H.A
1.kısım Hayatın anlamı nedir?" sorusu hakiki bir soru mu yoksa yalnızca hakiki gibi görünen bir soru mudur? Tanrı, stratejik bir amaçla dünyayı yaratmış göksel bir mühendis değildir. O, dünyayı yalnızca kendi memnuniyeti ve yaratma hazzı uyarınca yaratmış bir sanatçıdır. Philosophical Investigations" gibi bir çalışmada
İslâmcıların siyasî görüşleri ve rejim arayışları ile Abdülhamit'in siyaset etme biçimi ve ayakta tutmak istediği siyasî gelenekler büyük ölçüde çatışıyordu. İslâmcılar İttihatçılar gibi devletin ve dinin bekası için hemen meşrutiyet ve hürriyet istiyorlardı, Sultan ise zamana yaymak istediği meşrutî idare içinde hilafet-saltanat sistemini
Sayfa 340Kitabı okudu
Reklam
İlahiyatçı-teolog olarak maruz kaldığımız en önemli meselelerden biri: Türkiye, bilhassa din ve siyaset noktasında yeterince bilgi sahibi olunmadan herkesin bu meseleleri rahatlıkla konuşabildiği bir ülke... Bunun doğal bir getirisi olarak da ilahiyat fakülteleri hakkında yeteri kadar bilgi sahibi olmayan insan tipolojileri, fakültenin içeriğini yalnızca "sakız çiğnemek orucu bozar mı" meselelerinin konuşulduğu bir yer olarak düşünüyor... İlmihal bilgisini küçümsediğim için demiyorum ama ilahiyat fakülteleri insana dair fikri anlamda neredeyse her meselenin konuşulmaya çalışıldığı yerler... Ha ne kadar konuşuluyordur orası ayrı konu ama fakülteleri alt yapısı ilmihal düzeyinde olan köy imamı yetiştirme yerleri olarak görmek son derece komik...
26 MART 2024
Olm siz adam akıllı insanlar olsaydınız hiç kadınları bu sohbete dahil etmez konuyu uzatmadan Burhan ve babamla konuşurdunuz ama siz naptınız yine her zamanki gibi kendinizi büyük gördünüz. Neyse Allah büyüktür elbet bir gün hakkımız sorulacaktır. Tamam belki bu hırsızlık olayı tam gün yüzüne çıkmamış olabilir ama biz sizin ne olduğunuzu çok çok
Günümüz İslam dünyasında hayat, İsa'nın (as) gelişi esnasındaki yahudi halkının vaziyetini hatırlatıyor. Dinin şeklî yönü tatbik edilirken ruhu büsbütün ortadan kalkmış durumda. Din işleri hiçbir fikre sahip olmayan umursamaz insanlar, bazı yerlerde ise tanınmış münafıklar ve hatta apaçık biçimde dinden çıkmış olanlar tarafından idare ediliyor.
Bazen bizim çabamıza ihtiyaç kalmadan hayat çözerdi meseleleri.
Sayfa 100
Reklam
64 syf.
8/10 puan verdi
·
27 saatte okudu
Hayattan Sahneler, Osmanlı döneminde Hanımlara Mahsus Gazete'de yayımlanmış ve daha sonra kitap haline getirilmiş kısa bir mektup romanıdır. Fatma Aliye bu kitapta Osmanlı kadınlarının sohbet havasında birbirine yazdığı mektuplar üzerinden aşk, evlilik ve ekonomik özgürlük gibi meseleleri farklı kadın profilleri üzerinden ele alıyor. Özellikle bu gibi sosyolojik konulara ilgisi olan kişilerin okumasını tavsiye ederim. Herkese bol istifadeli okumalar dilerim.
Levayih-i Hayat
Levayih-i HayatFatma Aliye Hanım · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20203,670 okunma
Eşref Edip'in notlarından.. (1952)
Risale-i Nur'u anlamıyorlar yahut anlamak istemiyorlar. Beni, skolastik bataklığı içinde saplanmış bir medrese hocası zannediyorlar. Ben, bütün müsbet ilimlerle, asr-ı hazır fen ve felsefesiyle meşgul oldum. Bu hususta en derin meseleleri hallettim. Hattâ bu hususta da bazı eserler telif eyledim. Fakat ben, öyle mantık oyunları bilmiyorum. Felsefe düzenbazlıklarına da kulak vermem. Ben, cemiyetin iç hayatını, manevî varlığını, vicdan ve imanını terennüm ediyorum. Yalnız Kur'an'ın tesis ettiği tevhid ve iman esası üzerinde işliyorum ki İslâm cemiyetinin ana direği budur. Bu sarsıldığı gün, cemiyet yoktur.
