Düşüncelerin Dansı: Kitapların Sessiz Söylemi
"Kitaplar, hayatımızda sessiz kalan dostlarımızdır ve Kitaplar, düşüncelerin sırlı bahçesidir. Eğer konuşabilseydiler, muhtemelen birbirlerine sayfalarını açar: "İşte benim hikayem bu, seninki nasıl?" derlerdi... Ve gerçekten konuşabilselerdi, belki de en büyük sırlarını bizimle paylaşırlardı... Eğer kitaplar dans
163 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Emrah Serbes’in Müptezeller adlı romanın da Bakır adlı karakterin, geriye dönük hikayecilik tekniğiyle zihinsel yolculuğunu anlatmaktadır. Anıları arasında geçen roman, alt sınıfın ona bıraktığı izler nelerdir? Ya da Bakır geçmişini mi silmiştir? Gibi sorulara cevap ararken giderek karmaşıklaşır. Bu romanı anlatırken düz bir inceleme yazısı
Müptezeller
MüptezellerEmrah Serbes · İletişim Yayınları · 20167,7bin okunma
Reklam
352 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
12 saatte okudu
Kanayan, yaralı etimdeki her zonklamada hissediyordum. Dünya altüst olabilir ve her gerçeklik tek tek yıkılabilirdi ama bizim beraber inşa etmeyi seçtiğimiz hayattan başka hayat yoktu. . Bugün son zamanlarda okuduğum en ilginç çiftin yorumuyla geldim. İki seri katil, karanlık, korku, romantizm, aşk... Bu nasıl bir kitap diyeceksiniz Ben çok
Cellat ve Karakuş
Cellat ve KarakuşBrynne Weaver · Juno Kitap · 2024178 okunma
"Aydın'ın bedenini 10 Temmuz 1991 günü ailesi teslim alır. Aynı gün yapılan cenaze törenine on binlerce insan katılır. Törene katılanların üzerine açılan ateş sonucunda resmi rakamlara göre 8 insan öldürülürken yüzlercesi yaralanır."
Sayfa 103Kitabı okudu
Anlamak masraflı iştir. Emek ister, gayret, samimiyet ister. Oysa yanlış anlamak kolaydır; biraz kötü niyet biraz cehalet kafidir. Sezai Karakoç
TEVEKKÜL NEDİR? Tevekkül, “dayanma, vekîl tutma ve vekîle güvenme” demektir. Yâni, gönlü Allâh ile dolu olan kimsenin, yalnız O’na güvenmesi ve O’na sığınmasıdır. Allâh’ın güzel isimlerinden biri de “el-Vekîl”dir. Bu ism-i şerîf, “işlerini usûlüne göre kendisine havâle edenlerin işlerini yoluna koyup, onların yapabileceğinden daha iyi bir şekilde yapan, kendisine tevekkül edilen, her şeyi idâre ve hâkimiyeti altında bulunduran” gibi mânâlara gelir. Her hususta güvenilecek yegâne merciin, ölümsüz, ebedî ve Kâdir-i Mutlak olması zarûrîdir. Aksi takdirde îtimâd etmenin bir mânâsı kalmaz. Cenâb-ı Hak şöyle buyurur: “Aslâ ölmeyecek, hakîkî hayat sâhibi ve dâimâ diri olan Allâh’a tevekkül et ve O’nu hamd ile tesbîh et!..” (el-Furkân, 58) Allah Teâlâ, kullarının sâdece kendisine güvenip dayanmalarını arzu etmektedir. Âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur: “...Mü’minler ancak Allâh’a tevekkül etsinler!” (İbrâhim, 11) “...Allâh’a tevekkül edene, Allâh kâfîdir!..” (et-Talâk, 3) Peygamber Efendimiz de: “Eğer siz Allâh’a hakkıyla tevekkül edebilirseniz, sabahleyin karınları aç gidip, akşamları tok dönen kuşların rızıklandığı gibi rızıklanırsınız!” buyurmuştur. (Tirmizî, Zühd, 33/2344; İbn-i Mâce, Zühd, 14; Ahmed, I, 52)
Reklam
1.000 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.