Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Unutulmaz Dayak
“Hak ettiğim zaman beni dövmelerine aldırmam. Ama bu kez hiçbir şey yapmamıştım.” “En acısı da, balonumun başına gelenler. Ne güzel olacaktı.” “Eminim. Çok güzel olacaktı. Ama sen merak etme. Yarın Dindinhalara gideceğiz ve ipek kâğıdı alacağız. Dünyanın en güzel balonunu yapmana yardım edeceğim. O kadar güzel olacak ki yıldızlar bile kıskanacak.” “Boşuna zahmet etme, Godóia. En güzeli ilk yapılan balondur. İlki başarılı olmazsa bir daha iyi yapamaz insan ya da yapmak istemez.”
Sayfa 135 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Eğer anlasa idin ki, ömrün azdır hem faidesiz gidiyor. Elbette onun yirmidörtten birisini, hakikî bir hayat-ı ebediyenin saadetine medar olacak bir güzel ve hoş ve rahat ve rahmet bir hizmete sarfetmek; usanmak şöyle dursun, belki ciddî bir iştiyak ve hoş bir zevki tahrike sebeb olur. Sözler - 269
Reklam
“Aydın olmak, modaya uygun elbise, şapka ve kolalı gömlek giymek değildir. Aydın kesim, bir milletin beyni gibidir. Millet sizi iyi bir öğrenim gördükten sonra, bir maaşa konasınız, akşamları kahvelerde iskambil veya domino masasının başına geçip eğlenesiniz diye okutmamıştır. Bunu böyle yapanlar, gerçek aydın değildir. Bunu yapanlar, aydınların
♤Her ruha şu üç şey gerek: iyi niyet, güzel ahlâk, anlayış. ~°~*~° Ham meyve, dişi incitir; ham ruh, gönlü incitir.
Gözlerimi açtığım zaman gördüğüm lekesiz beyazlık . 'hayat 'diyorum. işte bu ! bembeyaz hiçbir şey yok üstümde altında Zihnim bembeyaz. Bildiğim her şeyi unutmuşum tereddüt ettirecek bir bilgi Kırıntısı bile yok kafamda Sadece iç organlarım var derımin altında tek bir düşünce yok. . Ve birden sokakta Ateş isteyen bir ses güzel bir çift bacak birkaç nota yeni O beyaz hücreden çıkarıyor ve bir renk kaosunun içine bırakıyor Küfür ediyorum iradesizliğime Küfüredıyorım insanlıgıma o kadar çok renk var ki İçine düştüğüm çukurda her yer kararıyor ve simsiyah oluyor gözlerimi açınca gördüğüm hayat... aslında Gözlerim kapalıyken iyi bir insan oluyorum ben hiçbir şeyi fark edemeyen duygularımın da yoksun Bitkisel hayatta olan aralamaya başladığımda göz kapaklarımı başlıyor Cehennem tiyatrosu! Oysa otopsisi , yapılmış bir bedenindeki kadar boş bir beyinle ne kadar mutlu olurdum diye düşünüyorum ..Bir yerlerde ölü doğmuş bir çocuk olduğumu biliyorum sadece yaşıyormuş gibi yaptığım için iki ayağımın üstünde duruyorum..
Reklam
"Böyle hayat dolu, böyle güzel bir kızı ay ışığının altında kim öpmek istemezdi ki?"
Bugün tabiat ne kadar güzel. Kuşkusuz her gün böyle bu. Ama güzelliği görmek her zaman mümkün değil. Bakmasını bilmek gerek.
Yaşadığım hayat bana o anın getirdiği gibi davranmayı öğretmişti. Hayatım boyunca, kendi yaşamımı paçalarından çekiştirerek yaşanacak birçok güzel şeyi çalmak zorunda kalmıştım.
Birer küçük bardak su ve kahve fincanlarının yanına birer güllü lokum koymuştu. Tam eski İstanbul işi. Ne Starbucks'ta bulunurdu bu, ne de House Cafe'de. İnsanlar niye bu güzel âdetleri bırakır da karton bardaklarda kahve içerler diye bir kez daha merak ettim. Hem de tadı yabancı bir kahve. Aslında nedeni belliydi. Dünyanın değişik yerlerinde yaşayan,birbirinden farklı özellikteki milyarlarca insan, aynı tür yiyecek ve içecekleri sevmeli, aynı tarz giysileri almalı, bunun için de aynı tarz bir hayat yaşamalıydı. Böylece uluslarüstü büyük firmalar, ürünlerini dünyanın her yerinde satabilirdi.. Belki de daha korkuncu, bu sistemin yerel kültürleri yok ediyor oluşuydu.
Reklam
"Yalnız sağlıklı insan aklı ile yaşansaydi, değmezdi yaşamaya can sıkıcı olurdu. Tam aksine güzel olan dünyanın gökyüzü altinda bir deliler topluluğunu andirması.
Güçlüklerin de bir sebebi var umuda var olmayı öğretiyorlar
Belki de mesele bu, diye düşünüp duruyordum. Belki de yaşadığım hayat için fazla yaşlanmıştım kardeşlerim. Artık on sekizindeydim, yeni bitirmiştim. On sekiz genç yaş değildi. Bizim Wolfgang Amadeus on sekizinde konçertolar, senfoniler, operalar, oratoryolar filan, bir sürü bok püsür yazmıştı, hayır, bok püsür değil, ilahi müzik. Sonra şu bizim Felix M. de Yaz Ortası Gecesi Rüyası Uvertürü’nü yazmıştı. Başkaları da vardı. Ayrıca şu bizim Benjy Britt’in elinden tuttuğu Fransız şair, en güzel şiirlerini on beşinde filan yazmıştı, ey kardeşlerim. Adı Arthur’du. Yani on sekiz, kesinlikle genç bir yaş değildi. İyi de ne yapacaktım peki?
Çok fazla beklentim yok hiç kimseden ! Yalan söylemeyin kuyumu kazmayin yada yüzüme gülüp de arkamdan da dünyanın en kötü insaniymisim gibi konuşmayın içiniz disiniz bir diliniz kalbiniz aynı olsun ! Beni sevmek zorunda değilsiniz ama sever gibi görünüp çelme takmak için Fırsat kollamanin da pek insancıl bir şey olmadığını öğrenmelisiniz anlaştık mı ? Hem sizden ne beklentim olabilir at ile deve mi ? Sesli güldüm :D hadi canım hadi güldürmeyin beni
Henüz hiçbir şey kaybetmedin kaybetmiş değilsin düşmeler yorgunluklar yalnız birakilmalar bir başına kalmalar ... İyi niyetinin suistimal edilmesi sevdiklerinin arkandan hancerlermesi ! Yüzüne gülüp ardından olmadık seyleri soylemeleri .. Neyi neden yaşadığını bilmeden seni yargılamaları uğraşmak zorunda olduğun onca soruna rağmen sana bir türlü hoşgörü göstermiyor olmaları seni üzmüş olsa da ayakta kalman gerektiğini sana göstermiş olmalı ayakta kal ! Anlaştık mı ? Bir musibet bin nasihatten iyidir güçlü olman gerektiğini öğrendin değil mi ?
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.