“Her şey bitti artık Hayat böyle işte,bu kadar işte ;duygu dolu düşler her zaman gerçekleşmiyor,umut diri kalmıyor.insanlar güçten düşebiliyor ,çaresiz kalabiliyor ,ümitlerini yitirebiliyor;şimdi kırık bile olsa bir sevinç var içinde…Kevok böyle olmasını istemezdi ,ama oldu işte…”
Hiç bilmediğim şeyler var sanki bu dünyada ve sanırım hayat, hiç de kolayca anlaşılabilir bir şey değil. Bana ne oluyor böyle? Büyümek ne zor şeymiş ...
Reklam
Tutumlarımız ve görüşlerimiz değişiyor, yeni alışkanlıklar ve tuhaflıklar ediniyoruz; ama bu, daha çok bir dekorasyon gibi, farklı bir şey. Belki de karakter zekaya benziyor, tek farkla ki karakter biraz daha geç doruk noktasına çıkıyor: yirmiyle otuz arasında diyelim. Ondan sonra neye sahipsek onunla kalıyoruz sadece. Kendi kendimize kalıyoruz. Eğer durum buysa,çoğu yaşamı açıklıyor bu,öyle değil mi? Ve aynı zamanda trajedimizi. ‘Birikim sorunu’ diye yazmıştı Adrian. Bir atın üzerine para koyuyorsunuz, at yarışı kazanıyor ve kazançlarınız bir sonraki yarıştaki ata gidiyor ve bu böyle sürüyor. Kazançlarınız birikiyor. Ama kayıplarınız birikiyor mu? Yarışta birikmiyor, orada sadece başlangıçta koyduğunuz parayı kaybediyorsunuz. Ama hayatta? Belki de burada farklı kurallar geçerli. Bir ilişki üzerine bahis oynuyorsunuz, bahis başarısızlıkla sonuçlanıyor, bir başka ilişkiye geçiyorsunuz, o da başarısızlığa uğruyor; belki de kaybettiğiniz şey iki basit eksi değil de ortaya koyduğunuz şeyin çarpımı. Zaten, insanda böyle bir duygu uyanıyor. Hayat sadece toplama ve çıkarma değil. Aynı zamanda kaybın, başarısızlığın birikimi, çarpımı.
'hayat'ta üzerine düşünülecek şeyler; montaigne ve monteyn.. :D
bundan 15-16 sene öncesinde köyde olduğum bir gündü.. akşam saatleriydi.. bizim oralarda hayat denilen, evin önünü kaplayan üzeri kapalı, çevresi açık yüksekçe yerde (şu evin girişi gibisine bi' yer; 4.bp.blogspot.com/-hLE3QMeLxcw/V1... ) yeğenim ile birlikte
Hayat böyle inanılmaz bir şey işte. Bir gün biriyle tanışıyorsun, bir yola giriyorsun, o yol seni başka bir yola götürüyor. Derken bir bakmışsın ki sen yol açıyorsun birilerine …
210 syf.
·
Puan vermedi
Hep ertelediğim bir kitaptı. Yeni bir kitap okumak için karar verme aşamasındayken anasayfamda karşıma çıktı aynı kitap: yaşamak! Kıymetli bir okurun incelemesi ile ikinci defa karşıma çıkmış oldu yani. Daha fazla ertelemeden başlayayım en iyisi dedim:) Bazen olur ya bir kitaba başladığınızda karmakarışık olaylar olur, sizi kitaptan soğutma
Yaşamak
YaşamakYu Hua · Jaguar Kitap · 201632,7bin okunma
Reklam
864 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
91 günde okudu
okuması kadar inceleme yazması da zor bu kitaba. ama elimden ne geliyorsa yazacağım çünkü düşüncelerim yalnızca zihnimde kalmamalı. bir yerlere yazmalıyım ki olur da bir gün unutacak olursam tekrar dönüp hatırlatabileyim kendime.. aslında içeriği ile alakalı spoiler vererek yazacaktım fakat henüz okumamış olup çok merak edenler var. bu yüzden kuş
Değersiz Bir Hayat
Değersiz Bir HayatHanya Yanagihara · Doğan Kitap · 20222,695 okunma
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Özal'ın "Benim memurum işini bilir” sözüyle rüşvetin kapısı resmî ağızdan açıldı ve devlet dairleri bir kazanç kapısına döndü. E ne yapsındı memur rüşvet almasın da. Öyle değil mi? İşte böyle böyle bereketi gitti her şeyin. Dosyanın arasına sıkıştırılan banknotlar, hediye gelen saatler, kalemler, kravatlar derken karman çorman oldu her şey ve hayat elbette ki namuslu insanlar için daha zorlaştı. Aldığı rüşvetle maaşı kadar artı kazanç elde eden Özal'ın “işini bilen" memuru için bundan daha güzel bir yer yoktu. Risksiz, bol kazançlı ve rahat. Daha ne olsun.
Kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak, yazıya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak, camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak... Böyle zamanlarda her şey birbirinin yerini alır çünkü her şey bir o kadar anlamsızdır içinizdeki ıssızlığı doldurmaz hiçbir oyun para etmez kendinizi avutmak için bulduğunuz numaralar Bir aşkı yaşatan ayrıntıları nereye saklayacağınızı bilemezsiniz çıplak bir yara gibi sızlar paylaştığınız anlar, eşyalar gözünüzün önünde durur birlikte yarattığınız alışkanlıklar korkarsınız sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsınız aynalara, çağrışımlarla ödeşemezsiniz dışarıda hayat düşmandır size içeride odalara sığamazken siz, kendiniz Bir ayrılığın ilk günleridir daha Her şey asılı kalmıştır bitkisel bir yalnızlıkla
Murathan Mungan
Murathan Mungan
Reklam
Kucağımda anlamadığım milyonlarca şeyle oturuyorum..
"İşte o anda anladım ki" gibi beylik bir ifade tonuna geçip bu hikayeden çıkarılacak dersi anlatmaya başlamam gerekir belki. Yok ama ders mers yok, hayat böyle bir yer değil. İnsan istiyor ki her şey birbiriyle bağlantılı olsun, işaretleri takip ederek bir sonuca ulaşılsın ve o anda bir aydınlanma yaşansın. Ama olmuyor. Babalar ölüyor, ceplerinde yanantaşların fotoğrafı çıkıyor, sen o taşların yanına gidip oturuyorsun, saatlerce bakıyorsun, bakıyorsun ve evet sürpriz: Bir bok anlamıyorsun. Kucağımda anlamadığım milyonlarca şeyle beraber oturuyorum, hiç bilmiyorum Osman.
Hayat standartlarını fazla yükseltmek yerine parayı kenara atmak
Tabii ki geziyor, yaşıyordum da, ama hep normalin altında, yaşamam gereken standardın bir tık altında yaşıyordum. Hatta şöyle bir şey yaptım: BARSAN'da 800 lira maaş alıyordum. Bin 500 liraya DHL'e transfer olduğumda bir karar aldım kendi kendime, "Ben gidip de bu strese gireceksem parayı 800 lira maaş alıyor gibi düşüneceğim," dedim ve DHL'de aldığım bin 500'ün 700'ünü her ay yok sayıp biriktirdim. İki yıl boyunca bunu yaptım. Hâlâ 800 lira alıyor gibi yaşadım, yine aynı yerde yaşıyormuş gibi düşündüm. Oysa benimle beraber geçen iki arkadaşım hemen standartlarını değiştirdiler; arabalarını, kıyafetlerini değiştirdiler, iyi yerlere taşındılar filan, ama ben bunu yapmadım. Ben aynı şekilde devam ettim. Bir süre sonra baktım yatırdığım paralar çoğalmış, onlarla da arsa aldım. Böyle böyle devam ettim...
EVLİLİK ÜZERİNE 200.000 Yıldır Çözülemeyen Problem Evlilik, en genel tabiriyle, kanun karşısında dinen ve kültürel adetlere uygun biçimde yuva kurmak isteyen kişilerin birleşmesidir. Elimize ulaşan kanıtlara göre bilinen ilk evlilik milattan önce 2350’li yıllara kadar uzanır. Şahsi tahminim ise boşanmalarında aynı tarihte bulunduğu hatta belki
Hiç bilmediğim şeyler var sanki bu dünyada ve sanırım hayat, hiç de kolayca anlaşılabilir bir şey değil. Bana ne oluyor böyle? Büyümek ne zor şeymiş…
Sayfa 35 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
19.04.2024
Bu gece içtiğim kaçıncı kahve saymadım. Pek de kahve sevmem aslında. Ama nedense bugün hem kahve hem de sigara ihtiyacım varmış gibi hissettim. İhtiyacımı fazlasıyla aldım galiba. Kahvenin tadından mı olsa uykusuz kalmak istediğimden mi olsa pek anlam veremedim. Ama nedense tadı bir cazip geldi. Bilirsin çay severim ben. Demlediğin zaman bile taa
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.