Mazi
Çünkü geçmiş zaman böyledir. Yaşlanmaz. Hiç ölmez. Katıdır. Akmaz ve kıpırdamaz. Orada mevsim hep aynıdır. İnsanlar aynıdır. Her şey bırakıldığı gibidir. Ve durmadan aklınıza gelir. Çünkü orada soluk alan, yaşayan, onu unutmamanız için sürekli bize kendisini hatırlatan eski kendimiz yaşar. Ve geride bıraktıklarımız.
Sayfa 22
160 syf.
·
Puan vermedi
Felsefe doktoru Gerhard Wahrlich hayat sartlari yuzunden aldigi egitime ragmen alani disinda bir iste,camasirhanede,calisir. Bu durum yani insanin sevdigi isi yapamamasi mutlaka her insani mutsuz eder bir filozof icin bu iki katidir. Hayatini ,gunluk yasamda gozlemler yaparak ,kucuk mutluluklar yakalamaya calisarak devam ettirir. Kiz arkadasinin cocuk istemesiyle dusunceleri tepetaklak olur ve kucuk mutluluklara attigi oltalarin ucunda umdugu seyler yoktur artik. Bu arada kiz arkadasiyla olan iliskisini anlatirken ona olan bagliliginin arka planina isaret edercesine surekli annesi ile olan anilarini hatirlayip iliskilerdeki tuhaf bagimliliklari gun yuzune cikariyor diyebilirim. Hayalleri ve gercekleri birbirine uymayan bir insanin gercekligindeki hayalllerinin kirintilarini toplamaya calisarak en sonunda gercekliginden aci bir sekilde kopmasi,mutsuzluktan ote kederli bir durumun icine dusmesi hikayesi. Bu hayatta kimilerini iyi bir es motive eder,kimisini cocuk kimilerini de sevdigi isi yapmak. Bunlardan yoksun insanlarin bi sekilde kendilerini motive etmek icin kendilerine alanlar yaratmaya calistigini,mutlu olmaya calistigini goruruz. Kimisi bunu basarir kimisi basaramaz. Kahramanimiz da bunu basaramayanlardan . Icinde bulundugu mutsuzluga ragmen gozlemleri ve yorumlari eglenceli buldum. Herkese iyi okumalar. Insanlar belki de elimizdeki ozgurlugun,harekete gecme degil,sadece konusma ve hayal kurma ozgurlugu oldugunun farkinda degil. bir kez sevmis olan ve hala sevmeye devam eden insan,kendini sevmeye uygun hale getirmenin ne kadar zor oldugunu,nasil uzun surdugunu bilir. yalnizlik,tam da soylemeye basladigin bir seyi sonunu getiremedigin anda ortaya cikiveriyor.
Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
Mutsuzluk Zamanlarında MutlulukWilhelm Genazino · Ayrıntı Yayınları · 20204,045 okunma
Reklam
Dünya fanidir, insan da fani alemin üzerinde hayat süren bir fanidir. Allah’ın mülkündeki hükümranlığı katîdir, O dilediğini dilediği gibi yapmaktadır. Bütün mahlukat onun yazdığı kaderdeki rollerini oynamaktadır. Kul, başına gelebilecek bir musibet ve hoşlanacağı bir nimet arasında hangisinin kendisi için daha hayırlı olacağını bilemez. Nice sevilmeyen şeyler hayır doğurdu, nice peşinden koşulanlar da şerre vesile oldu. Önemli olan akıbettir. Kul Allah’a sığınmalı, onun yardımına müstahak olmak için gayret etmelidir.
Sayfa 39
336 syf.