İnsanlarla ve insanlar için ortaklaşa ve birlikte yaşamaya ilişkin dinî gerçeği bir kenara atıp unutmuş olmamız nedeniyle sadece kendimiz için yaşayıp sadece kendimizle meşgul olduğumuzdan, biz istesek de istemesek de yavaş yavaş yalnız yaşayıp öleceğimiz, heyecanın yerini can sıkıntısı ve halsizlik, tefekkür ve duanın yerini ise hayat ve ölümün anlamsızlığına lanet okumanın alacağı bir umursamazlık dünyası yaratıyoruz.
Gerçekten de iki tip insan söz konusudur. Birincisi daha bilinçli yaşayan, yaşamla ilgili meseleleri daha nesnel biçimde karşılayan ve olaylara at gözlüğüyle bakmayan, ikincisi ise önyargılı olarak yaşamın ve dünyanın sadece küçük bir kısmını gören, yönünü daima bilinçsizce belirleyen, görüşlerini bilinçsizce savunup temellendirmeye çalışan tip.
Reklam
Bir neslin halledecegi davaları nesilden nesle havale eden, en basit meseleleri bir türlü atlanamayan eşikler haline getiren, kendi hareketlerimizin neticelerini bize o kadar yabanci kılık altında gösteren, hülâsa bize öz bir hayat yerine, sırasına göre on, on beş, yirmi yıl, bazan daha fazla süren tecrübe devreleri yaşatan hep bu medeniyet değiştirmesidir.
Günümüz insanı için Ademoğlunun evrende tuttuğu yer, evrenin Ademoğlu bakımından anlamı gibi meseleler âdeta konu dışı bırakılmıştır. Onların yerine bazı sahte meseleler konulmuştur. Bir şehrin temizliği, üretimin artırılması, çalışma süresinin kısaltılması, geçinme şartları enflasyon vesair hususlar esas meselelermiş gibi sunulmaktadır. Bütün bu meselelerin çözümü sağlanınca insan hangi ufuklara ulaşacak? Böyle bir soru sorulmuyor. Amaç refahsa, refah niçin? Amaç sıkıntısız bir hayatsa bu hayat ne işimize yarayacak? Yani insanlık bugün önüne mesele olarak koyduğu şeyleri çözüme kavuşturunca nereye gelmiş olacak? Bu kadarının düşünüldüğü yok, çünkü günlük meseleleri başımıza saranlar, bizlerin bu meselelerden başımızı alıp başka şeyler düşünmemizi istemezler.
151 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
1. Dünya savaşı yıllarında geçen eser, toplumsal çöküşü, değer yargılarının kaybı ve yanlış batılılaşma gibi konuları ele almaktadır. Kitaptaki karakterin iç dünyasında yetinmeyi bilmeyen, hırslı ve ben merkezci biri olduğuna şahidiz. Zaman içinde geldiği makamla birlikte kişiliğini törpülemekte güçlük çekmiştir. Eşi Seniha ise zengin bir aileden gelmesine rağmen gayet mütevazi, aynı şekilde eşinden mütevazi, kaostan uzak bir hayat beklentisi olan bir kadındır. Ne yazık ki işler istediği gibi gitmez. Sırf eşi şeref mutlu olsun diye bağlı olduğu yeri, babasını bırakan seniha, onun bu büyük değişimi ile yerle bir olur ve babasının yanına dönmeye karar verir. Kitap asıl meseleleri arka planda tutarak şerif ve seniha'nın aşkı üzerine şekilleniyor. Nasıl tanıştılar? Nasıl bir ilişkileri oldu? Gibi. Ama asıl mesaj dönemin yanlış algılanmış koşulları ve bu koşullara girmiş bir insanın irade ve benliğinin nasıl sarsıldığıdır.
Gizli El
Gizli ElReşat Nuri Güntekin · İnkilâp Kitabevi · 2016807 okunma
"... esas sapıklık günümüzde de câhiliyet devrinde olduğu tarzdadır. Bu da hayat meseleleri ile alâkalı konularda hüküm kaynağını Allah'tan başka tarafta aramaktır."
Sayfa 138 - Hikmet NeşriyatKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.