TEVEKKÜL NEDİR?
Tevekkül, “dayanma, vekîl tutma ve vekîle güvenme” demektir. Yâni, gönlü Allâh ile dolu olan kimsenin, yalnız O’na güvenmesi ve O’na sığınmasıdır.
Allâh’ın güzel isimlerinden biri de “el-Vekîl”dir. Bu ism-i şerîf, “işlerini usûlüne göre kendisine havâle edenlerin işlerini yoluna koyup, onların yapabileceğinden daha iyi bir şekilde yapan, kendisine tevekkül edilen, her şeyi idâre ve hâkimiyeti altında bulunduran” gibi mânâlara gelir.
Her hususta güvenilecek yegâne merciin, ölümsüz, ebedî ve Kâdir-i Mutlak olması zarûrîdir. Aksi takdirde îtimâd etmenin bir mânâsı kalmaz. Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:
“Aslâ ölmeyecek, hakîkî hayat sâhibi ve dâimâ diri olan Allâh’a tevekkül et ve O’nu hamd ile tesbîh et!..” (el-Furkân, 58)
Allah Teâlâ, kullarının sâdece kendisine güvenip dayanmalarını arzu etmektedir. Âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur:
“...Mü’minler ancak Allâh’a tevekkül etsinler!” (İbrâhim, 11)
“...Allâh’a tevekkül edene, Allâh kâfîdir!..” (et-Talâk, 3)
Peygamber Efendimiz de:
“Eğer siz Allâh’a hakkıyla tevekkül edebilirseniz, sabahleyin karınları aç gidip, akşamları tok dönen kuşların rızıklandığı gibi rızıklanırsınız!” buyurmuştur. (Tirmizî, Zühd, 33/2344; İbn-i Mâce, Zühd, 14; Ahmed, I, 52)