Bilinmek isteriz kimi zaman. Biz bilinmek istedikçe aksine bilinmez oluruz. Kimi zaman da asla bilinmek istemeyiz. Hayat bu ya bu sefer de bilmeyen kalmaz. Bilinenlerin bilinmek istemediği ve bilinmeyenlerin bilinmek istediği bu kısır döngüyü usta kalemi ile ele alan Stefan Zweig tarafından yazılan harika bir öykü.
Baba sevgisinden yoksun 13
Olumsuz düşünceler ve eğilimleri çok çabuk kabul etmeye meyilliyiz. Olumlu düşünceler zihnimizi her saniye etkileme gücüne sahipken olumsuz düşüncelerin zihnimizi etkileme oranı bunun on katıdır.
Suna Aras-Kadın ne melektir, ne şeytan, sadece bir insandır.
Adı insan olmayan imgelerle anıldı. Kimi melek dedi, kimi şeytan. Kimi çiçek dedi, kimi kutsal.
O anki ruh halleri neye müsaitse, o sıfatı yakıştırdılar kadına. İnsan olmanın dışında, her kılığa büründürüldü kadın. Tabi ki bu sıfatlara, onlarcasını daha ekleyebiliriz ama bu kadarı bize yeter.
Melek… Şeytan… Çiçek… Kutsal…
Şimdi kadına yüklenen bu
İslamın mülke indeksli hiyerarşik düzene karşı bir devrim hareketi, hamasete karşı muhatapsızlık, ilkel ve yağmacı zihniyete karşı bir medeni duruş olduğuna inanan bir müslüman olarak; eserin vücuda gelme amacını ve arkesel fikrini ziyadesiyle takdir ediyor ve fakat içeriğini aynı ölçüde övgüye mazhar kılamıyoruz. Zira bir çok etken, bu başarı
Bazen düşünüyorum da
seninle Hayatta hiçbir amaçları olmayan bir insanın arasındaki fark ne ?
Allah Onlar hakkında der ki ; (Mümin Suresi 115.ayet) sizi sırf boş yere yarattığımızı mı sandınız?
amaçsız Hayat?
sadece zaman öldürmek için ?
Senin vaktin yok hatta bunun da üzerinde Müslümanların vakti yok !
Bu başlı başına içinde korku
New York akıl hastanesi müdürü olan Dr. Hawlbridge’in şu açıklaması son derece ilginçtir: “Hastanemize başvuran bekâr hastaların sayısı evlilerinkinin dört katıdır.”
Türkiye’deki veya Dünya’daki en büyük kütüphanelerde bulunan milyonlarca eser arasında ne derecede yararlı kitaplar vardır bunu bilemem ya da ben Dünya’dan göçüp gittikten sonra gelecekte yazılıp çizilecek kitaplar arasından ne derecede etkileyici, büyük eserler ortaya çıkabilir onu da bilemem fakat subjektif bir yorum olarak Kozmos kitabı için
Oysa gerçekler katıdır mösyö. Zaten yeryüzündeki görevimiz de öyle değil mi? Bilincinizin şu zayıflığa karşı hep uyanık olması gerek. Dış görünüşün boş parlaklığına karşı aşırı duyarlı olmak.
Vee Mücella. Yazgısı annesi gibi yalnız yazılmış Mücella. Nazan Bekiroğlu'nun kitabın başında dediği gibi "Mücella'yı anlamak icin önce Neyyire Hanım'ın bahçesine bakmak gerekir" diye. Zinhar öyledir de. Neyyire Hanım despottur, katidir, kendince kendi zamanına göre bir bildiği vardır ve o ne dediyse doğrudur velhasılı. Mücella boyun eğendir yazgısına, ses etmez anne dilinden dökülen "ayıptır, günahtır mukabilinde söylenen her emrivakiye ve kız kısmısı adını korumalıdır" nezdinde edilen her kelama. Olsundu. Mücella hayatını vermeye hazırdı neticede annesinin ve etraf akraba, konu komşunun yardımına koşmaya, hayatını feda etmeye ve kendi dört duvarı arasında bir annesi bir kendi yaşamaya. Ve gün geldi Neyyire Hanım'da bırakıp gitti Mucella'yı öte aleme. Hayatları bir bir akıp geçti seneler boyu. Mücella doğduğu günden itibaren ne çok şey değişmişti. Yollar hanlar yapılmış, darbeler olmuş, devrimler olmuş, radyo televizyon girmiş bir çoğunun hayatına, kimi evlenmis kimi ölmüş ama bir tek Mücella'nın hayatı değişmemiş. Ve yine Nazan Bekiroğlu'nun dediği gibi "Yapayalnız tükenen bu hayat, kendisi için değil başkaları için yaşanmıştı, bütün benzerleri gibi." Ve yine Nazan Bekiroğlu'nun deyimiyle "Rüya olduk. Masal olduk, anlatanımız yok." dedi Mücella. Ve sonunda anlatıldı hiç değişmeyen hikayesi Nazan Bekiroğlu tarafından. Ve gün geldi oda karıştı taşa toprağa fani dünyanın fani bir ferdi olarak. Bitmesine üzüldüğüm ama her hikaye gibi sonu olan bir roman. Benim Nazan Bekiroğlu hayranlığım yine okuduğum onbirinci kitabı ile katlandı daha da arttı...
Cinsiyetten evvel karakter, şahsiyetiyle bakılmalıdır insana.
Evli olanlar, karı koca olabiliyor mu? O 4 duvar, bir aileye yuvaya tebeddül edebiliyor mu, yoksa orası iki yabancının yaşadığı, sadece yemek, yatağın paylaşıldığı, yüzeysel hususiytler dışında hiçbir paylaşımın olmadığı bir pansiyon mu? Kadınlığın da erkekliğin de yeri, zamanı vardır.