Şu unutulmamalıdır: Hayat; iman ve cihaddır. İslam da aksiyon ve mü
cadeledir. Allah’a (cc) davet, nefsi ıslah, toplumu ıslah, fitnenin yeryüzünde
son bulması için verilen cihad… Mümin sürekli bir mücadele içindedir. Bu
aksiyon için ruh ve enerji lazımdır. O da salih ameller ve hususen gecenin
sessizliğine nakşedilen secdelerdir. Müminin Rabbiyle baş başa kaldığı ve
içtenlikle Mevlasına yöneldiği saatleri vardır. Bu saatler, manevi azık saat
leridir. Allah (cc), müminlere randevu olarak gece saatlerini tavsiye etmiştir.
Hiç şüphesiz en uygun saati bilen, yine O’dur. Kişi Rabbiyle buluşur, O’nu
över, tesbih eder, yüceltir, derdini açar, yardım ister, Rabbine yakınlaşır…
O, Rabbine yakınlaştıkça El-Karîb olan Allah da ona yakınlaşır. Kişinin
sabrı, rızası, tevekkülü, yakini ve Allah’a dair saygı ve sevgisi artar. Artık
mücadeleye hazırdır.
Zira sabır ve takvayı geceden kuşananlar; gündüzün süvarileri, kavgaların
aranan cengaverleri ve kâfirlerin kabusu olan kimselerdir.
Secdelerle elde edilen bu kimlik; sözü etkili, ameli başarılı, cemaati güçlü,
hedefleri yakın kılar.
Kendimiz, davamız, içinde bulunduğumuz cemaat ve ümmet için secde kimliğini kazanmaya çalışmalıyız.