Hayat çok acımasızdır ve kendinizi apendiks gibi hissetmenize neden olur bazen. Normalde oldukça önemli olmanıza rağmen, insanlar bir işe yaramadığınızı düşünür durur ya.
Epeydir merakla beklediğim bir kitaptı. Sayfalar boyunca taşın çıldırtan sabrına dokundum. Sabrınız varsa sizlerle de paylaşmak isterim.
İlkin eser sahibini tanıyalım. Hayatı savunduğu değerler doğrultusunda yaşayan biri o. Hikâyenin içindeki hayatı gören, hayatın içindeki hikâyeyi ustaca kaleme alan bir yazar. Hiç şaşırtmaz sizi. Baktığınızda ne
Şükrü Erbaş kitabı okuduysanız Ömür Hanım'a da aşinasınızdır. Ömür Hanım kim midir? Şairin sevgili eşi, yol arkadaşı, çocuklarının annesi, evinin dirliği, sevdiceği Hatice Erbaş'tır.
Kitabın ilk sayfasında Hatice Erbaş'ın şu sözleri yer alır,
"Babanız içerde şiir yazıyor diye çocuklarımı sessiz ağlattım ben." Kolay değildir tabii
"Ölüm her şeyi eşit kılar." - Seneca
1. Giriş:
Bu yazı yalnızca kitaba dair değildir. Romalı filozof
Seneca'nın hayatı, felsefesi ve eserlerine değindikten sonra tragedyanın esin kaynakları ve mitoloji ile olan bağlantılarına geçeceğim. Son olarak Seneca'nın anlattığı hikâyeyi karakterler üzerinden ele alarak değerlendirmeye
Vahşi bir kurt mu daha acımasızdır, yoksa akıl gibi bir nimetle bezenmiş insan mı? Her canlının doğasına uygun bir şekilde yaşadığını düşünürsek vahşi kurt daha mantıklı bir seçim olacaktır. Üstelik insanın düşünen, akleden bir varlık olduğu bilindiği için ilk bakışta çelişkiye girilmesinin anlamı yoktur. Hadi onu da geçtim. Barış içinde yaşanması
Dostoyevski’nin kitaplarını bitirdiğimde Kafka’nın sözü kulaklarımda çınlamaya başlar: "Bir kitap, içimizdeki donmuş denize inen balta gibi olmalı." Bir romancı düşünün, her kitabında kalp atışlarınızı hızlandıran, aklınızı çalıştırıp düşüncelerinizle çatışmaya sürükleyen, hassas duygularınıza hitap eden, toplumsal eleştiride bulunup
Hani hepimiz dünyaya yalnızca mutlu olmak için geldiğimizi düşünüyoruz ya, öyle değil! Öyle değil işte.
İnsan hep eksik ve bundan daha fazlası değil hayat. Ne demişti Ah Muhsin Ünlü hatırlayalım:
"Burası dünya yahu burası bu kadar işte."
Hadi bir de Arthur Schopenhauer'i hatırlayalım:
"Dünyanın hiçbir yerinde alınacak çok şey
" Belirli bir zamanda, arkamızda bir kapı kapanır, kapanır ve bir şimşek hızıyla kilitlenir; geri dönecek zaman kalmamıştır. "
Dino Buzzati, Tatar Çölü
Merhaba,
Kitaptan öte, hissettirdiklerinden bahsetmek istiyorum...
Hayat hep bir beklenti, bir umutla süregidiyor. Çoğu zaman yaşama tutunmamizi, devam etmemizi sağlayan bir olgu. Çoğu
1938’de yayımlanan roman Brezilya taşrasında kuraklık felaketinin pençesindeki kuzeydoğuda yaşayan göçmen işçilerden oluşan bir ailenin iki yıllık bir süreyi içeren, kısa bölümlerden oluşan epizodik öyküsünü anlatır. “Kıraç” yazarın en önemli eseri olarak kabul ediliyor. Maalesef dilimize tek çevrilen kitabı da bu. Aile dört kişiden oluşuyor. Çok