"İnsan kentte yüz yıl yaşar da çoktan öldüğünün ve çürüdüğünün farkında bile olmaz. Bunu kendiliğinden anlayacak zamanı yoktur, hep meşguldür. İşler, sosyal ilişkiler, sağlık, çocukların hastalıkları, eğitimleri. Kah birilerini konuk etmek, birilerine gitmek gerekir; kah filancayı seyretmek, falancayı dinlemek... Kah kendinizin, aileden birilerinin, kah öğretmenin, yardımcı öğretmenin, dadının hastalıklarının tedavisi gerekir; hayat boş, bomboş işlerle doludur. İşte biz de bu şekilde yaşıyorduk ve birlikte yaşamanın sancısını daha az hissediyorduk."
Sayfa 63 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
“Ben insan sarrafı oldum artık, birinin yüzüne bakmam onun ne olduğunu anlamam için yeterli.”
Reklam
Bir Yakının Ölürse
İlk başta burnunun direğinden tuz eksik olmaz. Bu kadar kolay akmazdı dersin gözümün yaşları, olur olmadık yerde de bu kadar fütursuzca akmazdı... Sonra zaman tuza su katar, seni de kendiyle birlikte sulandırır. Hayat telaşesi dersin cart dersin curt dersin ama ölümün mucizeviliği yine seni suspus eder. Bu kadar yakından var olan sesini, yüzünü bir anda yok eder ve hayretler içerisinde kalır"gerçektende var mıydı "dersin.
Hayat, birine seni seviyorum demenin kararsızlığını yaşamak için çok kısadır...
Hayatımı hesaba kaymadan mutluluğum şimdiki gibi olabilir mi? Mutluluğum olmasa hayatım böyle bir hayat olabilir mi?
Pişmanlık duyabilen, utanabilen insanları seviyorum. Pişkinlik ne kadar ucuzsa utanç o kadar değerlidir.
Reklam
Ailesine yetemeyen her evlat, hayatta kalmak için çevresine hayatını adar ve bu yolda erir gider....
Çekilen acıyı birlikte hissedebilmek, anlamak ve paylaş mak, ötekinin acısını azaltmaya yarayan ve hayata mana veren en önemli yaşantıdır. Acıma ve merhamet duygusu yoksa, acı çeken birey tamir edilmesi gereken bir makineye, iyileş mek zorunda olan bir nesneye, işlevselliği bozulmuş bir organizmaya dönüşür.
Sayfa 268
‘kuş uçtukça genişliyor gökyüzü’ demişti Rilke. belki hayat da yaşadıkça. böyle düşün,delirme. kimse duymaz çünkü bu gürültüde..
Reklam
Hayat bilgim kemaline ermiş gibiydi.
Bir de hayatın ciddi bir şey olduğu söylenir. Oysa bir hayat, altı mektuptan, dört faturadan ve bir hesap pusulasından ibaret.
Bir zamanlar bu adamı sevebilmiş olduğuma utanıyordum. Lakin ben onu sevdiğim zaman onun ne gençliğini düşünüyordum, ne de güzelliğini. Zira bunların hiçbirine konuşulacak derecede sahip değil­di. Evet! Sevdiğim zaman onun zekasını da düşünmeyerek sevmişim ki o konuşma esnasında öğrendiğim bönlüğünü de işte şimdi anlıyorum.
Leyla Îşxan û Nazê Îşxan
Her sözü zamanda akıyor, ama buna rağmen hiçbir şey kavuşmuyor gibi, söyledikçe derinleşen bir uçurum. Varılamaz her ne varsa, Leyla'nın sesinde hayat bulmuş. youtu.be/Q8v293czTiI?si=...
Resim