu var bana,’ desem de, o adalet hep ödeşmekten, yaptıklarının kefaretini ödemekten kaçıyor.
Belki şimdi ya da az sonra, bu derin umut dolu gecede bir meşale yakacak. Alacak karamsarlığımı; yanıltacak beni. Parmaklarımın arasında bitmek üzere olan sigarayı alıp söndürecek. Önce kendisinin sonra da benim maskemi fırlatıp atacak. Ellerimi elleri saracak… Ve diyecek ki; ‘Gerçekler yarayı kapatmaz, biliyorum. Ama pansuman eder.”