7/10 puan verdi
·
14 saatte okudu
Puanım: 7/10           Serinin ikinci kitabıyla geldim. Yazar gerçekten akıcı yazıyor bunu söylemem gerek. Birinci kitaba baktığımda ikisini de aynı seviye de sevdiğimi söyleyebilirim. Yinede bu kitabı bir tık daha düşük buldum.           Bu kitapta Eden ailesinden Knox'un hikayesini okuyoruz. Knox, ailesinin otelinde şef olarak çalışıyor. Biraz daha kendi halinde takılan, sakinliği seven bir adam. Knox, kardeşi Eloise'in isteğini kıramayıp şehirden gelen bir misafirin kendi çatı katında yaşamasına izin vermek zorunda kalır.           Memphis, iki aylık bebeğiyle New York'tan Montana'ya taşınır. Şehirdeki zengin hayatını bazı sebeplerden dolayı geride bırakarak bebeğiyle birlikte yeni bir sayfa açar. Memphis bekar bir anne olarak çocuğuna bakabilmesi için iş bulması lazımdır. Eden'ların otelinde temizlikçi olarak iş bulur. Sırf bebeği Drake'e daha iyi bir hayat sunabilmek için Montana'ya çalışmaya gelir. Bebeğiyle birlikte kalabileceği tek yer ise Eloise'in bulduğu Knox'un çatı katıdır. Knox ve Memphis, iki yaralı kalp...           Başlarda Memphis'e daha çok ısınmıştım ama hikayenin gidişatında ondan biraz soğudum. Yine de beğendiğim kitaplara girebilir. Seriye devam edeceğim:)
Juniper Tepesi
Juniper TepesiDevney Perry · Ren Kitap · 2023577 okunma
344 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Nazan Bekiroğlu
Vee Mücella. Yazgısı annesi gibi yalnız yazılmış Mücella. Nazan Bekiroğlu'nun kitabın başında dediği gibi "Mücella'yı anlamak icin önce Neyyire Hanım'ın bahçesine bakmak gerekir" diye. Zinhar öyledir de. Neyyire Hanım despottur, katidir, kendince kendi zamanına göre bir bildiği vardır ve o ne dediyse doğrudur velhasılı. Mücella boyun eğendir yazgısına, ses etmez anne dilinden dökülen "ayıptır, günahtır mukabilinde söylenen her emrivakiye ve kız kısmısı adını korumalıdır" nezdinde edilen her kelama. Olsundu. Mücella hayatını vermeye hazırdı neticede annesinin ve etraf akraba, konu komşunun yardımına koşmaya, hayatını feda etmeye ve kendi dört duvarı arasında bir annesi bir kendi yaşamaya. Ve gün geldi Neyyire Hanım'da bırakıp gitti Mucella'yı öte aleme. Hayatları bir bir akıp geçti seneler boyu. Mücella doğduğu günden itibaren ne çok şey değişmişti. Yollar hanlar yapılmış, darbeler olmuş, devrimler olmuş, radyo televizyon girmiş bir çoğunun hayatına, kimi evlenmis kimi ölmüş ama bir tek Mücella'nın hayatı değişmemiş. Ve yine Nazan Bekiroğlu'nun dediği gibi "Yapayalnız tükenen bu hayat, kendisi için değil başkaları için yaşanmıştı, bütün benzerleri gibi." Ve yine Nazan Bekiroğlu'nun deyimiyle "Rüya olduk. Masal olduk, anlatanımız yok." dedi Mücella. Ve sonunda anlatıldı hiç değişmeyen hikayesi Nazan Bekiroğlu tarafından. Ve gün geldi oda karıştı taşa toprağa fani dünyanın fani bir ferdi olarak. Bitmesine üzüldüğüm ama her hikaye gibi sonu olan bir roman. Benim Nazan Bekiroğlu hayranlığım yine okuduğum onbirinci kitabı ile katlandı daha da arttı...
Mücellâ
MücellâNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 202110bin okunma
"Cahil kişilerin ruhu gübrelenmemiş sürülmemiş topraklar gibi katıdır. Önyargılar bu ruhlara kaya diplerinde biten otlar gibi sımsıkı yapışır, inatla büyürler. Bunları söküp atmak kökünü kurutmak zor mu zordur."
Reklam
Cahil kişilerin ruhu gübrelenmemiş, sürülmemiş topraklar gibi katıdır. Önyargılar bu ruhlara, kaya diplerinde biten otlar gibi sımsıkı yapışır, inatla büyürler.
Oysa gerçekler katıdır mösyö. Zaten yeryüzündeki görevimiz de öyle değil mi? Bilincinizin şu zayıflığa karşı hep uyanık olması gerek. Dış görünüşün boş parlaklığına karşı aşırı duyarlı olmak.
Yani evlenin evlendirin!
New York akıl hastanesi müdürü olan Dr. Hawlbridge’in şu açıklaması son derece ilginçtir: “Hastanemize başvuran bekâr hastaların sayısı evlilerinkinin dört katıdır.”
Ben dedim ki: Bilmemenin sınırı yoktur. Hayır öyle değil. "Bilginin ötesi yoktur" dediler bana, "hayat kısa ölüm uzundur" dediler bana. Ben iki dördün yarısıdır deseydim. Hayır öyle değil, dört ikinin katıdır deyecekler miydi bana?
Reklam
“Seven için,sevilensiz bir hayat, Cehennemin en yakıcı katıdır…”
“Yazık ki bilemiyor hiçbir sevgili, Seven için,sevilensiz bir hayat, Cehennemin en yakıcı katıdır…”
"-Diyorum ya; gece her şeyin iki katıdır."
Edip Cansever
Edip Cansever
“Bence bir insanın beyni aslında küçük ve boş bir çatı katıdır ve siz burayı kendi seçtiğiniz eşyalarla doldurmalısınız. Bir aptal, karşısına çıkan her gereksiz eşyayı odaya tıkar ve böylece ona gerekli olacak bilgiler kendilerine yer bulamazlar ya da en iyi ihtimalle diğerlerine karışıp kaybolurlar.”
Sayfa 27
117 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.